Seçimler kim ve ne için yaşamsal?..
Ne güzel söylemiş Gazi Mustafa Kemal Paşa, "Hakimiyet bilâ kayd-u şart milletindir..."
Duvarında günümüz Türkçesiyle "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni saran karanlık tehdit ve cumhuriyetin gidişatı açısından çok önemli anlamlar ifade ediyor bu cümle...
Aynı zamanda, Kurtuluş Savaşı öncesi emperyalizmin Anadolu'yu "böl-parçala-yönet" stratejisi ile kuşattığı bir döneme de isyandır o cümle...
Yunan'a, İngiliz'e karşı, Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na uzanan Anadolu'yu savunma mücadelesinde, yalnızca işgalci zavallılara değil, doğuda, batıda uşaklık yapan, ipleri emperyalizmin elinde olan paslı hançerlere karşı ise bir duvar gibidir o cümle...
Ancak kökleri emperyalizmin tarlasında, zincirleri de ihanet odaklarının elinde olanların "egemenlik milletindir" sözünü zerre kadar anlamadıkları, seçim döneminde olduğumuz son günlerde bir kez daha ortaya çıktı...
İşte sağından soluna, sosyalistinden muhafazakârına kadar, kendilerini hem ilerici, hem de demokrat diye pazarlayan zihniyetler, milletvekili listelerine koydukları liboşlardan iş birlikçilere, "yetmez ama evet"çilerden FETÖ'cülere, PKK'dan Hizbullah'a kadar kadar cumhuriyet için her an tehdit olabilecek figürlerle cumhuriyete meydan okumaktan çekinmiyorlar!..
Üstelik milletvekili olacaklarını varsayarak ve de bu cesaretle salyalarını akıtarak pervasızca bağırıp çağıranlar, sadece meydanlarda teröristlere genel af çıkaracaklarını söylemiyorlar, aynı zamanda iki bayraklı yapıyla Türklüğün Anayasa'dan çıkarılacağını, TBMM'nin açılışının 103. yıl dönümünde Cumhuriyeti değiştireceklerini, hatta yıkacaklarını bile ima ediyorlar...
TEHLİKENİN FARKINDA OLMAK!..
İşte önceki gün 23 Nisan'dı... Ve halen 23 Nisan 1920 tarihini, Atatürk'ün o günü sadece çocuklara bayram olarak armağan etmesi diye yorumlayan gaflet odakları var...
23 Nisanların ruhunu sadece çocukların bayramda okudukları şiirlere, trampet seslerine odaklayanlar; perde gerisinde Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar emperyalizme yönelik muhteşem bir başkaldırıyla, Türk Ulusu'nun ortaya çıkarılmasının yıl dönümü olduğunu da anlamıyorlar...
Oysa 23 Nisan, Anadolu'da karanlığın kapılarının kapatılmasının, millet egemenliğinin Meclis içinde toplanmasının ve Aydınlanma Devrimi'nde, uygarlık pencerelerinin açılış günüdür...
İşte son günlerde yükselen çatlak sesler siyasette savrularak gaflet siperlerini derinleştireceklerini sanıyorlar ki, Türk Ulusu o nafile çırpınışları da, onlara sessiz kalanları da, sandığa gidene kadar dikkatlice izliyor...
Çünkü Anadolu halkı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışıyla onurlandırdığı Kurtuluş Savaşı mücadelesinin ardından büyük badireler atlattığının farkındadır, toplumun yeni ihanetlere tahammülü yoktur...
TÜRK ULUSU NE YAPMALI?..
Velhasıl duyarlı çevreler farkındadır, 14 Mayıs'ta yeni hezimetlere izin verilmeyecektir...
Çünkü karşı devrimciler 1946'daki siyasi pervasızlıktan cesaret bulurken, Türkiye sadece 1960'ta değil, terör girdabının yoğunlaştığı 1980'de de darbe ile karşılaşırken, Türk Ulusu 1983'ten itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ele geçiren tarikatçısından cemaatçisine, gericisinden bölücüsüne kadar bir dizi cumhuriyet düşmanının terör ve darbecilik tepinmeleri ile de uğraşıp durdu..
Ancak partiler 14 Mayıs'ta yapılacak seçimle, belki de son 50 yılda görülmemiş keskin bir kamplaşmayla ve giderek sertleşen propaganda yöntemleri ile oraya buraya savrulurken, kaygıları büyüyen yurttaşların kararsızlığı da artıyor...
Bu kaygıların tek nedeni iktidar ve muhalefet listelerindeki, Atatürk, cumhuriyet, Aydınlanma Devrimi ve hatta Kurtuluş Savaşı karşıtları değil, iktidarların gafleti nedeniyle gücünü arttıran terör örgütü uzantılarının Meclis'te egemenlik kurma çabası da endişe vericidir...
Bu arada ortam zaten gerginken, Kürtlerin terörist gösterildiği gibi dayanaksız iddialar yetmezmiş gibi, mezhep tartışmaları da başlatıldı ki, gericilik, bölücülük girdabının yarattığı siyasi savrulma yurttaşları iyice endişelendiriyor, gereksiz çıkışlar kaygı yaratarak kafaları karıştırıyor, muhalefeti ise zayıflatıyor!..
Heyhat!.. Siyaset 14 Mayıs seçimini sanki cumhuriyetin ve ulusun gidişatı açısından değil, kendi gelecekleri bakımından yaşamsal buldukları gibi bir algı yaratırken, duyarlı çevrelerin yapacakları bellidir; bölücülüğe de gericiliğe de, karşı devrimciliğe de geçit vermemek...
Çünkü hangi partide olursa olsun; Atatürk, laiklik, cumhuriyet, Aydınlanma Devrimi ve Kurtuluş Savaşı ile düşmanlığı olanlar, cumhuriyetin tüm çağdaş unsurlarıyla yüzüncü yıla ulaşmasına katkı sunamazlar...
O halde sözün özü bellidir;
TBMM'nin 1920'de açılmasından 3 yıl sonra kurulan cumhuriyetin 100. yılında, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü, "millî sınırlar içerisinde vatan bir bütündür, parçalanamaz" diyenler ve "muasır medeniyet" hedefine odaklananlar sağlamlaştıracaktır...
Gerisi "gaflet, dalalet ve hatta ihanet" doğurur ki; gafiller de, takım tutar gibi parti tutanlar da, "kol kırılır, yen içinde kalır" diyenler de, "düşmanımın düşmanı dostumdur" bataklığında çırpınanlar da vahim bir sonucun altından kalkamazlar!..