BERKAY BİGEÇ / CANER ALTAN / ANKARA
Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun Yeniçağ TV’nin sorularını yanıtladı. Torun, Melih Gökçek’in yargılanma sürecinden yerel belediyelerin borçlarına kadar birçok konuya açıklık getirdi. Kanal İstanbul’un büyük bir facia olduğunu belirten Torun, söz konusu proje ile İstanbul Havalimanı’nın da tehlike altında olacağına dikkat çekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Yeniçağ TV’ye yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:
“ Melih Gökçek’in yaptıkları hiçbir şeye sığmaz, bunlar sadece bilinen olaylar. Bugün de mal varlığını açıklamış ben üzüldüm yani, yardım edesim geldi kendisine. Bankada 92 bin lira, 1 daire… Bütün Ankaralı biliyor Gökçek’in servetinin bunlarla sınırlı olmadığını daha fazla olduğunu. Arınç’la olan olayına gelince parsel parsel sattılar ifadesinden sonra açtığı davada maalesef hakim görevden alındı. Daha önce de Sayın Genel Başkanımızda da olmuştu biliyorsunuz hâkimler görevden alınıp değiştirilmişti. Türkiye’de hukuk, adalet olmadıktan sonra artık bunlar sürekli yaşanır hale geldi.
“CHP’YE GEÇEN BELEDİYELERİ ÇALIŞTIRMAMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPIYORLAR”
“Bizim belediyelerimize vergi ve sigorta borcundan dolayı icra takibine başladılar, çalıştırmamak için her şeyi yapıyorlar. AK Parti’den aldığımız belediyelerde geçmişte yapılmamış icra takiplerini biz belediyeleri alınca bize yaptılar. Onlara yapamadıkları icra takiplerini bize yapıyorlar. Dün neredeydiniz? Bugüne kadar o yüksek borçlara bir işlem yapmadınız da belediye CHP’ye geçince niye yapıyorsunuz? Bunu sormak lazım önce.
Belediye başkanı vatandaşına hizmet etmek zorunda. Seçim döneminde verdiği sözleri tutmak zorunda. Yurtiçinde böyle bir kaynak yok. Bütün kamu bankaları bizim belediyelerimize kapalı. Bir şekilde de projelerinizi hayata geçirmek zorundasınız. Paranın milliyeti yok, ben parayı en ucuz, en uzun vadede vatandaş lehine nasıl kullanacaksam o şekilde alırım. Yurtiçinde aldığınız para yerli sermaye mi? Türkiye’deki bankaların yarıdan fazlası yabancıların elinde. Mesele ucuz ve uzun vadeli kaynağı bulabilmek ve onu da vatandaşın lehine yapılacak yatırımlara sevk etmek ve o yatırımları gerçekleştirmek. “
“MESELE ÇÖZÜM ÜRETMEK DEĞİL, RANT”
“Cumhurbaşkanı artık Cumhurbaşkanı değil bir siyasi partinin genel başkanı. Cumhurbaşkanı olmuş olsaydı herkesi kucaklar her düşünceye saygı duyar ve taraf olmadan çözüm üretirdi. Ama kendisi Cumhurbaşkanlığı yapmıyor AK Parti’nin Genel Başkanlığını yapıyor. Bugüne kadar siyasetin peşinde koştuğu için hep rant peşinde olduğu için yeni bir rantın peşinde. Burada amaç çözüm üretmek veya İstanbul adına bir çözüm üretmek değil. “
“KANAL İSTANBUL PROJESİ BİR FACİADIR”
“Bu Kanal İstanbul projesine çalıştık. Kanal İstanbul bir faciadır. Gemi trafiği sayısı artmış, boğaz tehlikedeymiş buna göre mutlaka yeni bir geçiş alanı oluşturmak gerekiyormuş. Buyurun Ulaştırma Denizcilik Habercilik Bakanlığının verisi 2007-2017 yılları arasında İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiği ÇED raporunun aksine %24’lük bir azalış olmuş. Kayıt burada. Siz yeni bir tehlike daha yaratıyorsunuz, İstanbul Boğazı’nın genişliği yer yer 750 metre, en geniş yeri de 3500 metre. Kanal İstanbul’un en dar yeri 250 metre en geniş yeri 1 kilometre. Allah korusun bir patlama olduğunda 250 metre yarıçapta bir zarar ortaya koyuyor. İstanbul Havaalanını da tehlikeye atıyorsunuz. Sakarya Nehri’nin 4-5 katı büyüklüğünde bir debi boşalması olacak. Bu da ekosistemi ciddi anlamda tehdit ediyor. Bakın bir Marmara fay hattı var, açılacak bir kanal zemin sıvılaşmasına yol açacağı için ayrı bir çevre olayı felaketi mümkün. Bunun bir de maliyeti var. Bizim önceliğimiz bu mu? Mutfakta yangın var, işsizlik almış başını gitmiş ciddi anlamda sanayi bitmiş, tarımda ciddi bir üretim eksikliği var. 7 yılda tamamlanacak ve 75 milyar liraya mal olacak. YAP-İŞLET-DEVRET modeli diyorlar, Tank Palet Fabrikasını sattın, köprüleri sattın, karayolları sattın her şeyi sattın şimdi sıra Marmara’yı satmaya mı geldi. Montrö’den kaynaklanan her geminin serbest geçiş hakkı var. Siz diyorsunuz ki ben buradan para alacağım. Parasız geçiş varken siz hangi uluslararası anlaşmaya dayalı olarak buradan gemileri geçiş zorunluluğuna tutacaksınız. Hadi daha kısa olur anlarım. Kanal İstanbul 45 kilometre, İstanbul Boğazı 35 kilometre. Boğaz trafiği de yoğun değil. Siz hangi amaçla bunu yapıyorsunuz? Niyetiniz ne? Bunu öğrenmek istiyoruz. Kanal İstanbul projesi hayali bir projedir, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir projedir.”