Yeniçağ / İstanbul
Kimsenin kolay kolay gitmeye cesaret edemediği Van'ın sınır bölgesinde "hudut namustur" diyerek gönüllü olan Teğmen Emre As, Çözüm Süreci’nde şehit edilmişti.
PKK’lılara operasyonların yapılmadığı sözde barış döneminde, çıktığı devriye görevlerinde kaçakçılara göz açtırmıyordu. 20 Ağustos 2014 tarihinde yine çıktığı bir devriye görevinde PKK’lı teröristler tarafından pusuya düşürülerek şehit edilmişti.
Harp Okulu’nu dereceyle bitiren ve başarılarından dolayı parmakla gösterilen Emre As’ın şehadet haberi Türkiye’yi yasa boğmuştu.
HELİKOPTER KALDIRILMADI
Emre As’ın şehadetinden sonra ortaya çıkan bilgiler ise acıları daha da derinleştirdi. Teğmen As’ın vurulmasından sonra teröristlere sıcak takip yapılmamış, gece uçuşu yapabilen helikopterler kaldırılmamıştı. Kaçakçılığı engellemek için çıkılan ve Teğmen As’ın şehit düştüğü “devriye” görevleri iptal edilmiş, örgütün kaçakçılığına adeta göz yumulmuştu.
DUYGULANDIRAN MEKTUP
İşte bu acıları yüreğinin en derininde yaşayan şehit teğmenin kuzeni Hüseyin Can Türkmen, her satırı duygu dolu bir mektup kaleme aldı ve Emre'den sonra geçen o 2 yılın acısını böyle kelimelere döktü:
“19 Ağustos 2014. Mezun olalı bir sene olacaktı. Hayallerini kurduğu geleceğini yaşamaya Van Saray, Yamanyurt (Emre As) Hudut Karakolunda başlayalı 20 gün olmuştu. Hayal dediysek lüks bir yaşam hayali değil. Vatanın bekası her şeyin önünde tüm hayallerin üstündeydi. Hudut namustur dedi namusunu korumaya gitti. Hiç kimsenin kolay kolay gitmeye cesaret edemeyeceği yere kendi isteği ile tereddüt etmeden. Ailesini ise burası çok rahat hiç bi sorun yok sadece devriyeye çıkıyorum diyerek teselli ediyordu. Hayat dolu gözlerde gelecek kaygısını bir kenara bırakılarak söylenen bu sözlerin sebebi hissettiği, yaklaşan şehadetin belki de habercisiydi.
19 Ağustos 00.30 da beklediği muştu kavuşmuştu. Geride hüzün bırakarak.
Her Yaram Bir Çiçek Gibi.
Kanımla suladım bu yeri,
Yurduma bahar yaparım,
Göğsüme taktığım gülleri.
Ne idüğü belirsiz bir kalleş kaç yara açtı dersiniz, Annesinin öpmeye kıyamadığı o vücudunda ?
Emre tereddüt etmeden her yarasını bir çiçek yaptı bu ülkenin baharı için. Her çiçeği kanı ile suladı. Suladığı her çiçeğin baharı getirmesiydi düşüncesi. Kaç mevsim geçti gelmedi bahar ülkemize. Nice gözü kara yiğitler suladı da gelmedi bahar yurdumuzda.
Ama yakındır inşallah beklenen gün.
Nasıl yakın olmasın ki Emre'nin kanıyla ıslanan toprak kurumadan ardından koşarcasına İbrahim, Hubeyib, Abdulselam, Recep... Mehmetler huzura koştu.
Bugün;
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm.
Diyerek ölümsüzlüğü tadan Şehit Piyade Teğmen Emre AS'ın aramızdan ayrılışının 2. senesi çok özledik be.
Ama ne diyelim ne yapalım,
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Çıktığı sefer ülkemizin zaferini getirecek inşallah.”