Sedat Peker Ankara ve İstanbul’da iki otelde yapılanları açıkladı

Sedat Peker Ankara ve İstanbul’da iki otelde yapılanları açıkladı

Sedat Peker, Ankara ve İstanbul’da zenginlerin, siyasetçilerin ve bürokratların kokain ve fuhuş partileri verdiğini iddia etti. Peker, partilere gidenlerin listesinin HTS kayıtları ile elde edilebileceğini söyledi.

Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker, paylaşımlarıyla Türkiye gündeminde yerini korumaya devam ediyor.

Daha önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle ilgili uyuşturucu ve fuhuş partileri iddialarıyla sarsıcı paylaşımlarda bulunan Peker, bu sefer adres olarak Ankara ve İstanbul’u gösterdi.

Ankara’da bir otel adı veren Peker, İstanbul’da da bir otel ve rezidansı tarif etti.

Peker, paylaşımlarında çarpıcı iddialara yer verirken, “Feleğin sillesini yemiş, biçare kalmış, metruk binalarda kalan, tiner içen gariplere gücünüz yetiyor.” ifadelerini kullandı.

Sedat Peker, daha sonraki paylaşımında ise partilere katılanların listesinin elinde olduğunu ve yalanlanması durumunda açıklayacağını söyledi. Peker, "Şunu söylemeyi unuttum. Sakın ola beni yalanlamaya kalkmayın.Bilirsiniz bu işlerde çok iyiyim, adamı tüm dünyaya rezil ederim.Partilere katılanların ve müdavimlerin isim listesi bende.Biraz Whatsapp yazışması,birkaç kayıt da var.Tekrar söylüyorum,sakın beni yalanlamaya kalkmayın. Ayrıca bütün ülke fuhuşa, kokaine batmış demesinler diye daha elimde bulunan yüzlerce yerin ismini yayınlamadım. Amacım ülkeye zarar vermek değil, hızlıca bu iğrençliklere son verilmesi ve de sahte kahramanlık yapanların, metruk binaları yıkın diyenlerin akıllı olması içindi." dedi. 

İşte Sedat Peker’in son paylaşımları:

"Bu akşamüzeri hem biraz bilgilenmemiz hem de kendi iç dünyamızda durum muhakemesi yapmak için bir şeyler yazmak istedim. Bildiğiniz üzere benim ahiretlik: Mahkeme kararını beklemeden içinde kimse oturmayan metruk binaları yıkın, mahkeme kararı sonra gelir demişti.

Tabii ki aklı başında olan herkes, başta da Sayın Adalet Bakanı olmak üzere büyük çoğunluk bu düşünce tarzına tepki gösterdi (bilirsiniz benim ahiretlik mafya tarzını sever). Bu konu ile ilgili bir şeyler yazayım diye düşündüm. Suç işlemede dahil zenginlik ile fakirlik arasındaki farkı görün istedim. Aslında para karşılığı seksin ve kokain kullanımının nerede olduğunu bilmesi gereken herkes biliyor. Başrollerini Robert De Niro’nun ve Kevin Costner’ın oynadığı Dokunulmazlar isminde bir film vardı.

Kevin Costner, Al Capone’u yakalamakla ilgili görevlendirilen ajan rolündeydi. O zaman yani 1930’larda içki yasağının olduğu dönem. Kaçak içkileri bulmak için ne kadar operasyon yapılırsa yapılsın yetkili ajan netice alamıyor, komik duruma düşüyordu. Bir gün yaşlı ama dürüst bir polisle karşılaştığında bu polis yetkili ajana “Sen gerçekten bu işi yapmak istiyor musun?” diye sorup, onu elinden tuttuğu gibi o dönemki en lüks otele getirmişti. Tabii o otelin müşterileri siyasetçiler, bürokratlar ve en zengin iş adamlarıydı. Yaşlı polis eline balta benzeri bir şey alıp o lüks otelin içindeki kapıyı kırdığında içeride yüzlerce varil yasak içkinin olduğu ortaya çıkınca yetkili ajana dönüp “Suçluların başlarının nerede olduğu herkesçe bilinmekte.

Önemli olan suçla mücadeleye karar vermek.” demişti. O dönem dünyadaki birçok devlet başkanından daha meşhur olan, yeraltı dünyasının şefi Al Capone’un sonunu getiren süreç de böylelikle başlamış oldu. Ben saldırgan siyasi tweet atamadığım için benim ahiretliğe lütfen siz sorun. Metruk binalarda parası olmayan garipler belki tiner kokluyorlar, belki de ot içiyorlar.

Bunları yakalamak kolay. Ankara Çukurambar’daki Greenp**k Oteli, Ankara’nın en lüks otellerinden. Bütün zenginler, siyasetçiler, bürokratlar orada. Bu senenin Nisan - Mayıs aylarında otelin lobisinde bulunan bir bürokrat bayanın gördüklerinden rahatsız olması üzerine polisi aramasıyla otele fuhuş baskını yapılmıştı. Bununla ilgili haberleri internetten sildirebilmiş olsalar da poliste resmi kayıtları mutlaka duruyordur. Onları yok edemezler (Eğer yok edilmişse bu çok daha büyük bir skandal. O zaman ortalık daha da şenlenir.).

Bu otelin ilk katlarında Rus bayanlar müşteri olarak kalıyor. Bazen de orta katları kullanıyorlar. Otele gelen zengin iş adamlarımız, siyasetçilerimiz, bürokratlarımız otelin lobisinde işlerini hallederken bazı otel personellerinin aracılığıyla kadınların odasına çıkıyorlar.

