Konserlerinde izleyicilere mikrofonu uzattığında şarkılarının tek bir ağızdan söylenmesinin, bir gol sevinci kadar muhteşem bir duygu yaşattığını ifade eden Özgün, şu cümleleri kullandı; “Sözler yazılıyor, şarkı kaydediliyor ve seyirciye mikrofon uzatıp sustuğumuz an, futbolcunun golü attığı an ile aynı. Dinleyicilerimizin şarkılarımızı tek bir ağızdan söylediğinde gerçekten o gol sevincini bizler de yaşıyoruz.”
‘’İYİ Kİ BEŞİKTAŞLIYIM!’’
Beşiktaşlılığım aileden geldiğini ifade eden Özgün, o dönemleri şu şekilde anlattı; ‘’Eskişehir’de yaşarken evimiz stadın hemen karşısındaydı. Tüm maçlar evimizde oynanıyor gibiydi. Babamın da gençliğinde bir futbolcu geçmişi olduğu için Eskişehirsporlu futbolcular tanırdı bizi. Ama bizler babadan gelen bir Beşiktaşlılık vardı. Çok küçük yaşlarımda Beşiktaş’ın maçlarını kaçırmayışlarımızı, heyecanlandığımız ya da üzüldüğümüz anları, odamın ve evin her yerini Beşiktaş posterleriyle donanmamı hepsini hatırlıyorum. Yaş aldıkça neden Beşiktaşlı olduğumu, iyi ki Beşiktaşlıyım deme sebebimi çok daha iyi anladım. Beşiktaş’ın felsefesinden, Beşiktaşlı insanların hayata bakışından, duruşundan çok etkilendim. İnsanların tuttukları takım ile karakterlerin özdeşleştiğine inanıyorum. İyi ki Beşiktaşlı olmuşum. Kendimi bildim bileli Siyah-Beyaz renkler benim için çok başka.’’
‘’BEŞİKTAŞ BENİM İÇİN GURUR, ŞEREF VE ONURDUR!’’
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Özgün, takımı hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle sürdürdü; “Beşiktaş deyince aklınıza ilk gelen kişi kim?” diye sorarsanız şüphesiz Süleyman Seba derim. Her zaman gözümün önünde Onursal Başkanımız canlanır. “Şeref’inle oyna, Hakkı’nla kazan” cümlesiyle yaşayan bir kulüp, “Şerefli ikincilikler şampiyonluktan daha değerlidir” düşüncesiyle sahaya çıkan bir zihniyetin, bugüne kadar hiçbir sezonuna, kupasına, şampiyonluğuna şike karışmamış, özel ve güzide olan bir kulübün taraftarıyız. Beşiktaş benim için gurur, şeref ve onurdur. Daha ötesi ise çok derin benim için.’’