Saray danışmanı Murat Bardakçı'dan tartışma yaratacak Vahdettin yazısı

Saray danışmanı Murat Bardakçı'dan tartışma yaratacak Vahdettin yazısı

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Osmanlı İmparatorluğu'nun 36. Padişahı Vahdettin'in Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan kabrinin taşınmasına ilişkin çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun 36. Padişahı Vahdettin'in Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan kabrinin restore edileceğine dair haberler gündemdeki yerini korurken, İktidara yakın Murat Bardakçı’dan çarpıcı açıklamalar geldi.

Habertürk’teki köşesinde restorasyon tartışmalarına değinen Bardakçı, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Burhan Köroğlu’nun “Ekiplerimizin ilk işi, Sultan Vahideddin’in mezarının bulunduğu külliyeyi restore etmek” sözlerini hatırlattı.

"RESTORASYONA İHTİYAÇ YOK"

İmparatorluk mezarlıklarının en temizinin Vahideddin’in kabri olduğunu vurgulayan Bardakçı, “Önce, Şam’daki hanedan mezarlığını neredeyse kırk yıl boyunca defalarca ziyaret etmiş bir kişi olarak söyleyeyim: Bu mekân sadece aile mensuplarına mahsus olması ve elli küsur seneden buyana defin yapılmaması sayesinde mevcut imparatorluk mezarlıklarının en bâkiridir, yani tahribata uğramamış tek kabristandır” diye yazdı.

Vahideddin’in kabrinin restorasyona ihtiyacı olmadığını belirten “Sadece küçük bir-iki rötuş gerekmektedir” dedi.

gfgttvuw8aadeo7.jpg

RED 3 GEREKÇEYE DAYANDIRILDI

Restorasyonun olmamasını üç nedene dayandıran Bardakçı, şu an hayatta olmayan hanedan üyelerinin konuya ilişkin sözlerini şu ifadelerle açıkladı:

“Hükümdarın şimdi hayatta olmayan birinci derece torunları mezarın İstanbul’a naklini her zaman istediklerini fakat nakle “şimdilik” karşı olduklarını söyleyip üç gerekçe göstermişlerdi: Vahideddin’in kabrinin bulunduğu Şam’ın hükümdarın iktidar senelerinde Osmanlı toprağı olmasını, yani son padişahın son uykusunu yabancı bir memlekette değil başında bulunduğu imparatorluğun sınırları içerisinde uyumasını; mezar naklinin Türkiye’de huzursuzluk yaratma ihtimalinin yüksek bulunmasını ve siyaset uğruna bir padişah ile bir şairin birbirlerine emsal gösterilmesinin doğru olmamasını...

Hattâ, Sultan Vahideddin’in büyük torunu Neslişah Osmanoğlu, bu üç gerekçenin ardından “Büyükbabamızın mezarı Şam’da, sürgünde vefat eden diğer aile mensuplarının da defnedildiği kabristanda bulunuyor ve orada yakın akrabalarını bir aile reisi olarak kucaklamış şekilde yatıyor. Bırakın, son uykusunu huzur içerisinde uyusun” demişti.

Bu gerekçeler değişmedi, bugün de devam ediyor. Dolayısı ile Türkiye’nin Suriye’de yapması gereken dünya kadar iş var iken önceliğin Sultan Vahideddin’in mezarına verileceği yolundaki açıklamalar, Türkiye’yi germekten başka bir işe yaramazlar!”