Otel personellerinin isimleri de telefonları da bende mevcut. Mahçup olmasınlar diye isimlerini yayınlamıyorum. Tabii ki bu görüşmelerde isteyenlere kokain de temin ediliyor. Size en komiğini söyleyeyim mi? Fuhuş baskını yapılmış ve üst kademedeki herkesin bildiği bu otelde İçişleri Bakanlığı’nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bazı çalışma toplantıları da yapılıyor (NE KADAR ACAİP DEĞİL Mİ?). Bölge idare m***i b***nımız Sayın E**t T**u da bu otelin müdavimlerinden. Hem başka kimler var kimler. Yine Ankara’dan devam edelim.

Yirmi yaşlarında bazı kız kardeşlerimizin Ankara’da ölüm olaylarına şahit olmuştuk. Paralı seksin ve kokainin nerede olduğunu herkes biliyor. Bu bahsi geçen genç kız kardeşlerimizin çalıştığı yerler var. En meşhurları Contes - Manilya - Corte. Bu mekanlar saat akşam 9-10’dan sonra açılıyorlar. Sabah 6-7’ye kadar açıklar. Şarkıcı program yapıyor. Bu mekanlarda loca tarzı yerler de var, müşteriler oralarda oturuyor. Parayla çalışan genç bayanların oturduğu masalar var. Orada çalışan personel bağlantıyı kuruyor oradan otellere ve evlere geçiliyor.

Ve tabii ki orada kokain veren adamlar da var. Uyuşturucuyla mücadele ediyoruz diyorlar ancak metruk binaları yıkın demenin ötesine geçemiyorlar. Yani sadece tribüne oynuyorlar. Halka vatansever görünüyorlar, arkada maalesef ki işin ortakları kendileri çıkıyorlar. Biraz da sizi İstanbul’a getireyim. Kokainin nerede içildiğini anlatayım. Size bu anlattıklarımın hepsini narkotikte görevli polis memurları da biliyor. Ancak dokunamıyorlar (hem Vallahi hem Billahi).

Skyl***d isminde Galatasaray stadının yanındaki rezidansın bazı bölümlerinde zenciler tarafından organize edilen partiler var. Yine kokainin ve genç kızların pazarlandığı partiler. Müşterileri hiç sormayın. Telefon sinyallerinden o partilere kimin gittiği zaten belli: zengin iş adamlarının çocukları siyasetçilerin, bürokratların çocukları. Ayrıca Beşiktaş stadının yanındaki Sü***r Plaza’nın penthouse undaki haftasonu partilerinde Zemzem suyu içilip Kuran okunmuyor mu, bol pudra şekeri eşliğinde? Olanlar oluyor. Amacım kimseyi rezil etmek değil, bu yüzden isim vermiyorum.

Ancak ahiretlik emir verirse HTS kayıtlarından narkotikteki görevli arkadaşlar bir günde çıkarırlar (zaten hepsini biliyorlar). Boğaz kültürüne alışık olan, oralardaki yalılar ve yalı dairelerinde oturan kültürlü, yaşını başını almış aileleri tenzih ederim.

Ancak son 5-6 senedir buraları kiralayıp bekar evi olarak kullananların kim olduklarına bakıldığında oralarda bulunan bolca pudra şekerli, genç kızlarla para karşılığı yapılan partileri kimin yaptığını görebilirsiniz. Bu günkü muktedirlerin; yani iş adamlarının siyasilerin, bürokratların çocukları (bazen de kendileri). Sizin vatanseverliğiniz, sizin görev ahlakınız ancak gariplere geçer. Üzerlerinde üç beş gram ot çıktı diye 5-10 kişiyi tutuklayıp cezaevine atacaksınız, ancak yakalanan tonlarca kokainle ilgili bir kişiyi bile gözaltına almayacaksınız. Hani lan namus? Hani lan şeref? Devamlı Hz Ömer’in adaletinden bahsediyorsunuz. Niye lan uygulamıyorsunuz? Feleğin sillesini yemiş, biçare kalmış, metruk binalarda kalan, tiner içen gariplere gücünüz yetiyor. Fuhuş baskını yapılmış ve halen daha fuhuş yaptırılan, kokain temin edilebilen otellerde ise bakanlık personelinin toplantılarını yaptıracaksınız. Sahtekarsınız lan siz. Mehmet Akif Ersoy üstadın söylediği gibi “Maksat alem aldatmaksa - aldanan yok nafile.”. Kıbrıs’a Yavru Vatan diyoruz.

O topraklar için ne kadar şehit verdik. Bizim için bu kadar stratejik önemi olan Kıbrıs’ı açık hava kerhanesine çevirdik. Her yer kokain, her yer fuhuş, her yer kumar ya da yasa dışı bahis ve rüşvet. Ben bunları açıklayınca niye rahatsız oluyorsunuz?Bu kadar delil açıkladım, neden görmezden geliyorsunuz. Benim kızım akşamları tek başına yatabilirdi. Beni korkutmak için ona silah çektiğinizde önce korktu, sonra böyle bir şey olduğunu inkar etmeye başladı. Şimdi ise gündüz bile odasında tek kalınca ağlamaya başlıyor (LA GALİBE İLLALLAH)"

 

 

 

 

İlgili Haberler