Seçimler
Cumhur İttifakı, seçim propagandasını beka kavramı üzerine oturttu ve bilinen sonuçları aldı. Türk milletinin en az yarısının ülkede bir beka sorunu olduğuna inanmadığı ortaya çıktı.
Evet, ülkede bir beka sorunu yoktur ama iki büyük tehlike hâlâ söz konusudur. Bölücülük tehlikesi ve FETÖ'nün getirmek istediği düzen.
Seçimlere giren iki taraf da, bu iki tehlike konusunda birbirlerini suçlamışlardır. Millet İttifakı, ülkede bir beka sorunu varsa bunu yaratanın da doğrudan doğruya iktidar olduğunu ileri sürmüştür. Cumhur İttifakı ise Millet İttifakı'nın HDP ve dolayısıyla PKK ile gizli iş birliği yaptığını ve listelerine PKK'lıları koyduğunu iddia etmiştir.
Millet İttifakı'nın iddiası geçmiş bulunan olaylara dayanmaktadır. Cumhur İttifakı'nın iddiası ise "gizli" dedikleri iş birliğine.
"Geçmiş bulunan olaylar" kavramı için Türkçede bir terim vardır: Sabıka. Türk Dil Kurumu'nca çıkarılan Türkçe Sözlük'ün 11. baskısında "sabıka" sözünün karşısında iki anlam bulunmaktadır: "1. Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay. 2. Huk.(uk) Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç."
İktidar partisinin, Fethullah Gülen hareketinin pek çok talebini karşıladığı, kendilerinin yaptığı "aldatıldık" itiraflarıyla sabittir. Aynı şekilde açılım politikası sebebiyle, HDP ve Kandil ile yürüttükleri çeşitli müzakereler milletin gözleri önünde cereyan etmiştir. Bu politikada da aldandıklarını kendileri itiraf etmişlerdir.
Demek ki, her iki konuda da iktidar partisinin, sözlükteki birinci anlama göre sabıkası vardır. Cumhur İttifakı'nın iddiası ise "gizli" dedikleri, fakat yapıldığına dair bir belge ortaya koymadıkları bir iş birliği iddiasıdır. Seçime yakın günlerde, devletin istihbarat teşkilat(lar)ına ait bilgi notlarını gazetelere vererek iddialarını ispat etmeye çalışmışlardır. Bu bilgi notlarının hiçbir değerinin olmadığı, haklarında bilgi notu bulunan kişilerin adaylıklarının seçim kurullarınca kabul edilmesinden de açıkça bellidir. Ancak, devlete ait kurumların açıklamaması gereken bilgi notlarını basına sızdırması yeni bir "sabıka" olarak milletin hafızasına kaydedilmiştir.
***
İktidar partisi, birinci parti olmayı sürdürmüş fakat birçok büyük belediyeyi kaybetmiştir. Bu durum, Millet İttifakı için önemli bir başarıdır. "Olamaz" denilen şey olmuş, şeytanın bacağı kırılmıştır. "Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz." sözü bir kez daha kanıtlanmıştır. Millet, yılgınlığa ve umutsuzluğa düşmenin doğru olmadığını anlamıştır.
İyi Parti, bütün olumsuz durum ve görünümlere rağmen, bundan sonraki Türk siyasi hayatında var olacağını göstermiştir. Hiçbir şehir belediyesi kazanmamıştır ama Türkiye'nin üçüncü partisi olmuştur ve bence bu, artık tescillenmiştir. İyi Parti üyelerinin ve oy verenlerinin sonuçları böyle değerlendirmeleri ve kendi partilerinden umutlarını kesmemeleri gerekir. Kaldı ki, birçok İyi Partili, ittifak dolayısıyla kendi partisine oy vermek imkânını bulamamıştır. Türkiye'nin esenliği için söz konusu ittifaka girip canla başla çalışmak da İyi Parti'nin tarihine olumlu bir paragraf olarak girecektir.
MHP, bazı önemli belediyeleri kaybetmiş, buna karşılık bazı yeni belediyeler kazanmıştır. Genel oy sıralamasında dördüncü parti olmuştur. Bence Türk siyasi hayatında bundan sonra var olması çok zayıf bir ihtimaldir. Alparslan Türkeş'ten sonraki MHP yönetiminin Türk siyaset tarihine mi yoksa başka kurumların tarihine mi gireceği konusu belirsizdir.
Asıl söylenmesi gerekeni sona bıraktım. Seçimler eşit ve âdil olmayan şartlarda yapılmıştır. Cumhur İttifakı, devlet güçlerini ve basının çok büyük bir çoğunluğunu arkasına alarak seçime girmiştir. Böylece yarışa yüz metre önden başlamıştır. Bu durumun meşruiyetle bağdaşıp bağdaşmadığının; ahlak, mertlik ve adalet kavramlarıyla uyuşup uyuşmadığının takdirini okuyuculara bırakıyorum.