8 Mart Dünya Kadınlar gününde yine kadınların bağımsızlığı, toplum içinde ve çalışma yaşamında eşit olmalarının gerekliliği, kadına karşı şiddetin vahşi yüzü gündemdeki konuların başında. Bu özel günde son birkaç yılda ivme kazanan kadına karşı şiddet ve cinayetlerini dikkate alarak, kadının şiddet karşısında aile yaşamından kaynaklı haklarına değineceğiz.
Öncelikle kadına karşı şiddet denildiğinde neler akla gelmelidir? Mağduru kadın olmak üzere, her türlü şiddet içeren fiziki, cinsel ve sözlü eylem, psikolojik bezdiri ve eziyet, ekonomik zorlama ve kısıtlamalar olarak sınıflandırılabilir. Kısaca örneklemek gerekir ise; fiziki şiddet dövme, yaralama, cinsel şiddet olarak istem dışı zorlayıcı eylemler, sözlü şiddet olarak hakaret, tehdit, psikolojik bezdiri olarak yetersiz hissetirme, başka kişilerle kıyaslama, aşağılama, hor görme, ekonomik şiddet olarak ise çalışmayan eşe hiçbir şekilde harçlık ve geçimini temin edecek parayı vermemek, vermemekle tehdit etmek, mevcut imkanlarını sınırlamak, çalışmasını engellemek sayılabilir.
***
Kadına karşı şiddet denildiğinde 6284 Sayılı Kanun gündeme gelir. Bu kanun, şiddete uğrayan kişileri korumak üzere, delil aranmaksızın, mahkemenin bir an evvel şiddet mağdurunu şiddetten koruyucu ve şiddet unsurundan uzaklaştırıcı karar vermesini düzenlemektedir. 6284 Sayılı Kanun’a özgü koruma tedbirleri en fazla 6 ay süreyle verilebilmektedir; en yaygın olanları arasında şiddet mağduruna yaklaşmama, iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmeme, mağdura karşı şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmama, mağdurun şahsi ve ev eşyalarına zarar vermeme yer almaktadır.
6284 sayılı Kanun, önleyici ve koruyucu tedbirler dışında şiddet mağduru için maddi ve manevi başkaca hakları da ele almaktadır. Örneğin; eşine şiddet uygulayan ve evin geçimini temin eden erkek aleyhinde, herhangi verilmiş bir nafaka kararı olmaması şartıyla şiddet mağduru eşine yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi, mahkemece tedbir nafakasına karar verilebilmektedir. Bunun dışında mahkemece şiddet taraflarının ortak çocuğu varsa, velayet ve kişisel ilişki hususlarında karar verilebilmektedir.
Tedbir kararlarına ilk aykırılıkta 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine hükmedilmektedir. Tekrar eden ihlallerde ise her bir ihlal bakımından 15 günden 30 güne kadar şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsi kararları çıkmaktadır. Tedbir kararlarına aykırılık neticesinde kasten yaralama suçu meydana geldiyse ve şiddet uygulayan mağdurun eşi, kardeşi, babası, çocuğu ise suçun soruşturulması şikayete tabi değildir, resen soruşturulur ve artırılmış cezaya hükmolunur.
Eşler arasında şiddetin yaşanması halinde, çiftler kimi zaman boşanmaya karar vermeden önce bir süre ayrı yaşamayı tercih edebilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nda “Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi” başlığıyla düzenlenen hükme göre; ortak yaşam nedeniyle kişilik, ekonomik güvenlik veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düşüyorsa eşlerden biri ayrı yaşama hakkına sahiptir. Sayılan nedenlerle ayrı yaşamayı tercih eden eşlerden biri mahkemeye başvurduğunda mahkeme, eşlerden birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimi, çocukları varsa çocuklarla ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alabilmektedir.
Tüm kadınların günü ve geleceği aydınlık olsun,
Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!