İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç, şehir hastanelerinin Hazine bütçesinde kara bir delik olduğunu belirterek “Şehir hastaneleri kamu hastanesi değil; devlet, inşaat şirketinin sahip olduğu hastanede kiracı. Maliyet bedeli çok yüksek olan şehir hastanelerinden hizmet alırken henüz fark ücreti ödenmiyor, ancak zamanla fark ücreti gündeme gelecek. Bu hastanelerin iki açmazı var. Bu parayı veremeyecek yurttaşlar, ya bu hastanelere gidemeyecek ya da evinde ölecek. Dünyadaki örneklerinden de bilindiği gibi bir süre sonra bu hastaneler kira ve hizmet bedellerini ödeyemeyecek duruma geliyor; kendini finanse edemeyerek elde patlayan yapılara dönüyor” dedi.
‘EN BÜYÜK HAYALİM’
AKP hükümetinin Sağlıkta Dönüşüm programının bir parçası olan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “en büyük hayalim” dediği şehir hastaneleri projesi, halen çok sayıda tartışmanın da odak noktası.
Dr. Güray Kılıç, Sağlık Bakanlığı’nın ilk olarak 2006’da Özelleştirme Dairesi’ni kurarak şehir hastanelerine ilişkin kanunu çıkardığını anımsatarak “Başlangıçta 28 hastane olarak sunulan, toplamda 40 bin yatak kapasitelerinin olacağı söylenen bu hastanelerden Kalkınma Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, sözleşmesi yapılanların toplam yatırım bedelleri 10.5 milyar dolar. Bunlar için 25 yıl boyunca ödenecek kira bedeli ise 30.5 milyar dolar olacak. Sağlık Bakanlığı, yapılan her ihaleyi ve sözleşmeyi sır olarak sakladı, hiçbirini kamuoyu ile paylaşmadı. Türk Tabipleri Birliği, süreci başından beri sürekli izlemeye çalıştı ve sözleşme bilgilerini ise ancak ihale iptalleri için açılan davalarda mahkeme kanalıyla elde edebildi” diye konuştu.
ANKARA'DA 4 KÖKLÜ HASTANE KAPATILDI
İlk şehir hastanesinin Mersin’de açıldığını, ardından Adana, Manisa, Isparta, Yozgat, Eskişehir, Kayseri, Bursa, Elazığ, Ankara, Gaziantep’te faaliyete girdiğini anımsatan Kılıç, 18’inin ise ihalesinin sürdüğünü ancak akıbetinin bilinmediğini söyledi.
İstanbul’da 2 bin 500 yatak kapasiteli İkitelli’deki Başakşehir Şehir Hastanesi ile 4 bin 200 yatak kapasiteli Sancaktepe Şehir Hastanesi’nin planlandığını anlatan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç, “İkitelli Şehir Hastanesi’nin 2020’de faaliyete girmesi bekleniyor. Sancaktepe’deki hastanenin ihalesinin ise geçen günlerde Resmi Gazete’de iptal edildiğini öğrendik” dedi.
Şehir hastanesi yaparken yeni bir hastanenin açılmadığını, Yüksek Planlama Kurulu’nun planladığı yatak kapasitesinin üzerine çıkılamadığı için bu hastaneleri açarken eski hastanelerin o bölgede kapatılmak durumunda kalındığını kaydeden Kılıç, “Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi ile tarihi olan 4 köklü hastane kapatıldı. Şimdi Etlik Şehir Hastanesi için aynı durum söz konusu. Ankara için kapanacak hastaneler belli, ama İstanbul’da yapılacak şehir hastaneleri ile hangi hastanelerin kapatılacağını bilmiyoruz. Bakanlığın bunları açıklamasını bekliyoruz” diye konuştu.
‘4 YILLIK KİRA BEDELİ İLE YAPILABİLİR’
Şehir hastanelerinde çalışan sağlık personelinin “mavi koda” (ölüm çağrısı) erişmekte zorluk yaşadığına dikkat çeken Dr. Kılıç, şunları anlattı:
“Sağlık hizmeti sunumunda 200 yatağın altı ve 600 yatağın üstü hastaneler verimli değil, dünya bu sistemi terk ediyor. Asıl büyük sorun ise finans yapısında. Bunlar kamu hastanesi değil, özel hastaneler aslında. Bakanlık bu hastanelerin içinde kiracı. Hastanenin sahibi, inşaatı yapan şirketler. Bu şirketlere öyle ayrıcalık tanınmış ki normalde 4 yıllık kira bedeli ile yapılabilecek bu hastaneler için toplam 25 yıl boyunca kira ödeniyor.
FİRMA 25 YILLIK KİRACI
Sağlık Bakanlığı, şehir hastanelerinde, inşaatı yapan firmaya 25 yıllığına kiracı. Yani devlet, 21 yıl fazla kira bedeli ödüyor. Bir başka ayrıcalık ise bu hastanelerin etrafındaki AVM, otel, otopark vb. alanların işletme imtiyazı inşaat şirketine ait. Ayrıca hastanenin ileri teknoloji ve maliyet gerektiren görüntüleme, nükleer tıp, laboratuvar gibi hizmetlerin hizmet bedeli karşılığında imtiyazı da inşaatı yapan şirkette. Şirket, bunları ihalesiz olarak alt taşeronlara devredebiliyor. Aslında hastanelerde çift başlı yönetim oluşmuş durumda. Sağlık hizmetinin kimyası bozulmuş durumda.
Şu anda şehir hastanelerinde yurttaşın hizmet alması devlet hastaneleri ile nasılsa aynı. Henüz özel hastaneler ve kamu üniversite hastanelerinde olduğu gibi hastaneye fark ücreti ödenmiyor. Ancak bu finansman yapısı ile bunun yakın zamanda gerçekleşeceğini söylemek kehanet değil. Hem kira bedelleri hem de hizmet bedellerini hastanelerin döner sermaye gelirleri ile karşılaması mümkün görünmüyor. Bu hastaneler sağlıkta kara bir delik. Sürdürülebilir değil.”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası, 9 Kasım Cumartesi günü “Şehir Hastaneleri Yalanlar ve Gerçekler” konulu sempozyum düzenleyecek. Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde saat 09.00’da başlayacak olan ve 17.30’a dek sürecek sempozyumda, TTB Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Uğur Emek, Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Dr. Bayazıt İlhan gibi çok sayıda konuşmacı şehir hastaneleri sürecini anlatacak.