Baskılanan bireyler duygularını türküyle anlatır. Toplum umutsuzlaştığında imdada şarkılar koşar. Çok doğal olan bu durumdan ancak haksız, hukuksuzlar korkar. Ama korkunun da ecele faydası yoktur. Hz. İsa''yı astılar diye yalın kılıç daldığı Kapalıçarşı''da önüne ilk gelen Yahudiye hesap soran ''''Pasam o bin yıl önceydi'''' denilince olsun ben yeni duydum diyen Yeniçeri aculluğuyla önce Sezen Aksu''nun yıllar önceki şarkısından ahmakça manalar çıkardılar. Önce dilini koparmaya yeltendiler ama gösterilen tepkiden ürküp bas geri yaptılar. İlkeli bir duruş karşısında ilkesiz omurgasız bir tiyatro ile gizlemeye çalışsalar da gerçekte çok korktular.
Son yıllarda dünyanın en çok tanıdığı, şarkıları yabancı dillere en çok çevrilen ve dinlenilen sanatçımız Tarkan''ın geçcek şarkısından fena halde ürktüler. Bakan, başkan, milletvekili düzeyindekiler de dahil cümle paralı parasız troller üzerine çullandılar. Tarkan''ın sanatçılığını tartışabilecek, yaklaşmayı bırakın binde biri olamayacak ve olamayanlar itibar suikastine çalıştılar. Kifayetsiz muhterislikleri ellerinde, geçcek şarkısı da tüm dünyada patladı. Gençliğin idolü, orta yaşın ve halkın sevdiği bir genelde apolitik bir sanatçı olması hesaplarını altüst etti.
Sezen Aksu meselesinde olduğu gibi yakında def eşliğinde kıvırarak buradan çıkmaya çalışacaklar. Ama nafile gayret, atı alan Üsküdar''ı aşıp bu kez sınırlarımızı da geçti. Tarkan pandemi için yazdım dese de anlayan, anladı. Ama siyasetçi kılıklı, paralı yorumcu, maaşlı troller ve yandaşlar şunu anlamadı. Üç beş basit cümleden ibaret şarkı, kötü gidişin gerçekliğinden kaynaklı halkın mutsuzluğuna parmak basıp ümide yol açtı.
Ülkemizde her şey yolunda olsaydı yazıldığından haberi bile olmayacak ahali kötü günler de geçcek umuduna sarıldı. Siyaset açısından iktidar aleyhine etkisi kesin olmasa yandaş güruh bu kadar saldırmazdı.
Hayat pahalılığıyla iyice gün yüzüne çıkmış kötü yönetimin fakirleştirdiği halka, yolsuzluk ve israf ekonomisinin faturasını yüklemeye çalışan iktidar çevrelerinin korkusunu anlamak gerek. Medya bombardımanıyla yaratmaya çalıştıkları algı da yoksullaştıran olguya çarpıp çöküyor. Yirmi yıllık iktidar altı ay öncesine kadar uçan kaçan şahlanan ekonomiden söz ediyordu. Krizi yaşayanlara abartıyorsun diyor, muhalefete hakaretle gerçeği inkâr ediyordu. Şimdi krizi kabul ile bahaneler üretiyor ama yakında bu aşamayı da gecçek.
Özelleştirmeye verdikleri dağıtım şirketlerinin kredi-döviz borcunu ödemeleri için elektriğe zam yapıyor, müjdesi olan kendi olmayan doğalgaz fiyatları can yakıyor. Doları düşürdük masalı da öncekiler gibi bayatlıyor. Dolar düştü ise fiyatlar niye yükseliyor enflasyon neden inmiyor soruları cevapsız kalıyor. Hazineyi boşalttılar, rezervleri iç ettiler bu yüzden çarkı döndürecek borç bile alamıyorlar. Sefasını sürdükleri iktidarın cefasını yükledikleri halkın yastık altına diktikleri gözleri de doymuyor.
Şimdi herkes olan biteni görüyor ve yaşadığı hayatı ve her geçen gün kötüleşen bu durumun sebebi olanlara artık güvenmiyor. Altınını da oyunu da vermeyi düşünmüyor. Saltanat sahipleri ve avenesi de bunu görüp ürküyor.
Toplumsal muhalefetin bir araya gelmesinden ve işbirliği yapmasından şarkıdan daha fazla korkuyor. Ahlatlıbel''de toplanan partileri altı benzemez diye küçümsediğine bakmayın. Birleşen muhalefetin şarkı sözlerini gerçekleştirmesinden ürküyor.
Boşalan Hazine''nin, devasa yolsuzlukların her kesime yönelen hukuksuzluğun hesabının sorulmasından korkuyor. Şarkıdan değil halkın biriken öfkesinden korkuyor. Korkunun ecele faydası olmadığı sandıkta görülecek ve emin olun kötü günler bitecek bu da gecçek..