Savaşın yeni senaryoları
Rusya''nın amacının Ukrayna''nın bütününü işgal değil, kendisi için beka/güvenlik konusu olarak gördüğü hususları gerçekleştirmek olduğu krizin başından beri bellidir.
Ancak gelişmeler, Rusya''nın öngördüğü hususların tamamına ulaşamayacağını göstermektedir. Savaş ilerledikçe senaryolar değişmektedir. Ukrayna''nın Rusya''yı tamamen püskürterek zafer ilan etmesi mümkün olmadığı gibi, Rusya''nın da mağlubiyeti kabul edip çekilmesi de, kendisi için beka sorunu yaratacağından kabul edilebilecek bir senaryo değildir.
Savaş nasıl sonlanabilir?
Bu durumda savaşın, tarafların hem iç kamuoylarında, hem de uluslararası ortamda, mağlup olmadıkları ve mücadeleden kendileri için yeterli sonuçları elde ettikleri algısı oluşturdukları bir safhada durması beklenebilir. Bir taraftan savaş devam ederken, diğer taraftan müzakerelere devam edilmesi ve bir optimum noktada buluşulmaya çalışılmasından bu sonuca varmak mümkündür.
Ancak tarafların, hedeflediği konuları bir adım daha ileriye götürme potansiyelini kendilerinde gördüğü sürece çatışmanın devam edeceği de dikkate alınmalıdır. Son tahlilde bu insanlık dramının sonlanması, ateşkes ve uzlaşma sağlanması, ABD''yle Rusya''nın anlaşmasına bağlıdır.
Savaşın muhtemel seyri
Gelişmeler, Rusya''nın, çatışmalar şehir muharebesine dönüştüğünde her yönden yıpranacağını düşünerek Kiev''i tamamen işgal edip iktidarı düşürmeye yönelik planından vazgeçtiğini, onun yerine Kiev''i giriş-çıkış noktalarından kontrol ederek kuşatıp, gelişecek duruma göre bir yön belirleyeceğini göstermektedir. Nitekim diyaloğa imkân tanımak için Kiev ve Çernihiv çevresinde operasyonu durdurması buna işarettir.
Rusya''nın Dombas''a ağırlık vereceği açıklamasından, burada tam kontrol sağlamayı, fırsat bulursa, bu bölgenin batısındaki Ukrayna güçlerini kuzeyden ve güneyden arkasından çevirip etkisiz hale getirmeyi planladığı söylenebilir.
Rusya''nın Dombas''ı, Kırım-Herson-Mykolaiv''le bütünleştirerek Karadeniz''in kuzeyini tam kontrolüne almayı hedeflediği, Odesa''yı ise, işgal etmek yerine kontrol altına almayı, statüsünün tayin edilmesini de ateşkes sonrası müzakerelere bırakmayı düşündüğü değerlendirilmektedir.
İstanbul''da gerçekleştirilen müzakerede, sadece Ukrayna''nın teklifleri konuşulmuş, Rusya da bunları Başkan Putin''e götüreceğini söylemiştir. Müzakerelerin olumlu geçtiği, ancak iyimserliğin fazla abartıldığı görülmüştür. Geleceğe yönelik ümitli olunduğu, ilerleyen safhada tarafların sahadaki performansına göre uzlaşma konularının şekilleneceği, ateşkeste ise henüz bir ilerleme kaydedilemediği müşahede edilmiştir.
Ukrayna''nın istediği güvenlik garantilerinin gerçekleşmesinin oldukça zor olduğu düşünülmektedir. Rusya ve Ukrayna liderlerinin yüz yüze görüşmesi, dışişleri bakanlarının ortamı hazırlamasına bağlanmıştır. Süreçteki ilerlemeyi, öncelikle ABD''nin tutumu, sonra da ABD''yle Rusya''nın anlaşması belirleyecektir.
Yeni bir dünya düzeni
Bunu söylemek şimdilik erkendir. Ancak bugüne kadar olan gelişmeler ve Rusya-Ukrayna savaşında görülenler, bu konuda bazı şekillenmeler olduğunu göstermektedir.
Yeni şekillenmede, ABD''nin NATO''yu ön planda tutarak, stratejisindeki ağırlık merkezini Asya-Pasifik bölgesine kaydırıp, Çin''i çevreleme, Rusya''yı da kuşatarak sıkıştırma politikasının önemli rol oynadığı görülmektedir.
ABD, Çin''i ve Rusya''yı tehdit olarak ilan etmiş, bunun NATO dokümanlarına girmesini de sağlamıştır. ABD, NATO''ya eklemlenebilecek tamamlayıcı yeni pakt/ittifaklar kurulmasına da öncülük etmiştir. Bunlardan biri, Avusturalya-Birleşik Krallık (İngiltere)-ABD''den meydana gelen "AUKUS" savunma paktıdır. Bir diğeri de, bu girişime Hindistan''ı da almak için stratejisinin adını Asya-Pasifik yerine, Hint-Pasifik olarak değiştirdiği, ABD-Japonya-Hindistan-Avusturalya''dan oluşan "QUAD" ittifakıdır.
Ancak Hindistan''ın Rusya''ya uygulanan yaptırımlara katılmaması, Çin''in Rusya''yla rekabeti bırakıp ABD''ye karşı birlikte hareket etmesi, AB içinde Almanya-Fransa öncülüğünde gelişen, ABD''nin her isteğine uymama anlayışı, ABD hegemonyasının devam etmesini artık zorlaştırmaktadır.
Yeni düzenin, ABD, Çin, AB, Rusya, Hindistan güç merkezlerinin tutumu ve aralarındaki anlaşmalara göre şekilleneceği değerlendirilmektedir.