Şaşırıp kaldık(!)
Amerikan gördüğü yerde ya başına çuval geçiren, ya pankart açan, ya karşıt slogan atan; velhasıl ülkemizin en amansız "Bütün kötülüklerin anası ABD" hareketinin yayın organı Aydınlık, önce Türkiye ardından Irak'ın "dönüşüm yılları büyükelçisi" James Jeffrey ile hem de neredeyse aklama-paklama molekülleri içeren bir dizi-röportaja başladı.
İki ihtimal var;
Ya başımıza taş yağacak...
Ya kartlar yeniden dağıtılıyor....
(Aslında bir ihtimal daha var da, benim küçük komplo teorimden ibaret diye dillendirmiyorum. Yoksa bunu bir tür "aslına rücu" olarak algılamak da mümkün!.. Niyetleri o olmaya da bilir elbette ama bir durum tespiti olarak;
Yıllardır toplumdaki Amerikan karşıtlığını, bu gazı almak suretiyle en başarılı törpüleyenler de bu arkadaşlarımız nihayetinde...)
***
"Malumun ilanı"nın tarihi itiraf tonundan sürmanşetten yayımına bakınca karşı karşıya olduğumuz tam bir "bayram değil seyran değil Aydınlık, Amerikan şahinini niye öptü" meselesi...
Jeffrey "şahin"lerden çünkü; Bush, Powell, Rice ekibinden, Amerikan siyasetinin "neocon" cephesinden... Hani şu Irak'a demokrasi getirirken yanlışlıkla(!) 2 milyona yakın sivili de katledenlerden yani... Hani şu "Irak Kürdistanı" için şartları olgunlaştıranlardan....
***
Efendim, Jeffrey Şafak Terzi'ye demiş ki;
"...Bu askeri yetkililere karşı gerçek delillerin kullanılmadığının ve bu suçlamaların merkezinde olan amatörce tahrif edilmiş sahte belgelerin olduğunun son derece farkındaydık. Özellikle Balyoz Davası amatörceydi ve biz insanların, sahteliği bu kadar açık olan kanıtlarla yargılanmasına şaşıp kalmıştık..."
Hadi ya...
Yahu, -dün Ümraniye Davası sanıklarından Avukat Levent Temiz'in hatırlattığı küpürden bahsetmiştim- ta 1998 yılında, cami bombalamadan, polisle askerin karşı karşıya gelmesine kadar bu işin "senaryosu"nu yazan siz, uygulayan "beslemeleriniz"; siz bilmeyeceksiniz de ben mi bileceğim Türk ordusunun lincinde "delil" diye kullanılan "üretilmiş kağıt parçaları"nın sahte olduğunu!
Bence "sahte delil" ifadesinden ziyade Aydınlık'ın ABD'nin bu olanlar karşısında "şaşıp kaldığı"na dönük bir algı oluşturuyor olmasına dikkat kesilmeli şu günlerde...
Kim derdi ki, WikiLeaks'in Türk subaylarını fişleyen jurnalcisi, Aydınlık'ın sayfalarından "Orta Doğu coğrafyasının tamamında, buna Türkiye de dâhil, her konuda Amerika Birleşik Devletleri suçlanır!.. (Tane tane vurgulayarak) Herhangi bir kanıt yok ve olmayacaktır da!.." propagandası yapacak gümbür gümbür...
Aklımızla alay eder gibi "ABD'nin tabii ki bu davalarla kesinlikle bir ilgisi olmadığı"nı okuyacağız bu süreçte onlarca mensubu mağdur olan gazetede...
Yanlış anlaşılmasın, kimseyi "Niye şununla röportaj yaptın" diye sorgulayacak halimiz yok. Gazeteci herkese soru sorar tabii. Sormalı. Benim tepkim madem bu röportajı yaptın neden mesela Jeffrey "içişlerinize karışmayız" diye ahkam keserken araya girip de "Emin misiniz? Bir daha düşünün isterseniz?" denmemiş de bunun yerine "sütten çıkmış ak kaşık ABD" kodlu psikolojik operasyonun değirmenine su taşınmış olmasına...
Ümraniye, Balyoz, Silivri hepsi bir yana... "Habur skandalı" bu zatın "Eğer Türk hükümeti, on yıllardır süren bu isyanı bir çözüme kavuşturmak istiyorsa, 3 bin 500 PKK militanının silah bırakmasına imkân sağlaması ve bunların en azından bir kısmının topluma yeniden karışmalarına izin vermesi gerekli. Türkiye'nin güneydoğusundaki Kürtler için af, çatışmayı sona erdirmenin olmazsa olmazıdır ve Türk kurulu düzeninde pek çok kişi de bunu kaçınılmaz bir kötülük gibi görmektedir" jurnali üzerine tasarlanmadı mı?
Bizim adımıza utanç verici ama Türk Genelkurmay Başkanıyla "sivil darbe eliyle Rus etkisine karşı Amerikan yanlısı demokrasi dizaynı" pazarlığı yapmadı mı "zinhar iç meselelerimizle ilgilenmeyen" Amerikan -Aydınlık'ın ifadesiyle- "devlet adamları"?