Savaş, intikamdan işgale dönüştü
İsrail’in amacı, Hamas’ı yok ederek, rehineleri kurtararak sarsılan itibarını yeniden kazanmak ve artık güvenlik endişesi yaşamamak iken, giriştiği karşı saldırıda sivilleri de hedef alması, bugüne kadar ölen 16.000 kadar Gazzeli sivil Filistinlinin yarısının (8.000 kadar) çocuk, 4.000 kadarının da kadın olması, karşı saldırının amacını aşarak katliama dönüştüğünü göstermektedir.
İsrail, kuzeyden sonra güneye yöneldi
İsrail, saldırılarının sıklet merkezini Gazze kuzeyinde oluşturmuş, uzun bir süre bu bölgeyi her yönden yoğun bir bombardımana tabi tutmuştur. Bölgede taş taş üstünde bırakmamış, hastaneler, okullar, ibadet alanları ve mülteci kampları dahil, sivillerin bulunduğu tüm yerleri hedef alarak, soykırım denecek düzeyde sivil ölümüne sebep olmuştur.
Saldırılarına devam ederken, bölge halkını sürekli olarak güneye intikal etmeleri, aksi takdirde hedef olacakları çağrısı yaparak göçe/tehcire zorlamıştır. Bölge halkının büyük bir kısmı zorluklar içinde, güvenli bölge olduğunu söyledikleri güneye göç etmiş, ancak göç yolunda da saldırılara uğrayarak çok sayıda kayıp vermiştir.
İsrail, bombardımanı müteakip, giriştiği kara harekâtıyla güç de olsa kuzeyde kontrolü sağladığını ifade etse de, bu bölgede çok zayiat verdiği ve halen şehir muharabelerinin yer yer devam ettiği söylenmektedir. Bölgedeki Hamas’ı etkisizleştirdiğini söylemek de iyimserlik olur. Bir buçuk ay devam eden kuzey cephesi harekâtından sonra, bir hafta süren “insani ara”da rehine mübadelesi yapılmıştır. İsrail bu arayı, ordusunun müteakip harekâtı için hazırlık fırsatı olarak görmüş, bu sefer saldırılarının sıklet merkezini güneye kaydırmıştır.
İsrail Gazzelilere “güneyi de
terk edin” diyor
Saldırılarını güney bölgede yoğunlaştıran ve güneyde de güvenli bölge bırakmayan İsrail, şimdi de burada bulunan ve kuzeyden gelen göçle daha da yoğunlaşan ve başka da gidecek yerleri olmayan bölgedeki halkı Gazze’yi terk etmeye zorlamaktadır. Refah sınır kapısının açılarak Mısır’a, deniz tahliye yolunun da açılarak, Gazzelileri kabul edebilecek diğer ülkelere tehcirini planlamakta ve Gazze’yi boşaltmaya çalışmaktadır.
İsrail yetkilileri bu konuda dünya kamuoyuna çağrı yaparak uluslararası topluma, Filistinlilerin başka ülkelere “gönüllü yerleştirilmesi” ve bu konuda “yardım” çağrısında bulunmaktadır. Ülkeleri, Gazze’nin yeniden imarına para akıtmak yerine, yeniden yerleşim masraflarına ve Gazze halkının yeni ev sahibi ülkelerde yeni hayatlar kurmasına yardımcı olmaya davet etmektedir. Gazzelilerin, gönüllü başka ülkelere yerleşmesinin, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin faydasına olacağı ifade edilmekte, hatta Gazzelilerin gönüllü olarak göç etmesi ve dünya ülkelerinin onları kabul etmesinin, Yahudilerin ve Arapların acılarını bitirecek insani çözüm olduğu da ileri sürülmektedir.
İsrail işgal peşinde
Batı şaşkınlık içinde
İsrail’in hedefi, Hamas’ı etkisizleştirmek ve kaybettiği prestijini yeniden tesis etmek iken, icraatıyla bunun çok ötesine geçmiş ve Batı’dan aldığı destekle daha da cesaretlenerek, aslında ideali olan, bölgeyi “Filistinsizleştirmek” için bir fırsat olarak görmüş ve Gazze’yi işgale yönelmiştir.
Batı Şeria’daki Filistin yerleşim bölgelerine de yerleşen İsrailliler, yerleşimi işgale dönüştürmüş olup, silahlı saldırılarıyla Filistinlileri bu bölgeden de atma peşindedir.
İsrail karşı saldırısının, başlangıçtan itibaren bir katliama dönüşmesi, savaş ve insanlık suçu işlemesi, son görüntülerdeki İsrail askerlerinin canice davranışları, Batı’dan aldığı desteği zayıflatmaya başlamıştır.
İsrail, iç politikasında zaten var olan sıkıntılar da artmış, bakanlıklar birbirini suçlamış ve Netanyahu’ya olan güven de yok olmuştur.
Ancak ABD’nin etkisini her zaman üzerinde hisseden, başta Almanya ve İngiltere olmak üzere bazı ülkeler, İsrail’e olan desteğini, istemeyerek de olsa teyit etmeye devam etmektedir.
ABD’nin tutumu ise sürekli ikilem içindedir. Biden’ın İsrail’e, hem mühimmat verip, hem de “fazla ölümcül bomba kullanmayın” şeklindeki tavsiyesi utanç vericidir.
ABD Yahudi dışişleri bakanının, ABD yönetimi olarak, “kalıcı ateşkes”i desteklememesi, “insani ara” üzerinde ısrar etmesi, İsrail’e “katliama ve işgale devam et” anlamındadır.
Diğer taraftan da bu bakanın, İsrail’in “Hamas’ın peşinden gitme hakkı ve sorumluluğu” olduğunu ifade etmesi, ABD’nin İsrail’i desteklemeye devam edeceğini söylemesi, harekâtta sivillerin korunması ve zarar görmemesi için sözde “uygun güvenlik tedbirlerini” tavsiye etmesi ve savaş konusundaki deneyimlerini paylaşması için İsrail’e askerî danışman ve uzman gönderdiklerini belirtmesi, katliam ve işgalin deteklendiğini teyit etmektedir. ABD’nin, işgale ve göçe karşı olduğu ve iki devletli çözüm önerileri inandırıcı değildir.
***
-Savaşın bundan sonraki gidişatında İsrail, Gazze toprakları tarafında bir tampon bölge oluşturmak için politik bir alt yapı oluşturmaya çalışmaktadır.
-Savaşı durdurmaları hâlinde hükûmeti kaybetmekten ve suçlamaların başlamasından endişe etmekten çekindikleri için çatışmayı her hâlükârda devam ettirme niyetinde oldukları anlaşılmaktadır.
-Ancak İsrail’in savaşı bu şekliyle devam ettiremeyeceği, çatışmaların 2-3 hafta içinde düşük yoğunluklu çatışmaya dönüşebileceği, İsrail’e dış baskının gittikçe artacağı, asker rehineleri kurtaramadığı ve Hamas’ı tamamen etkisizleştiremediği için zora gireceği düşünülmektedir.
-Gazzeli Filistinlilerin “gönüllü göç” konusunun gerçekleşme ihtimalinin oldukça zayıf olduğu görülmektedir.
-MOSSAD’ın yurt dışındaki Hamas liderleri ve önde gelen elemanlarına karşı örtülü operasyon yapabileceği duyumları vardır.
-ABD’nin Yahudi lobisi, iç ve dış Yahudi sempatizanları ve Orta Doğu’daki politikaları nedeniyle İsrail’e olan desteğini devam ettireceği, bölgede yakın gelecekte istikrar sağlanamayacağı değerlendirilmektedir.