Saray'ın paniği tehdide dönüşüyor!
Ekonomi kim bilir kaç kez sinyal verdi ama "itibarda tasarruf olmaz" denilerek, üstün körü açıklamalarla konu geçiştirildi.
Ama vatandaşların yaşam ihtiyaçları öyle kolay, iki lafla, 2-3 paket açıklamasıyla geçiştirilemiyor. Özellikle sabit gelirli vatandaşların durumu her geçen gün kötüye gidiyor.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in sözlerinin satır aralarına indiğimizde durumun vahametini görüyoruz. Şimşek, "Sabit gelirli vatandaşların aleyhinde bir trend var. Yakın dönem enflasyon dinamiklerine baktığımızda kur eksenli baskı artacak. Önemli ölçüde reel ekonomiden kopuk bir döviz piyasası söz konusu. Bu endişelerin hem hızlı bir şekilde Merkez Bankası'nın atacağı adımlar hem de özellikle seçim sonrası bütün bu zor dönemin geride kalacağı yeni bir reform hamlesiyle bu dönemin kapanacağını ümit ediyorum" ifadelerini kullanıyor.
Şimşek ekonomiyle ilgili sürekli olarak yeni bir açıklama yapmak zorunda kalırken günlük yaşam koşulları önlenemez bir biçimde kötüleşiyor.
En basitinden günlük ihtiyaçlar; sofra, gıda, mutfak, yakıt ve diğer zorunlu alışverişlerde, sepet geçen yıla göre yaklaşık yüzde 25 daha pahalıya doluyor.
Dövizdeki tırmanış ve enflasyondaki önlenemez yükseliş bu süratle devam ederse, vatandaşları çok daha zor günler bekliyor.
Saray'ın ana gündemi de ekonomideki sıkışıklık...
Çünkü AK Parti seçmenini en çok etkileyen konuların başında ekonomi geliyor. Eğer ekonomideki dar boğaz aşılamaz ve 24 Haziran'a kadar önemli hamleler gelmezse evdeki hesap çarşıya uymayabilir.
Özellikle muhalefet cephesinin yaptığı ataklar AK Parti'nin canını sıkıyor. Şu anda muhalefetin yakaladığı pozitif hava, 100 bin kampanyalarıyla gövde gösterisine dönüştü.
AK Parti'nin geçmişte gerçekleştirdiği kutuplaştıran, ötekileştiren dil artık karşılık bulmuyor.
"Milletim" diye başlayan cümleler büyük tepkilerle karşılaşıyor.
Sessiz yığınlar, artık seslerini daha gür bir şekilde haykırıyor.
TRT'yi bile parti bültenine çeviren zihniyete artık göz yumulmuyor.
Vatandaş, "Benim kanalımsa tarafsız olacaksın" diye hesap soruyor.
En basitinden "T A M A M" mesajlarının oluşturduğu havaya bakalım. Bir anda dünyanın en çok paylaşılan konusu oldu sosyal medyada.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ bile "İktidar, twitter'dan değil sandıktan çıkacak" açıklaması yapmak zorunda kaldı.
Ancak Bozdağ'ın açıklamalarının devamı oldukça çarpıcıydı. Atılan 2 milyondan fazla mesajla ilgili "Onlar rüya görüyorlar. 24 Haziran, bu rüyaların kâbusa döndüğü yeni bir gün olacaktır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı koltuğunda oturan bir şahsın kendi vatandaşları hakkında kullandığı ifadeler hiç normal değil.
"Onların kâbusu başlayacak" sözleri ne anlama geliyor!
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal da "Sandığın ne anlama geldiğini anlamayan klavye kahramanları, 24 Haziran gecesi görüşürüz" açıklamasıyla topa giriyor!
***
Tek sesliliğin, hukuksuzluğun, parti liyakatinin devletin önüne geçtiği bir dönemde bu sözlerin altının dikkatle çizilmesi gerekiyor.
Erdoğan'ın ikinci tura kalma ihtimali AK Parti'de birçok hesabı alt üst ediyor.
O yüzden twitter'dan yükselen farklı tek bir ses bile sinirleri bozuyor.
"25 Haziran sabahı kim kazanırsa kazansın en başta milletimiz kazanacak" diyemedikleri için "25 Haziran sabahı kâbusa uyanacaklar" diye tehdit içeren cümleler kuruyorlar.
Ülkeyi yönetenlerin, kendilerinden farklı düşünen vatandaşlarını tehdit ettiği bir ortamda sandık güçleri tehlikede demektir.
Anlaşılan o ki en ufak bir twitter olayını bile bu denli büyütüp, işi kâbuslara, tehditlere getirenler siyasi kaybetme olgunluğuna erişememiş durumdalar.
O yüzden 24 Haziran gününe siyasi partilerin çok iyi hazırlanması gerekiyor.
Bu sözleri söyleyen zihniyetten her şey beklenir!