Seçimdekiler, paniktekiler, pusudakiler!..

Kimse masa başı anketlere sığınarak sakın ola kendini kandırmasın..

Evet; seçim laik cumhuriyetin geleceği açısından ne kadar yaşamsal ise, başta iktidar ve muhalefet olmak üzere, tüm siyasi merkezlerle onlardan nemalanmak isteyenler için de giderek daha fazla yaşamsal hale geliyor...

İşte birçoğu, muhalefet ve iktidar cenahındaki partilerden milletvekili aday adayı olan anket şirketlerinin sahipleri siyasi araştırma sonuçlarını değil, adeta parti bayraklarını dalgalandırmaya çalışıyor...

Çünkü yalan dolanla süslenmiş rakam curcunaları hiç durmadan sahte bir algıya hizmet ediyor...

Oysa asıl gidişatı görmek için uydurma anketlere bakmaya gerek yok...

Evet; 21 yıllık bir iktidarın oy kaybetmesi ne kadar gerçekse, muhalefet de "acaba başarır mıyız" paniğiyle, bir adım daha ileri gitmek için her şeyi yapıyor...

Bu sırada AKP'li anketçi iktidarı, CHP'li anketçi ise muhalefeti zirvede göstermek için her yolu deniyor...

Aslında paniğe de hiç gerek yok... Anketlerin ne kadar zerzevat soslu olduğunu herkes bildiği için, seçimde alınacak sonucun ilk ciddi işaretleri sandığa bir hafta kalınca zaten ortaya çıkacak...

O zaman ak mı, kara mı belli olacak, gidişatın rotası az çok ortaya çıkacak ve zaman zaman yüzde 15'e çıkan kararsızlarla her zamanki gibi seçimi protesto edecek kitleler de ne yapacaklarına karar verecek...

Derdimiz sadece AKP'nin bir dönem daha iktidarda kalabilmek için verdiği amansız mücadeleye ve muhalefetin ise 2019 yerel seçimlerinde kazandığı zaferi katlama çabasına dikkat çekmek değil...

Çünkü seçime 15 gün varken siyasetçilerin, anketçilerin, internet trollerinin, akbabalaşan Twitter kuşlarıyla takım tutar gibi parti tutanların söyledikleri her şey havanda su dövmekten ileri gitmiyor...

İKTİDAR, RANTİYE, ENDİŞE!..

Türk toplumunun yarısı AKP'den kurtulmak istediğini zaten geçmiş seçimlerde Erdoğan'a oy vermeyerek defalarca kanıtlamıştı...

Toplumun diğer yarısı ise, muhalefet konumunda, iktidara gelmenin çırpınışı içerisinde, tıpkı AKP gibi aynı paniği yaşıyor; "Büyüyecek miyiz, küçülecek miyiz, var mı olacağız, yok mu olacağız?"

İşte bu sırada aynı paniği, umutlarını seçimin sonucuna bağlayan farklı rantiye çevreleri de yaşıyor;

AKP'nin zenginleştirdiği çevreler hükümdarlığımız sürecek mi kaygısıyla, Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi için var güçleriyle mücadele ediyor...

Uzun yıllar belediyelerden beslenen tarikatlar, cemaatler, dernekler, vakıflar musluğun suyu kesilir mi diye büyük panik içerisinde, sokaklarda AKP'ye oy vermek için kapı kapı dolaşıyor...

İşte Nakşiler vesaire tarikatlar ardı ardına AKP'ye desteklerini açıklıyor...

Bir de devletin son 20 yıldaki en büyük ihalelerinin neredeyse yüzde yetmişini alan ve bu şekilde milyarlarına milyarlar katan bir rantiye grubu var ki, "iktidar giderse ne yaparız, gelenler bize ekmek verir mi" paniği ile Cumhur İttifakı'nı ayakta tutmak için perde gerisinde faaliyetlerini durdurmuyor...

Borazanlığa devam edenler ise yalnızca iktidardakiler değil...

Yandaşlar gibi, candaş medyada da gazetelerin, televizyonların, radyoların ve maaşlı trollerin musluğu kesilmesin diye, destekledikleri partiyi pohpohlamak için, şahsiyetlerini ayaklar altına aldıkları bir kirli taarruzla zavallılıkların en acizini sergilemekten kaçınmıyor...

Hele sevildiklerini (!) zanneden ikiyüzlü yandaş medya dansözlerinden bazıları var ki, yükselmeye çalıştıkça batıyorlar!..

İşte AKP'nin gideceği beklentisi ile iktidarın kucağından inerek şimdi de muhalefetin gölgesinde tarlalarına yağmurlu bölge arayan o Truva kısrakları; medya soytarıları ve maymuncuk kalemşorlarla birlikte mide bulandırıyor...

Peki, seçimdekilerle paniktekilerin kaygıları belli de, pusudaki asıl tehlike neyin beklentisinde?..

VATANSEVERLERİN BİRİNCİ GÖREVİ...

Pusudakilerin çırpınışları ise ikiyüzlülükle dışa vuruyor...

Satılık troller, kiralık iktidar ve belediye beslemesi televizyoncular, ihanet kalemşorları, leş kargası gibi dolanan Twitter kargaları sadece iktidara, muhalefete değil, kimi çevrelerin Atatürk'le ilgili ihanetlerini sergileyen başka muhaliflere bile saldırırken, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile "düşmanımın düşmanı dostumdur" ittifakı kurmaktan kaçınmıyorlar!!!

İşte militanlaşmış besleme medya dışında, cephenin diğer tarafında hem PKK'lılar, hem FETÖ'cüler var ki, onların umutlu beklentisi milyonlarca insanı iyice kaygılandırıyor!!!

Bunlara bir de kinci cumhuriyetçiler, liboş döneklerle iş birlikçi güruh destek veriyor ki, tek gerekçeleri seçimin kazanılması değil...

İşte muhalefetten bazılarının söz verdiğinden yola çıkarak, özellikle yurt dışındaki FETÖ'cülerle kanun hükmünde kararname ile (KHK) atılanlar geri dönüş beklentisi ile siyaset siperinden panik halinde taarruz ediyorlar!..

Diğer yandan da, seçim öncesi en büyük panik HDP/PKK cephesinde büyüyor...

Murat Karayılan, Duran Kalkan, Mustafa Karasu gibiler, devletin PKK militanlarından sonra örgütün üst düzey yöneticilerini de hedef almaya başladığından yakınırken, kitleleri HDP saflarına çekmeye çalışıyor...

Tüm bunlar; yanlışı ve doğruyu bulmak için gidişatı kaygıyla izleyen kitlelerde şaşkınlığı büyütürken, sadece seçimdekiler değil, paniktekiler ve pusudakilerin de 14 Mayıs'ı adeta kurtuluş günü olarak görmesi gibi, dehşet verici bir paradoks ortaya çıkıyor...

Türk Ulusu'nun iktidar kaygısındaki rantiye, taviz şaşkınlığındaki muhalefet ve kurtuluş umudundaki terör örgütlerinin beklentilerinin hâkim olduğu bir seçimde, sahte algı savaşları, uçuk vaatler ve ürkütücü beklentilerin gölgesinde sandığı gözlemlemesi ne kadar da hazin değil mi?..

Gerici de, bölücü de, sağda-solda, iktidarda, muhalefette, hiçbir gafleti, dalaleti, ihaneti ve tavizleri göz ardı etmeden sandığa gitmek, bu ülkeyi seven, bilinçli, duyarlı, dikkatli her yurttaşın birinci görevi olmalıdır...

Vatanın ve ulusun işi çok zor vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları