Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Savaş, barış, kalkışma ve fistan…

Israrla yazıyoruz…

AKP iktidarıyla birlikte PKK terörüyle alâkalı olarak kullanılan terminoloji kökten yanlış, kökten sorunlu ve belki de kökten 'kurgulanmış' bir terminolojidir. Tuzaklarla dolu bir terminolojidir bu… Algı operasyonları için tasarlanmış, psikolojik savaş argümanı olarak adım adım ekranlardan şırınga edilmiştir…

Bu terminolojinin ilk maksatlı kelimesi 'savaş'tır…

PKK terörünü eşkıyalıktan çıkarıp sanki bir tek haklı gerekçesi varmış gibi, sanki zerre-i miskâl meşrûiyeti olan bir vasfı varmış gibi mayın tuzaklayan, hamile kadın, bebek öldüren fistanlı cinâyet şebekesini olmayan 'savaş'ın bir tarafı olarak gösterme gayretinin kelimesi 'savaş'.

'Savaş' orduyla/ordularla yapılır. Kuralları vardır. Kendi içinde ahlâkı vardır. 'Savaş'an tarafların 'savaş' meydanına bir meşrûiyeti vardır.

'Savaş' kelimesinin hemen yanında kullanılan ikinci kelime 'barış'tır…

Özellikle adına 'çözüm süreci' denilen ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin mehabetine zevâl getiren süreçte sıkça telâffuz edilen bir kelime 'barış'. Yapılmayan bir 'savaş'ın hayalî 'barış'ı bu 'barış'. 'Savaş' kiminle yapıldı ki 'barış'ı kiminle yapılacak? Dolmabahçe soytarılığı mı sağlayacak bu 'savaş'ı yapılmayan 'barış'ı? Adını 'savaş' koyduğu ândan itibaren yaprakların sararmaya, dağların yeşillenmeye ve gelinciklerin kırmızı kırmızı açmaya cesâret edemeyeceği bir hakikat ortada durup dururken fistanlı eşkıyâ ile 'savaş' Türkiye için ancak bir tenezzül meselesi iken, 'barış' abesten başka bir şey değildir.

PKK'nın ve siyâsî kanadının yaptığının adı 'savaş' değil, 'kalkışma'dır, 'isyan'dır, çözümü de 'barış' değil 'bastırmak'tır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bugün böyle olmamasının tek nedeni kararlı bir siyâsî irâdenin bulunmayışıdır.

Mevcut siyâsî iktidarın şımarttığı PKK'nın, onun siyâsî kanadının, uzantısı STK'ların, mevcut iktidardan cesâret devşiren ve Öcalan güzellemeleri yazan, ancak ellili yaşlarında Kürt olduğunu keşfeden siyasal islâmcıların bilmesi gereken en mühim şey, ambalajlanmış kelimelerle varacakları bir yer yoktur.

Devlet kurmak, millet olmak er kişilerin fistan giymesiyle olacak şey değildir.

Bin bin yıldır kurulamayan devletin sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bin yıldır oluşamayan bir medeniyet dilinin, bir kültür dilinin sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bin yıldır oluşamayan kütübhânelerin sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bin yıldır oluşamayan mimârinin sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bin yıldır ortaya çıkamayan sanatın sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bin yıllık bedeviliğin, feodalitenin sorumlusu Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

Bütün bunlar yokken, fistanla varılacak tek yer vardır, orası da uluslararası istihbarat örgütlerinin ve küresel güçlerin kucaklarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları