Ergin''in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Siyasetin gündemi toz duman diye düşünenlere bir haberim var; önümüzdeki süreç, bugünleri devede kulak bırakacak…
Nasıl ve neden mi?
Yakın geçmişten örnekleri dökmeye hiç gerek yok. En güncelinden girelim mevzuya…
Dikkat edin İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın şehit yakınına ettiği küfre Cumhur İttifakı’nın gösterdiği reaksiyona.
Sicili, haine “sayın”, şehitlere “kelle”, şehit babasına “karaktersiz” demekle, şehit anasını mahkemeye vermekle dolu olan bir iktidar, sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi ve oldukça asabi yaklaştılar hadiseye…
Elbette Türkkan’ın yaptığı, arkasında provokasyon olsa bile kabul edilmez. Ancak Cumhur İttifakı için mesele tamamen duygusal.
Yani şehit hassasiyeti falan değil, siyasi rant var işin ucunda. O rant iştihanın arkasında da, Türkkan olayından birkaç gün önce Saray’a sunulan İYİ Parti raporu var.
Bu satırların sahibinin yazılarını takip edenler bilirler. Yerel seçimlerden bu tarafa söylüyorum, yazıyorum; iktidar partisi artık yeni başarı hikâyeleri sunamıyor seçmenlere…
Bunun farkındalar ve çareyi yeni başarı hikâyeleri yazmakta arıyorlar.
Ayasofya’nın açılması, daha önce bulunan doğalgaz rezervinin yeniden bulunması, Doğu Akdeniz hamaseti vs…
Bunların hiçbirinden istediği randımanı alamadı iktidar. Çünkü her geçen gün derinleşen ekonomik buhran “bana mısın” demiyor, AKP’nin ve Erdoğan’ın oylarını güneş görmüş kar gibi eritiyor…
Bu tablo karşısında siyasetin doğasına aykırı bir stratejiye yöneldiler; “Muhalefet hata ve yanlışlar yapsın, buradan prim yapalım!”
Oysa normal bir siyasal yaşamı olan demokrasilerde iktidarların hata ve yanlışları muhalefeti büyütür, iktidara taşır.
Sıkışan AKP ise tam tersine odaklandı. Muhalefetin hatalarına muhtaç hale geldi. Muhalefeti hataya zorlamak elbette bu stratejinin temelini oluşturuyor…
Ve bu stratejide ana hedef İYİ Parti…
Niye mi?
Çünkü Saray’a gelen bir raporda, İYİ Parti’nin zıt seçmen kitlelerinden oy çekebilme özelliğinin hiç olmadığı kadar zirvesinde olduğu fark edildi.
O raporda, AKP’den kaçan oyların en çok İYİ Parti’ye yöneldiği ortaya konuldu. Dahası, aldığım bilgiler, Saray’ın anketinde İYİ Parti’nin yüzde 16’ya yaklaştığı yönünde.
Evet, İYİ Parti en çok oyu artık MHP’den değil, AKP’den çekiyor. Ve bu anlamda da muhalefet partileri içerisinde lider konumunda. Hemen arkasından ise DEVA Partisi geliyor…
İşte Lütfü Türkkan hadisesine bir anda görülmemiş bir reaksiyon vermelerinin arkasındaki en büyük etken bu rapor ve strateji…
İYİ Parti’nin AKP’yi aşağı çekecek bir oranda oy koparması, şimdilerde iktidar cenahı için öncelikli mücadele edilmesi gereken bir “tehlike…”
İYİ Parti’ye tabiri caizse bir haçlı seferi olacak; oyları bir mıknatıs gibi çekmeye devam ederse.
Başta Meral Akşener olmak üzere, İYİ Partilileri sokağa çıkamaz, vatandaşın yüzüne bakamaz hale getirmekten geçiyor 2023’e giden yol…
Peki başarılı olur mu bu plan?
Sanmam!
Zira üç şeyde vasata tahammül edemez insanlar; Müzik, spor ve siyaset…
Hayatını günlük olarak ikame ettirme mücadelesi ile geçiriyor milyonlar.
Toplumsal muhalefet almış başını gitmiş. Toplumsal muhalefet öylesine büyüdü ki, görülmemiş şekilde siyasi muhalefetin bile önüne geçti.
AKP’ye nefretin tavan yaptığı böyle bir tabloda, İYİ Parti’ye kurulacak her tuzak onu daha da büyütür…
Bunu görememek de vasat siyasetin ta kendisidir…"