Bolat Atabayev’e ulaşmak istedim, cevap vermiyordu. O ünlü bir Kazak rejisörüydü. Bir Almanya turnesinde tanımıştım kendisini. ‘Sevdanın Zafer Türküsü’ adlı oyunu sahneye koymuştu. Alman seyirci oyunu hayranlıkla izlemiş, oyundan sonra tanışma fırsatımız dostluğa dönüşmüştü. Cesur bir insan, dost canlısıydı Bolat Atabayev. Ne yazık ki Almanya’da tanındığı kadar Türkiye’de tanınmıyordu.
Önce o muhteşem oyunu anlatmalıyım size. Oyunun özgün adı Estay ile Korlan’dır. İranbek Orasbay’ın dram eseri. Estay bir ozan, bir aşk ozanı. İrticalen şiir söyleyen, doğaçlama hikâye ve masal anlatan, çalıp çağıran büyük bir halk ozanı. Çok seviliyor. Âşık geleneğinin en büyüklerinden biri. Korlan ise onun ilham perisi, sevgilisi, yoluna baş koyduğu kadın. Ailesi, yoksul olduğu için Korlan’ı Estay’a vermemiş, Estay da hep Korlan şarkıları söylemiş. Bu şarkılar Kazakları en çok etkileyen şarkılardır hâlâ. Ferhat ile Şirin, Romeo ile Julia, Tristan ile İsolde ne ise Estay ile Korlan da odur. 1943 yılı, Hitler’in saldırı savaşında Estay tek oğlunu şehit vermiş ve hayata karşı bütün umutlarını yitirmiş. Birazcık canlanabilmek için dillere destan olan sevgilisini bir kerecik olsun görmek istemiş. Bir komşu evinde buluşmuşlar. Ama Korlan kendisi gibi 75 yaşında, eli ayağı tutmaz bir kadındır. Uğruna odlara yandığı kadın değildir o. Yine de Estay, Korlan’ın kendisine dönmesini ister.
55 yıldır özlediği bu an Korlan’ı da çok heyecanlandırır. Ama geleneklere yenik düşer, kocasının yanında kalmayı tercih eder. Ve Estay o hüzünlü, o kırılmış sesiyle sorar: ‘Sen benim ilham perim değil misin?’ Korlan yanıt verir: ‘Saçlarının kokusu, senin o gerdanın, sesimi kesen soluğun, senin o şirin dilin’ diye şarkılar söyleyerek o periyi sen kendi hayalinde yarattın, gerçekte o yoktu... Kocam ve ailem senin o şarkılarını gerçek sanarak bir ömür boyu bütün ilençlerini üstüme yağdırdılar, eziyet ettiler bana. Yine de minnettarım sana, seni sevdiğime pişman olmadım. Sen bu sevdayı bütün Kazak halkına yaydın.. Sana bin teşekkür...’
Estay tıkanır, söz bulamaz... Sazı koşturup eline tutuştururlar: ‘Şarkı söyle Estay, aşk şarkıları!..’ Söyleyemez Estay, oracıkta son nefesini verir... Yıl 1946’dır. Onun ardıllarından bir genç sazı eline alır, bütün ilgi ona döner, Korlan’ın torunudur bu, yeni Estay doğmuştur...”
Bu sevda hikâyesi Korlan’ın deyimi ile Kazak halkına, Bolat Atabayev’in tiyatro diliyle dünyaya yayıldı.
Bolat Atabayev’i arıyor, ulaşamıyordum. O,1952 yılında Taldıkorgan’da doğmuş, Stalin tarafından Kazakistan’a sürülen Volga Almanları’nın çocuklarıyla büyümüş. Almancası çok iyiydi. Almata Sanat ve Tiyatro Yüksek okulunda okumuş, tercihini insan haklarından yana seçmişti. Ülkesinde demokrasinin yerleşmesini isteyen öncü bir aydındı. Almata Avezov-Tiyatrosunun baş yönetmeniydi, ayrıca Almata Alman tiyatrosunu kurmuştu. Birçok eseri sahneye koymuş, en başarılı sanatçıları oynatmıştı. Kazakistan ile Almanya arasında kültür köprüsü gibiydi. 2011 yılında Şangözen petrol yataklarında greve giden işçilerin yanına koşmuş, hükümetin politikasını eleştirerek işçi haklarını savunmuştu. Savunmuş ve tutuklanmıştı.
Bolat Atabayev’i arayıp, ulaşamıyordum.
Uluslararası dayanışma ve prestijli politikacıların araya girmesiyle Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in de anlayışlı tutumu serbest kalmasını sağlamış, ama Kazakistan’da hareket alanı son derece daralmıştı, sanatını icra edemiyordu. Almanya’ya geldi, Köln Akademi Tiyatrosunda doçent olarak oyuncu yetiştirmeye başladı. Keşke Kazakistan hükümeti onun önerilerini 2011 yılında dinleseydi de 2021 yılı olayları yaşanmasaydı. Keşke yöneticiler şakşakçıları değil, Bolat Atabayev gibi eleştiri yapanları dinleselerdi de o tip patlamalar olmasaydı ve Nazarbayev sevimsiz bie biçimde geri çekileceğine onurluca demokratik seçim yapsaydı.
Bolat Atabayev’i arayıp, ulaşamıyordum. Kazak masallarını sorduğumda “Aldar Köse’yi, (Jirince) Şirince Şeşen’i mutlaka çalış,” demiş, kaynak vermişti. O kaynaklara çalışıp kitapları yayınlayınca ilgi ile karşılanmıştı. Bolat’ı unutamıyordum. Acaba başına bir iş mi gelmişti? Yine dilini tutamadı mı yoksa? Yedi ay önce ağır şeker hastalığından Münih hastahanesine kaldırılmıştı. Kendisini iyi hissetmediği için geri Almata’ya dönmüştü.
Sevgili Bolat Atabayev’i arıyor, ona ulaşamıyordum. Vefat ettiğini şimdi öğreniyor ve yüreğimden yaralanıyordum. Ölümünü nasıl da duymamışım, bu nasıl bir vefasızlıktır, diye kendimi affedemiyordum. Rahat uyu değerli kardeşim. Seni çok özleyeceğim.