Sarkozy doğduğuna "pişman" olmalı!

Bir tür “seçim isterisi” ne yakalanan Sarkozy, şimdi de, Cezayir’de işlenen vahşette Fransa’nın pişman olmadığını utanmadan belirtiyor.
1954-1962 yıllarındaki Fransa-Cezayir savaşına son veren Evian Antlaşması’nın 50’nci yıldönümü nedeniyle Nice kentine yaptığı gezi öncesi Nice-Matin gazetesine konuşan Sarkozy, 1945’te Setif’te binlerce Müslüman’ın öldürülmesiyle Kuzey Afrika sömürgesindeki bağımsızlık mücadelesini ateşleyen ve soykırım olarak da nitelenen katliam ile benzerlerinden hiç bahsetmemesi hâlâ tartışılıyor.
Sarkozy, bakın pişkinlikle neleri söylüyor;
“Cezayir’e düzenlenen askeri operasyon, seçilmiş demokratik bir hükümet ve cumhurbaşkanı tarafından kararlaştırıldı. Orası Fransa topraklarıydı. Her iki tarafta da vahşet kullanıldı. Bu istismarlar, bu vahşet cezalandırılmalı, ama Fransa bu savaşı yönettiği için pişman değildir.
Şimdi geçmişimizle yüzleşmeliyiz. 1962’den sonra Fransa, sömürgeci bir savaştan çıkmış, ekonomik refaha erişmiş, geçmişte yaşananları, yaraladıklarını unutmak istiyordu. Sömürgeciliğe son verme süreci Fransa’ya ait bir fenomen değildir. Fransa sömürgeci bir güçtü, bu tarihi bir gerçek.”
Seçimi kazanmak için, önce Ermeni Diasporasına şimdi de, Fransa’da yaşayan Cezayir kökenlilere tarihi gerçekleri değiştiren Sarkozy’nin son sözleri gerçekten de ibret veriyor.
“Fransa sömürgeci bir güçtü. Her iki tarafta da vahşet kullanıldı. Fransa savaşı yönettiği için pişman değildir” diyerek maskesini kendi eliyle indiren Sarkozy’nin, aslında tarihten hayatı boyunca unutamayacağı bir ders alması gerekiyor.
Türk milletinin, Ermeniler’e karşı bir soykırım yapmadığı sadece uzun süren bir kış mevsiminde göç edenlerden bir bölümünün öldüğü biliniyor. Bu arada, göçten önce ve sonra yapılan çatışmalarda, her iki tarafın da kayıplar verdiğini belgeler ve tarih yazıyor.
Batı’nın körüklemesiyle ve Diasporanın desteğiyle ortaya atılan yalana sarılmanın şampiyonluğunu yapan Fransa Cumhurbaşkanına, aslında gereken cevabı kendi Anayasa Mahkemesi vermiş bulunuyor.
Ne var ki, Sarkozy, yenilen pehlivan gibi güreş yapmaktan yorulmuyor.
Üstelik, şimdi de muhteris nazarlarını ülkesinde yaşayan daha doğrusu seçmen olan Cezayirliler üzerinde topluyor. Fakat, kendi ağzıyla hem Fransa’nın Cezayir’de giriştiği katliamı kabul ediyor, hem de ülkesinin pişmanlık duymadığını itiraf ediyor. Kim ne derse desin, bütün olumsuzluklara rağmen, şayet Sarkozy seçimi kazanırsa, Fransa Cumhurbaşkanı koltuğunun aslında, sağduyu sahipleri gözünde “bomboş” görmek hakkı kendiliğinden doğuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği tarihi kararla Fransız devletinin, hala demokrasiyi, düşünce özgürlüğünü koruduğu ortaya çıkarken, böylesine bir Cumhurbaşkanı’nın ülkeye hiç yakışmadığı ve geniş halk tabakalarının bundan “utanç” duyması gerektiğini de, kaydetmek icap ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları