Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Savunma hattı 28-30 arası kurulur!

Bugün Kılıçdaroğlu seçimi alsaydı ateşi düşmüş bir dolar ve CDS (kredi sigorta primleri) rekorlar kıran bir borsa görecektik. Bütün bunlar yeni yönetimin akılcı politikalara dönerek kurumlara olan güvenin yerine geleceği umudu ile mümkün olacaktı. Yüklü sermaye girişleri kuru ve bağlı olarak enflasyonu aşağı çekecekti...

Olmadı...

Halkımız tercihini bu yönde kullanmadı...

Peki ekonomide ne olacak?

Erdoğan tercihinin sonuçları aslında belli...

Her gün yaşadıklarımızın üstüne yeni sorunlar ekleyeceğiz...

Mevcut durumu özetleyelim:

1-Cari açık -55,4 milyar dolar yani ülkeye döviz girmiyor, açık artıyor...

2-17 Mayıs itibarıyla Merkez Bankası analitik bilançosu rezervi eksi -14,8 milyar dolar, 12 Mayıs itibarıyla swaplar eksi -60 milyar dolar. Toplam kasa açığı -74,8 milyar dolar.

3-Kısa vadeli borç 203 milyar dolar

4-Bütçe 4 ayda 382 milyar dolar açık vermiş. Yıl sonu 800 milyarı geçecek. Açığı kapatmak için zam ve borç devreye girecek

Zamlar enflasyonu yukarı itecek, Lira değer kaybedecek, dolara talep artacak.

Borçlar CDS primini artıracak, bu da faizleri artıracak. 700 CDS demek 100 dolarlık borca 7 dolar sigorta parası demek. Türkiye'ye borç verenler alacağını garantiye almak için ne kadar sigorta parası öderlerse bunu faiz olarak bize yansıtırlar.

CDS artışı da Erdoğan'a ve politikalarına güven duyulmadığı için oluşuyor. Oysa geçen hafta Kılıçdaroğlu ihtimali ile 500 puanın altına inmişti...

Yukarıdaki tabloyu size daha önce de anlattık farkı rakamları güncelledik, açığın, borcun arttığını gördük...

Erdoğan seçim sonrası akılcı politikalara geçmezse, birazdan bahsedeceğim önlemleri almak zorunda kalacak. Peki nedir akılcı politikalar?

* Enflasyonu düşürmek için üretim devrimi yapmalı. Tarım ve sanayide üretim artmalı. Bunun için de ithalat yerine yerli üretim özendirilmeli.

* Enflasyon düşerse faizlerin düşeceği kabul edilmeli. Çünkü parası olan enflasyona bakarak karar veriyor. Enflasyon yukarıda ise Lirada kalmıyor.

* Kısa vadede üretim devrimi sonuçları alınmaz, geçici olarak faizi artırmalı, dolara hücumu kesmeli. Dolar denge bulursa maliyetler denge bulur. Enflasyon yükselmeyi keser.

* Yabancı sermaye olmadan olmaz. Demokrasi ve özgürlükler konusunda bir beyanname ilan etmeli. Bu konuda samimi olmalı. Toplumu birleştirici bir dil kullanmalı.

Bu politikalara geçmeden dolara polisiye önlemler getirmek daha büyük panik çıkartmaktan öteye geçmez.

Geçtiğimiz gün Merkez Bankası'nın nakit avansları önce yasaklaması sonra izin vermesi tam bir basiretsizlik oldu.

Millet zaten borçla dönüyor. Millet nakit avans çekip dolar alıyor diye bunu kesersen o borçla dönenleri vurmuş olursun.

Bunu da geçtim, geçen hafta Merkez Bankası'nın şu düzenlemesi çok kritikti:

Gerçek kişi hesaplarında 26 Mayıs-28 Temmuz 2023 tarihleri arasında ek yüzde 10 TL dönüşümünü sağlayamayan bankalar, eksik kalan kısım için 6 ay süreyle menkul kıymet tesis edecek.

Böylece daha önce yüzde 5 olan dönüşüm hedefi %15'e çıkmış olacak. 28 Temmuz sonrası için ise dövizden TL'ye ek dönüşüm oranı eşiği yüzde 30'a yükselecek. Oranı tutturamayan banka, bu tarihten sonra hedef tutana kadar ek yüzde 10 menkul kıymet blokesi yapacak.

Bu karar şunu söylüyor bizlere:

1-Ben akılcı politikalar yerine dövize ulaşmayı yasaklayarak kuru tutmaya çalışacağım. Bununla kur tutulur mu? Bu ülkeye döviz sokacak işler yapmak yerine bankaları zorlayarak dövizden Liraya geç demek olur mu?

Akılcı politikalar gelecekte de yoksa demek ki cari açık artmaya devam edecek. Yani dolar kıtlığı artacak. İkili kur oluşacak, kur yukarı gidecek.

2-Çıkan bir sonuç ise dolar hesapları Liraya dönecek diyor, dönüşüm hedefi önce %15, 28 Temmuz sonrası %30 olacak.

Bunun adı adım adım "Kontrollü Kambiyo Rejimi"dir. Yani dövizin ülke içindeki hareketinin sınırlanmasına doğru bir yöneliştir.

Akılcı politikalardan uzak duruldukça zaten yukarıda da söylediğim Merkez Bankası kararı ile başlamış olan bir kontrol durumu hareketleri daha da sıkmaya başlar.

Burada sorun, bankaların mali güçsüzlüğü değil, sistemin döviz açlığı çekmesidir.

Artan bütçe açıkları ve cari açık Merkez Bankası tarafından zaten ilan edilmiş olan hesapların dönüştürülme çabasını artırarak hedefin önce %50 daha sonra %70'lere kadar çıkmasını, daha sonra dış ticaretle uğraşmayan kurumların ve kişilerin hareketlerine tamamen kısıtlama getirilmesine kadar gidebilir.

Halkımızın anlaması gereken konu şu, paralarına el konulmaz, lakin zorunlu bir dönüşümle bu hesaplar Liraya çevrilir.

Kontrollü Kambiyo Rejimi'ne doğru gidiş Türkiye büyümesini vurur. Karaborsa artar, işsizlik çoğalır, dünya ile bağların kopmasına neden olur. Bu da geniş halk kitleleri adına tam bir sefalet demektir.

Umarız ülkeyi yönetenler aklıdan kopmaz...

Yoksa doların tutulması için savunma hattı 30 lira civarında kurulur...

Yazarın Diğer Yazıları