Sen benim kalemime dokundun ama...
Adı Kalemime Dokunma Platformu;
Mehmet Baransu özelinden yola çıkarak “Türkiye’de basına yapılan baskılar ve gazetecilerin uğradığı hak ihlalleri” ne dikkat çekiyorlar.
Önceki gün 22.00’den itibaren dün 22.00’ye kadar 24 saat canlı yayınla tavır(!) koydular.
Katılımcılara baktım:
Nazlı Ilıcak...
Nedim Şener’in tutuklanmasını savunarak - yüzlerce örnek var da- gazetemizi manşetleri üzerinden defalarca hedef göstererek mesela ’kalemime dokundu’.
Ekrem Dumanlı...
Gazetesinde, gazetecilerin “yalan haber” le itibarsızlaştırılmasına göz yumarak, habere konu gazeteciler, haklarında yazıların doğru olmadığını kanıtlandığı halde düzeltmeye gitmeyerek mesela ’kalemime dokundu’.
Adem Yavuz Arslan...
Aralarında Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Ergun Poyraz, Adnan Bulut, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, Deniz Yıldırım, Mehmet Perinçek, Vedat Yenerer, Güler Kömürcü, Hikmet Çiçek, Turhan Özlü gibi gazeteci/yazar/akademisyenin da bulunduğu yüzlerce “değer” e kast eden “Ergenekon” un “derinleşmesine” katkılarıyla(!) ’kalemime dokundu’.
Nuh Gönültaş...
AKP’yi eleştiren yazarları “psikolojik harekat elemanı” olarak yaftalayarak “Ergenekon torbası” na atarak ’kalemime dokundu’.
Emre Uslu...
Diyordu ki;
“Erdoğan ve Ergenekoncular arasında tercih yapacaksam hiç kimse kusura bakmasın Erdoğan’ın zulmünü bile Ergenekonculara tercih ederim. Zira Ergenekon darbe, zulüm, ölüm demektir. En kötü Erdoğan benim için en delikanlı Ergenekoncudan evladır...”
Baransu zulme uğruyor olsa bile;
Bu satırları yazmış birinin bu zulme itiraz hakkı olabilir mi!
“Baransu ve türevleri için bile adalet” ; eyvallah!
Ama “kalem” e adaletin, yüzlercemizin kalemini kırmışlarca savunulması trajikomik değil mi?