Sayın Başbakan’a açık mektup
Sayın Başbakan,
Önceki gün, “İşte buyurun, Adana’da bakın bir nöbetçi mahkeme ayarlanıyor, verilen karara bakın. Tutuksuz yargılanmak üzere emniyet mensupları serbest bırakılıyor” dediniz.
Adana’daki TIR operasyonu ile ilgili yargı mensupları sürüldü. Bir yüzbaşı ve astsubayı ve polisleri tutuklandı. Onlar serbest bırakıldıktan sonra çok sinirlendiniz ve paralelci suçlamalarına devam ettiniz. Suçlamalar karşısında size mesleğini ve hayatını yakmak pahasına cevap veren hakime çok ağır ithamlarda bulundunuz. Belki de “bu adamların acaba bir haklılık payı var mı?” diye hiç aklınızdan geçirmediniz.
Biliyorum!..
Başınız bu aralar çok sıkışık. Sayın Cumhurbaşkanının “bugünün şartlarında siyasi planım yok” aldatmacasının perde arkasında kalan oyunlarıyla haylice meşgulsünüz. Parti genel merkezinde kilitlediğiniz ve çok az sayıda kişinin girmesine müsaade ettiğiniz kozmik odadaki anket sonuçlarına çok kafa yoruyorsunuz. Abdullah Gül’ü nasıl kontrol edebilirim hesaplarınız için önünüze çok az formül bırakıldı. 30 Mart’ın ardından yeni bir sarsıntı yaşamamak için azami çaba sarf ediyorsunuz. Abdullah Gül’e rağmen gerçekleri kamuoyundan kaçırmak ve yeni bir darbe yememek için canınızı dişinize taktınız.
Bir şey daha biliyorum!..
Yalnızsınız. İyice daralttığınız çevrenize rağmen yalnızsınız.
Dün çoğunluk kadrolarınız içinde yalnızdınız bugün ise azınlık kadrolarınız ile yapayalnızsınız. Zaten bunu siz de çok iyi biliyor ve sık sık dile getiriyorsunuz. Başınızdaki bela aynı, bu sefer kadrolarınız farklı.
Beğensek de beğenmesek de, sevsek de sevmesek de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanısınız. Ve bu ülkede uçan kuştan dahi sorumlusunuz. “Pardon yanılmışım” demek sizi hiçbir zaman kurtarmaz, oyunuzun oranı yüzde kaç olursa olsun. Kurtarmayacak da. Bu ülkede mahkemelerin yapılarını tereyağından kıl çeker gibi değiştirebilirsiniz de Mahkeme-i Kübra’da ne yapacaksınız?.. Beşir Atalay formülleri sizi orada da kurtarabilir mi?..
Sayın Başbakan,
Size, vatandaş Ahmet Takan olarak arz etmek isterim;
Mahkeme yasaklama kararı getirdiği için yazamıyorum. Adana’daki TIR olayı ile ilgili gerçekleri öğrenmek istiyorsanız. Başta yüzbaşı ve astsubay olmak üzere polis ve yargı mensuplarına zaman ayırarak bizzat dinleyin. Odanıza da o şimdiki malum yakın çevrenizden kimseyi sokmayın. Belki de mesleki bir yol kazası olmuştur!.. Sizin hışmınızdan kurtulmak ve paçayı kurtarabilme adına bazı yanlış işler olmuştur... Hatta size ve de Hakan Fidan’a bile yeterli bilgilendirme yapılamamıştır da sonra iş işten geçti durumuna düşülmüştür.
Yanlış kişiler tarafından yönetildiğine inansak bile devlet bizim devletimiz. Sizi çok ağır eleştirip Cumhurbaşkanı olmamanızı talep etmek en doğal hakkımızdır ama Devletin mahreminin faş edilmemesinde sizle yan yana olmaktan başka seçeneğe de sahip değiliz. Bunun yanında aynı Ergenekon ve Balyoz’da olduğu gibi masum olduğuna inandığımız insanları savunmak da, gerçekleri ortaya çıkarmak da insanlık aynı zamanda namus ve vatan borcumuzdur.
Sayın Başbakan,
Yeni ve farklı bir kadronun hatalarından, idare ve gücü ele geçirmenin sonsuz hırsından kaynaklanan yeni bir kumpasın içine itildiniz. Lütfen, şarkıcı Petek Dinçöz’ten esirgemediğiniz ilgi ve alakayı, yüzbaşı, astsubay ve yargı mensuplarına da gösteriniz. Bu yoğun temponuz içinde onları dinlemek fazla zamanınız almaz.
Eğer bu mektup size ulaştırılırsa, Beşir Atalay’a, Yalçın Akdoğan’a iki saatlik içinde olsa kulaklarınızı tıkayın. Hatta tebdil-i kıyafet bu insanlara siz gidin ve “yahu nedir” diye siz sorun.
Unutmayın!..
Mahkeme-i Kübra’da “kumpas kurmuşlar”, “yanılmışım” ve “yüzde 45 oy almıştım, halk beni desteklemişti” savunmaları kimseyi kurtaramayacak.
Saygılarımla.