Saray'a mesaj mı?
Zalim, zulüm, mazlum, zulmet Arapçadan gelmedir. Aynı kökten kelimelerdir. "Zulmet" karanlık demektir. "Zalim" ve "zulmet" arasında bağ vardır. Bunların izahına girmeyeceğim. Şu zamanda zulmedenlerin kim/kimler olduğunu biliyorsunuz.
"Zalim" için Kur'ân'da ne dendiğine bakacağız. Sözü sonra Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliği verilerek Saray'a bağlanan Bülent Arınç'a getireceğim. (Arınç, "YİK üyeliğimden alacağım aylığın yarısını KHK mağdurlarına bağışlayacağım." demişti.)
Kur'an'da "zalim" ve "zulüm"e dair birçok ayet vardır. Bir ayeti alacağım sadece:
"Ve lâ terkenû ile'l-lezîne zalemû fe-temessekumu'n-nâru..." ("Zalimlerin yanında olmayın (meyletmeyin); sonra ateş sizi de dokunur (sizi de yakar).") (Hud, 11/113).
Peygamber Efendimizin hadisleri de var.
Zamane "zalimleri" Kur'ân'da zulmetmenin karşılığını da, hadislerde zulmedenin yerini de bilirler.
Zulmedenler, Allah'a şirk koştuklarını akıllarına getirmiyorlar. Yaptıklarını, ettiklerini görmeyeceğini zannediyorlar! Hak Teâlâ basardır; alîmdir, hakîmdir; her şeyi görür, her şeyi bilir.
Ak Parti'nin kuruluşunda aktif rol oynayan (Kendisi kurucu üç kişiden biri olduğunu söyler.) Bülent Arınç, YİK üyelerinin maaşları tartışılırken, artık dayanamamış, alacağı maaşının yarısını Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işinden atılanlara bağışlayacağını söylemiş, yeni bir tartışma başlatmıştır. (Cemil Çiçek gibi o da bu maaşı hak etmediğini biliyor demek ki...)
Saray'da tutulmak, bir yere gitmesi engellenmek, daha fazla laf etmesinin önüne geçilmek istenen bir insanın böyle konuşmasının perde arkasının olduğu açık.
Önü arkası fazla araştırılmadan, "FETÖ" dediler, 130 bin insanı işinden ettiler. Bu kadar insanın darbeci, darbe destekçisi olması mümkün mü?!
"Sen o cemaat var ya işte onun önünden geçmişsin!"
Hepsi bu! Bir kararnameyle insanlar işlerinden atıldılar. Çoluk çocuk sürüm sürüm süründürüldüler. Zulme uğratıldılar!
Bülent Arınç ne demişti:
"Buradan gelecek olan para ne kadarsa yarısını burs, yarısını da KHK'larla mağdur olan binlerce kişi var. Daire başkanı adam, dava açılmamış, takipsizlik kararı alınmış, ama görevine iade edilmemiş. Bir kısmının eşi evlere temizliğe gidiyor, yumurta satıyor. KHK'larla işlerinden atılmış, beraat kararı almış, kovuşturmaya yer olmadığı kararı alınmış insanlar var. Benim çevremde, ailemden insanlar var."
Bülent Arınç, öyle bir yaraya parmak bastı ki, doğrusu kendisinden hiç beklemiyordum. Çok kişi hatta yandaşlar ve yarı yandaşlar da yazdılar, "Allah'ını seven zulme son versin!" dediler.
Şimdi diyeceksiniz ki, sağ elin verdiği sadakayı sol el bilmeyecek. Göstere göstere yardım edilir mi?
Bence Arınç asıl "Yara derindir. Bu yara bizi götürür, 'Saray' olarak neşter vurulsun." demek de istemiş olabilir.
Şimdi yine diyeceksiniz ki: "Madem öyle, kendisi zaten YİK üyesi, çıksın o üyeliğe getiren zatın karşısına, vaziyet böyle böyle desin!"
Demiştir belki... Söz dinletememiştir. "Meseleyi kamuoyuna mal edersem, mecburen yaraya neşter vuracak." mantığını yürütmüş olamaz mı?
Hadi hayırlısı.