Selçuk Belediyesi ne yapıyor?
Ülkemizde yerel yönetimlerin ekonomik anlamda çok güçlü olmaları gerekir ve bunu başarmak isteyen belediyelerin üretkenliklerini artıracak girişimlere devlet öncülük etmelidir. Güzel örnekleri olmakla birlikte ne yazık ki bazı belediyelerin sadece tarihi eserlerin nimetlerinden yararlanmaya yönelik bir belediyecilik anlayışı ile hareket ettiklerini gözlemliyorum.
Bu yazımda ele alacağım belediye ise İzmir’in tarihi Efes Ören yeri, Artemis Tapınağı, Aziz Johannes Bazilikası ve Meryem Ana Evi’ni sınırları içinde bulunduran Selçuk Belediyesi. Belediyelere düşen görevlerin başında çevre temizliği ve alt yapı hizmetleri gelmektedir. Her gün yaklaşık beş bin insanın ziyaret ettiği bir yerleşim yeri belediyesinin diğerlerinden farklı bir vizyonu olması gerekir. Bugün bu tarihi eserlerin sahibi biziz ve bunların başka medeniyetlerin kalıntıları olması bizden bir şey eksiltmez. Aksine kültürel zenginliğimizin bir kanıtı, aynı zamanda tarihin her döneminde bu toprakların, insanların yaşama şansı buldukları ve kültürlerini devam ettirebildikleri topraklar olduğunun dünyada eşi benzeri olmayan temsilcisidir.
Meryem Ana Evi giriş gelirlerini ve otopark ücretlerini gelir hanesine yazan Selçuk Belediyesi, özellikle Efes Ören yeri ve Artemis Tapınağı çevresinin temizliğinden sorumludur. Antik Dönem’de dünyanın yedi harikasından birisi sayılan Efes Artemis Tapınağı’nın bırakın çevre temizliğini, otobüslerin giriş çıkış yapmasını nerede ise imkansız kılan girişini biraz genişleterek işe başlayabilirsiniz. Eğer yaklaşımınız “Orada çukurdan başka bir şey yok, dolayısı ile giriş ücreti ve otopark almıyoruz” şeklinde bir yaklaşım ise, hemen bu yaklaşımınızdan vazgeçin, çünkü turizmin merkezinde olup turizmden hiç anlamadığınızı kabul etmiş olursunuz.
Daha önce bir yamacı tamamen yanan Bülbül Dağı aynı zamanda Güney Batı tarafındaki Meryem Ana Evi, Selçuk’un cazibe merkezi haline gelmesinde ana unsurlardan. Bu kadar önemli olan bir bölgede, olası yangınlara karşı acil müdahale birimleri oluşturulmalıdır. Bunların yanında Meryem Ana Evi’ne çıkan yolun her iki tarafına bahçe sulamalarında kullanılan “damlama sulama yöntemine” benzer bir boru sistemi kurulabilir ve özellikle yaz aylarında bu borulara verilecek su ile yolun her iki tarafı da sürekli ıslak tutulur. Yol kenarlarının sürekli ıslak olması, oralarda sürekli yeşil otların olması anlamına geleceği için, sorumsuzca camlardan dışarı atılan sigaraların sebep olduğu yangın riski oranı büyük oranda azalacaktır.
Selçuk Belediyesi’nin elde ettiği gelirlerle bu sistemleri kurmakta çok zorlanacağını sanmıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde olduğu için belki kazı yapılacak yerlere karar veremeyebilirsiniz, ama siz Bakanlık yetkililerine “biz ören yerlerindeki otları temizlemek istiyoruz” dediğinizde sanmıyorum ki hiçbir yetkili size karşı çıksın. Yine belediye sınırları içerisinde kalan ve eski adı “Çirkince” yeni adı “Şirince” olan köyün ziyaretçi sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Ama özellikle büyük otobüsler bu köye giderken yolun çok dar olmasından dolayı zorlanıyorlar. Selçuk Belediyesi bu işe bir el atıp, doğayı çok bozmayacak şekilde yolu sağ ve sol taraflarından birer metre genişlettiğinde, adı gibi gerçekten şirin olan Şirince Köyü için hayırlı bir iş yapmış olacaktır.
Bu yazımda kesinlikle Selçuk Belediyesi’ne cephe almış olarak algılanmak istemem, ayrıca belediye başkanı kimdir, hangi partidendir onu bile bilmem. Burada rehberlik yaparken gördüğüm eksiklikleri kendi gözlemlerim doğrultusunda dile getirip, yetkilileri bilgilendirmeye çalışıyorum. Bizim derdimiz “bağcıyı dövmeden üzüm yemek” . Turizm de bir “bağ” ise burada daha fazla ve tatlı üzüm nasıl yetiştirip yeriz ve gelecek kuşaklara büyük bağlar bırakırız, derdimizin ve hedefimizin bu olması gerektiğine inanıyorum.