Şehit aileleri ya sabır... Üçüncü ziyarete... İnşallah!..
ABD’nin bugün yarın istifa ettireceği, altı boşalmış Irak “Başbakanı” Nuri El Maliki, nihayet Başbakan Erdoğan’ın daveti ile Ankara’yı şereflendirdi! ve yazılı değil sözde, PKK’yı “terör örgütü” ilan edip, “İleriye dönük olarak PKK dahil, terörle mücadele” için mutabakatını bildirdi. Bu sırada bir yandan Irak’taki Türkmenler katliam boyutunda saldırılara maruz kalıyor, öte yandan Başbakanlığın dibi dahil, yurdun her yanında şehit cenazeleri kalkıyordu. Hatta Dicle’de şehit düşen Astsubay Üstçavuş Mahmut Özdemir’in eşi Gizem Özdemir, Cumhurbaşkanı adayı Gül’ü görünce, “Törene Başbakanlık’tan kimsenin gelmesini” istemediğini hatırlatıp, Gül’ün yüzüne, “Şehit cenazelerinde hiçbir AKP’liyi görmek istemiyoruz” diyordu. Biraz daha sabır, ey şehit aileleri, çünkü Maliki, 2 ay içinde “terörle mücadele anlaşmasını imzalama” sözü verdi. Tabii yerinde kalırsa.
Sadece bizimkiler değil, bölücü terörün hamileri de iyiden iyiye Türk Milleti’ni balık hafızalı zannediyor. Maliki, geçen yıl Ekim ayında yine terör azdığında apar topar Ankara’ya davet edilmiş, beyefendi “kum fırtınası” bahanesiyle ancak bir ay sonra gelebilmişti. Son ziyaretin daveti de Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim hengamesi arasında yapıldı. Güya PKK’ya karşı Temmuz’da hemen harekete geçilecekti. Ancak Maliki daveti “not edince”, bizimkiler “henüz davet olmadığını” söylemek zorunda kaldı. Bu seferki rötarın gerekçesi ise “22 Temmuz seçimleri”ydi.
Kasım’daki ziyarette neler söylendi, hatırlayalım. Erdoğan ve Maliki, “PKK’ya karşı işbirliğinin hızlandırılması konusunda mutabık” kaldı. Maliki, PKK bürolarının kapatılması talimatını verdiğini hatırlatıp, “Türkiye için tehlike oluşturan aşırı uçları Irak’ta barındırmayız” dedi. Kapatılan PKK bürolarının yeniden açıldığı haberlerinin gerçek dışı olduğunu söyledi. Erdoğan da, “Mutabakattan memnun olduğumuzu” açıkladı.
O “mutabakatın” bilançosu mu? Türkiye’de yüzlerce şehit, Irak’ın kuzeyinde Barzani ordusuna katılan PKK militanları, şakır şakır faaliyet gösteren PKK büroları ve artık aleni biçimde vergi toplayan, kontrol noktalarını arttıran bir PKK.
Maliki şimdi niye çağırıldı? Sözüm ona Irak, PKK’yı terör örgütü sayacak ve terörle mücadele anlaşması imzalanacaktı. Saatlerce süren toplantılardan çıkan sonucu gördük. Oysa Maliki daha Esenboğa’da, “terörle mücadele anlaşmasının sonra imzalanacağı” mesajını vermişti. Görüşmelerden sonra da, “Irak’ta terörün üstesinden gelinebilirse, diğer ülkelerdeki terör faaliyetlerinin sona ermesine de çözüm bulunmuş olacaktır. PKK ve benzeri örgütlerin Irak topraklarında bulunmasına izin verilmemektedir, bundan sonra da verilmeyecektir” dedi. Terörle Mücadele Koordinatörlüğü aldatmacasıyla tam 9 ay, Maliki’nin Kasım “mutabakatı” ile 5 ay, Nisan’da Irak’a verilen “nota” ile 3 ay kaybedildi. Son “mutabakat” la da 2 ay.
Ölmeye devam Mehmedim... Maliki, Irak’taki terörün üstesinden gelebilirse, sonra bizdeki terörle de uğraşacak. İradesi elinde olmayanlarla ve yanlış muhataplarla masaya oturmanın başka ne sonucu olabilir ki?.. Şükredelim, bizimkiler Maliki’nin “PKK’ya genel af” isteğini geri çevirmişler. Neticede sınır ötesi operasyon ihtimali en azından önümüzdeki bahara ötelenmiş. İşte, sonucundan ABD’nin de çok memnun olduğu Maliki ziyaretinin özü.
Zaten patronunun mesajı Maliki’den önce gelmişti. Washington’un sesi Yasemin Çongar, oralarda 22 Temmuz sonuçlarının, “Kürt meselesinde yeni açılımlar, ikinci Erdoğan hükümetinin Kürt meselesinde siyasi muhatap olması, DTP kadar AKP’ye giden Kürt oylarının da sınır ötesi operasyona hayır ve bu oyların K. Irak’taki Kürt liderlerle ilişkileri normalleştirme” olarak okunduğunu haber vermedi mi? Duayen Cengiz Çandar, “Türkiye’den Bağdat’a giden yol Erbil’den geçer” demedi mi?
Ey Ankara; sen Maliki’yle ne yaptın sahi?