Araştırma için, 11 yıl boyunca, İngiltere ve Finlandiya’da 360.000’den fazla insanın genleri karşılaştırıldı ve veriler 22 tür kanser geliştirme riskiyle ilişkilendirildi.
Dr. Steve Burgess ve ekibi, katılımcıların DNA’sına bakmanın, özellikle kansere neden olanın kahve olup olmadığını belirlemeyi kolaylaştırdığını dile getirdi.
Veriler, genetik olarak kahve içme olasılığının daha yüksek olduğu düşünülen kişilerin yemek borusu kanseri geliştirme olasılığının neredeyse üç kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Başka hiçbir kanser türü için böyle bir bağlantı bulunamadı. Dr. Burgess, “İyi haber şu ki, kahve içmek çoğu kanser türüne yakalanma şansınızı artırmıyor” ifadelerini kullandı.
Kahve seven genlere sahip olmak, gerçek kahve hayranlarının yanı sıra diğer sıcak içecekleri tercih eden kişilerde riski artırdı. Bu, etkilerin kahvenin kendisinden ziyade, sıcak sıvıların neden olduğu doku hasarından kaynaklanabileceği iddia edildi.
Bilim insanları, yemek borusundaki hücrelerin sıcak içecekler tarafından yakılmasının, genlere zarar veren ve kansere neden olan bir iltihaplanmayı ürettiğini düşünüyor. Ancak bulguları doğrulamak için daha fazla kanıt gerektiğini de vurguladı.
Dr. Burgess, “Kahve içme ile özofagus kanseri arasındaki ilişkinin en olası nedeni, boğazınıza azar azar sıcak sıvı dökmenin bir miktar zarar vermesidir” dedi.