Anayasal olarak ancak TBMM tarafından verilecek erken seçim kararıyla 3. kez aday olabilecek Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklaması toplumda hiç heyecan uyandırmadı. Yirmi yıldır iktidarının sonunda gelinen noktada bir avuç kaymak tabaka dışındaki herkes şikayetçi olduğundan aday olsa da kazanamayacağı kesinleştiği için sıradan bir haber oldu geçti.
Van''da gençlere; "Anket adı altında ortaya sürülen manipülasyon araçlarında verilmek istenen havaya hiç bakmayın; son 20 yılda olduğu gibi bugün de Türk siyasetinde gençlerin en çok tercih ettiği parti AK Parti''dir" dedi. Oysa gençliğin ezici çoğunluğu bırakın oy vermeyi ülkeyi terk etme derdinde. Anketlere çok önem veren bir siyasi olarak haftalık birkaç ayrı firmanınkini inceliyor. Toplumun çoğunluğu gibi O da çöküşü görüyor fakat itiraf edemiyor.
Her geçen günün aleyhine olduğunu gören ve düşünen Erdoğan ekranlarda hep seçim 2023 Haziran''ında diyor. Lakin ağırlaşan ekonomik buhranın Ekim gibi ödemeler dengesi krizine dönüşme ihtimalinden ürküyor. Sarayın derin koridorlarında seçime dair tüm senaryoları masada ve her yönüyle irdelenip çıkış yolu aranıyor. Boşa konuyor, dolmuyor, doluya konuyor almıyor. Normal şartlar altında hiçbir senaryoda kazanamıyor.
Hesaplarının tümü yetersiz bakiye olunca oyunu muhalefetin yanlış adayla yola çıkması üzerine kurup kafa patlatıyorlar. Yandaş medya borazanlarıyla destekli hamasi ve hayali bir bombardımanla Millet''in adayı olması için Kılıçdaroğlu''na hodri meydan çekiyor. Aylardır ve en son dün akşam İYİ Parti Lideri Sn.Meral Akşener''in ''''alsın seçim kararını ertesi gün görsün adayımızı'''' demesine gıkını çıkaramıyor.
Ekonomistim diyerek inatla derinleştirdiği krizin boğduğu halka söyleyecek tek lafı kalmadı. Tâ 2011 Vizyon Belgesinde %5''e düşürmeyi vadettiği enflasyon resmi 75, hissedilen 200 olunca bu kez akla ziyan izahlarla yeni enflasyon kuramı yaratıyor. Ne yapsa olmuyor. Mazotun litresi 30 lira oldu, çiftçi traktörünü çalıştırıp tarlasına gidemiyor, zar zor ektiğini bile hasat edemiyor.
Yokluk yaygınlaşıyor, yoksulluk kronikleşiyor. Ne çözebiliyor artık ne de çözümü düşünebiliyor. Klasik yalan tekrarıyla günü kurtarmaya çalışıyor. AKP 2002''de iktidara geldi ama ondan 10-20-30 yıl önce açılan üniversiteleri yapılan havaalanlarını biz yaptık diyor.
Dün Van''da gençlere; ''''Biz bu ülkede iktidara yürürken seçme ve seçilme yaşı 30''du; 30''da aldığımız seçme ve seçilme yaşını önce 25''e sonra 18''e indirdik'''' dedi. Oysa Türkiye''de seçme yaşı 1995 yılında 18''e indirilmişti. Doğru seçilme yaşını 18''e kendisi indirdi. Göstermelik aileden iki genci Meclis''e taşıdı da ne oldu? Bugün gençlerin çoğunluğu bu ülkede yaşanmaz noktasına geldi.
Saray''da sadece seçim senaryoları konuşulmuyor elbette. Çok derin bir tedirginlik ve seçimin kaybedileceğine olan inançtan dolayı endişeli haller de var. AKP''li eski-yeni birçok isim artık asla vekillik düşünmüyor. Teklif edilenler kabul etmiyor davet edilenler de gelmiyor.
Dahası siyaseten ağır top denilenler AKP'' yi bırakıyor. Yerel seçimde Mansur Yavaş''a karşı kaybeden ABB başkan adayı AKP''li Mehmet Özhaseki geçen gün siyaseti bırakacağını söyledi. Bu içerideki durumun içten yanan ateşin resmi ve seçim için de işaret fişeğidir. İktidarın kesin kaybedildiği kanaati giderek daha güçlenecek ve bu seçimde AKP ciddi aday bulmakta zorlanacak belki de ilanla aday arayacak.
Bir de Türkiye''de en sağlam anket bürokrasinin tavrıdır. İktidarın değişeceğini en erken onlar sezer ve bilir. Uzun süreden beri derinden yaşanan bu durum artık alenileşiyor. Örneğin; TÜİK, Hazine-Maliye ve Adalet Bakanlığındaki sevk ve idareye ehil bürokratlar imza iş yapmaktan kaçınıyor ve sürekli rapor alıyorlar. Herkes kendi hesabını yapıyor. Bir kısmı yeni dönemde başı ağrıyacak diye bir kısmı da yeni döneme hazırlık ve erkenci şirinlik kabilinden imzaları atmıyor. Öyle ki; bir kısım iktidar vekilleriyle danışmanları unutulma hakkını kullanmak için ciddi emek ve mesai sarf ediyor.
Gelmekte olan geliyor...