Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 11 Temmuz günü katıldığı bir televizyon programında açıklamalarda bulundu. Tekin, "Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin ilk söylediği şey 'Erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum' oluyor. Karma eğitim esas ama kız okulları kurmak gerekiyorsa kurulur" ifadelerini kullandı.
Tekin, kendisine "Şeriatı öven kitap mı yazdınız?" sorusunun yöneltilmesi üzerine ise, "Keşke Şeriatı övecek kadar bilgim olsa veya şeriat ile ilgili bunu yazacak kadar bilgim olsa" diyerek yanıt verdi. Yusuf Tekin bu sözlerinin ardından tepki çekti.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, konuya ilişkin katıldığı Cumhuriyet TV’de İrem Karataş’a açıklamalarda bulundu.
"20 YILDIR YAPMAYA ÇALIŞTIKLARI ŞEYİN DIŞAVURUMU"
Sera Kadıgil, "Bu bir nabız yoklamadır" dedi ve şöyle devam etti:
"Aldıkları cesaretle yirmi yıldır yapmaya çalıştıkları şeyin dışavurumu. Karşı devrimci bu iktidarın, laik cumhuriyetle kadınlar üzerinden hesaplaşarak attığı adımlar. Saray atanmışı bakanın açıklaması, şahsi fikri değil, AKP iktidarının yirmi yıldır yapmaya çalıştığı ama bu ülkenin yarısı dimdik karşısında durduğu için beceremediği 'Bu ülkeyi Afganistan'laştırmak' için bir adım. Şunu çok iyi bilmemeliler, burası Afganistan değil. Kız çocuklarını bir grup şeriatçının talebi doğrultusunda kendi istedikleri cumhuriyeti yıkma amacı için bahane etmeye çalışanlara sessiz kalmayacağız."
"NORMAL BİR BAKAN 6-7 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI KIZ-ERKEK ŞEKLİNDE AYIRAN AİLELERLE MÜCADELE EDER”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in çocukları korumak için yasaları uygulaması gerektiğini belirten Kadıgil, "Bakanın ifadeleri saçma sapan, daha da utanç vericisi kendisinin bu tutumunu özgürlükçü olarak yorumluyor. Normal bir bakan, bu kadar radikalleşen ve 6-7 yaşındaki çocukları kız-erkek şeklinde ayıran ailelerle mücadele eder, bu ailelerle ilgili soruşturma açar ve kanunda var olan cezaları uygular. Şeriatçı yobaz kesimin elindeki kız çocuklarının başına neler geldiğini yıllardır görüyoruz. Ailelerin üzerinde bu gerici iktidar tarafından yaratılacak baskıyı da biliyoruz. Bunun 'Sen kızını karma eğitime mi veriyorsun' noktasına varacağını da biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"İSTİYORLAR Kİ KADIN İLE ERKEK HİÇBİR YERDE BİR ARAYA GELEMESİN”
Kadıgil, AKP İktidarının asıl amacının cumhuriyet değerlerine saldırmak olduğunu vurgulayarak, "Karma eğitimin üzerinde bu kadar zıplamalarının nedeni 1924'e dayanıyor. Laik cumhuriyetin ilk devrimlerinden biri Tevhid-i Tedrisat Kanunu'dur. Gericilerin elinden eğitimi alıp Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlamıştır. 1926'da karma eğitimi zorunlu kılmıştır. Dönüp dolaşıp buraya sarmalarının nedeni budur. Kız çocukları ve kadınları adım adım toplumsal yaşamdan uzaklaştırarak bir mal gibi erkeklere tabi oldukları ortaçağ düzenini kurmak istiyorlar. İstiyorlar ki kadın ile erkek hiçbir yerde bir araya gelemesin, geldiği anda kadın 'Kötü kadın' olarak damgalansın. Erkeklerin güdümünde, evden çıkmayan bir süs eşyasına dönüşsün, onların talep ettiği düzen bu" dedi.
"KIZ ÇOCUKLARINA DOKUNMAYA ÇALIŞAN ELLERİ KIRARIZ"
Anayasa vurgusu yapan Kadıgil, kadınlara da şu sözlerle çağrıda bulundu:
"O karma eğitime ve kız çocuklarına dokunmaya çalışacak elleri kırarız. Bu saraylılar, 'Biz böyle istedik bu şekilde uygularız' derlerse karşılarında Anayasa'yı, Anayasa'nın ilk dört ve 14. maddesini, o Anayasa'nın koruduğu laik cumhuriyeti korumaya yemin etmiş insanları bulacaklar. Bu alelade bir açıklama değildir. Başta 'kadınım' diyen herkesin, bu zihniyete karşı en sert, en yüksek perdeden tepkiyi vermesi tüm kız çocuklarına karşı boynumuzun borcudur."
“KENDİNE ‘MUHALİF’ DİYEN HERKESİN ÖZELEŞTİRİ VERMESİ GEREKİR”
AKP iktidarı boyunca tarikatların giderek güçlendiğini anımsatan Kadıgil, "Artık 'Şu bakanlık bu tarikâtin elinde' diyebileceğimiz kadar ortada ve gözümüze sokarak yapılıyor her şey. İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nda, 6 yaşında bir kız çocuğu evlendiriliyor. Bunu Aile Bakanlığı iki yıl boyunca biliyor ancak namuslu bir gazeteci bunu yazana kadar tarikata dokunamıyor. Bu tarikâtlerin güçlenmesi şans eseri değil. AKP'nin son derece bilinçli politikalarının yanı sıra ana muhalefetin de 'Aman muhafazakâr seçmen ürkmesin' diye diye laikliğin gözlerimizin önünde aşındırılmasına sessiz kalmasıdır. Elbette asıl suçlu AKP ama çeşitli kaygılarla laikliğe sahip çıkamayan ve kendine 'muhalif' diyen herkesin de özeleştiri vermesi gerekir" şeklinde konuştu.