Sefil!

Yozgat'ta, içinde Sinan Oğan'ın 3 ve7 yaşındaki çocuklarının da bulunduğu aracı taşlayan, yumruklayan, tekmeleyen, devirmeye yeltenen sefillerden biri şöyle bağırıyordu:

- Anasından erkek doğan kim varsa gelsin?

Alçaklığın daniskası!

***

Sefilin kendince erkeklik destanı yazdığı o dakikalarda, Alparslan Türkeş'in -anasından erkek doğmayan- kızı Çağrı Türkeş de oradaydı. Ve o erkeklik kuşatmasını yararak, salona girdi, neye inanıyorsa onu savunmaya ve yine "Hayır" demeye devam etti!

Sefilin bütün erkeklik alametlerini uhdesinde topladığını sandığı o dakikalarda, MHP'nin eski Antalya milletvekili -anasından erkek doğmayan- Nesrin Ünal da oradaydı. Ve erkeklik çıkarmasından zerre ürkmeden salona girdi, "Hayır"a desteğini yineledi!

***

Sonuç:

Sefil ve emrindeki sefilcikleri bir polisi yaralamak ve babasının deyişiyle "kreşteki arkadaşlarına bile bozkurt yapmayı öğreten" küçücük bir kız çocuğunu korkutup ağlatmak zaferlerini(!) kazandıktan sonra geldikleri gibi gittiler; ne engellemeye geldikleri o toplantıyı engelleyebildiler, ne insanların akıl ve vicdanlarından yükselen sesi susturabilmeyi.

Ama bir dakika...

Tam olarak "geldikleri gibi" gitmiş de sayılmazlar aslında; daha da tiksindirici, daha da iğrenç, daha da rezil, daha da pespaye, daha da ucuzlar artık algıda!

***

Bu hikayenin erkeği -biyoloji bilimini inkar edemeyeceğimize göre- "sefil" belki!

Ama sorarım size;

Merti kim?

Yüreklisi kim?

Biz söylemeyelim bence. Sefil, bu akşam evine gittiğinde, anasından erkek doğmayan anasına sorsun. Desin ki, "Ana, ben dün içinde iki küçük çocuğun da bulunduğu bir aracı devirmeye kalktım... O çocuğun kulağının dibinde o çocuğun babasına tehditler savurdum... Silah çektim, taş attım, yumruk, tekme... Gurur duydun mu erkeğimle?"

Bakalım anasından erkek doğmayan anası bile tükürmüyor mu köseleye dönmüş yüzüne!

***

Vur, kır, parçala; ama değiştiremeyeceğin bir gerçek var;

Zavallısın sefil!

***

Kadıyı kime şikayet edeceğiz

------

Kaymakamlar, yetki alanlarındaki muhtarları tek tek arayarak "Köyünden, mahallenden bir tek hayır çıkmayacak" diye baskı yapıyormuş.

Aranan muhtarlar içinde soran varsa bir zahmet bilgilendirsin:

Çıkarsa ne olacakmış?

Yasaları uygulatmakla görevli olanlar da yasaları tanımayacaksa... Tam "Kadıyı kime şikayet edeceğiz?" hali...

***

Kime ne!

---------

Ümit Özdağ da, Sinan Oğan da, halk oylaması faaliyetleri MHP'li olduğu iddiasındaki gruplarca engellenmeye çalışılan diğer isimler de MHP'den ihraç edildi. Şu anda "bağımsız"lar. Her ne yapıyorlarsa, her ne konuşuyorlarsa; hiçbiri için hiçbir siyasi liderden "izin almaları" gerekmiyor. Hiçbir siyasi lidere hesap vermek durumunda değiller. Uymaları gereken parti kuralı, politikası yok.. Dilediklerini -kanun nazarında suç oluşturmayacak şekilde- diledikleri yerde, diledikleri şekilde ifade edebilirler.

Hal böyleyken, kim, ne hakla hesap sorabiliyor "MHP adına" bu insanlardan?

***

"ÜLKÜCÜLÜK"

----------

Gidenler mi, kalanlar mı?

"Lidere sadakat" gerekçesiyle "evet" diyenler mi, "önce ülkem" ilkesini hatırlatıp "Hayır" diyenler mi?

Kim ülkücü?

Hangisi ülkücülük?

Kime göre?

Çoğunluğun, eylem ile söylem, dün ile bugün, hayaller ile gerçekler arasında kafa karışıklığına düştüğü şu günlerde cevap Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı eski Genel Başkanlarından Atila Kaya'dan geldi:

"Ülkücülük, bireysel çıkarlarla, değerler arasında tercih yapmak durumunda kaldığınızda, değerlerden yana tavır koyabilmektir..."

İtirazı olan?

***

Madem Avrupa'dan nefret ediyorsunuz

Neden Türkiye'de yaşamıyorsunuz?

----------

Almanya'da yaşayan arkadaşımın mesajı:

"Düsseldorf Konsolosluğu referandum için oy kullanılacak mekanın fotoğrafını paylaşmış. Altına yorum yazan Türkiye kökenli gurbetçilerin çoğu "Evet" diyor. Avrupa'da yaşayıp, buranın bütün imkanlarından sonuna kadar faydalanan bu insanlar, niye kendi ülkelerinde yaşayanları tek adama, antidemokratik rejime, olumsuz sosyal ve ekonomik şartlara mahkum etmeye çalışıyorlar? Bunu anlamıyorum. Madem, Türkiye o kadar iyi yönetiliyor, AKP şahane koşullar sunuyor, niye Türkiye'ye dönmek yerine sözde nefret ettikleri, kötüledikleri Avrupa'da yaşamaya devam ediyorlar?"

Haksız mı?

Yazarın Diğer Yazıları