Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Sapıklığın yerlisi yabancısı olmaz!

Türkiye: 1492'de İspanya'dan sürgün edilen Yahudilere, 1830-48 Endüstri ve Sosyalist ihtilaller sırasında Avrupa ülkelerinden kaçan devrimcilere, 1917 Bolşevik ihtilali sırasında Rusya'dan kaçan Beyaz Ruslara, 1940'lı yıllarda Hitler'in soykırımından ülkeye sığınan Alman Yahudilerine kucak açan bir ülkedir.

Bulundukları topraklardan sürülen, kovulan, örselenen, hırpalanan insanlar için Türkiye tarihi boyunca adeta bir ana rahmi olmuş onları kucaklayıp korumuştur.

Türkiye'de hiç kimsenin buna bir itirazı ya da eleştirisi olmamıştır.

Mülteci ülkesi Türkiye!

Hesapsız, plansız ve denetimsiz bir biçimde uygulanan açık kapı politikası sonucu yaklaşık 3,5 milyon mültecinin Suriye'den Türkiye'ye gelmesi ise farklı bir durumdur.

Elbette Türkiye aynı inancın, kültürün, coğrafyanın, tarihin uzantısı olan bu insanlara zor zamanlarda kucak açacaktır.

Ancak Suriye'den Türkiye'ye yönelik kitlesel mülteci konusu gelinen an itibarıyla çok farklı boyutlar kazanmıştır.

Bir defa Türkiye'ye mülteci olarak gelenler arasında yalnız canını kurtarmak ya da güvenlik için değil daha konforlu bir yaşam için gelenler vardır.

Nitekim Türkiye'ye gelen mültecilerin önemli bir kısmı bununla yetinmeyip AB ülkelerine gitmek istemektedir.

Bu yüzden derme çatma araçlarla denize açılıp boğulan mülteci sayısı ciddi bir yekûn teşkil etmektedir.

Türkiye'ye gelen mültecilerin Türkiye'de kalması için Türkiye ile AB arasında sayısı belirsiz görüşme ve anlaşma yapılmıştır.

Türkiye bugün mülteciler ülkesine dönüşmüştür.

Mülteci sorununu anlamak ve çözmek!

Süleyman Şah Türbesi'ni taşımak, mülteci taşımak sanıldığı gibi soru çözmez aksine büyütür.

Dahası iktidar yetkilileri mülteciler için otuz milyar doların üzerinde harcama yapıldığından söz etmektedir.

Ekonominin de ötesinde hesapsız, plansız bir biçimde adeta Türkiye'ye boca edilen insanlar bir çok sosyal ve insani soruna da neden olmuşlardır.

SSCB'nin yıkılması sırasında Karadeniz bölgesinde yaşanan sorunların benzerleri Türkiye'nin belirli bölgelerinde yaşanmaya başlanmıştır.

Boşanma, cinayet, intihar, fuhuş, kuma, çok eşli evlilik, çocuk istismarı, çete, mafya, uyuşturucu, kaçakçılık gibi olgularda görülen artış nedensiz değildir.

Dahası kontrolsüz, plansız mülteci kabulü Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için çalışan istihbarat servisleri için ciddi bir alt yapı oluşturmuştur.

İktidar yetkilileri bu kadar mülteci kabul etmeyi daha doğrusu bu kadar sorun ithal etmeyi bir zafer olarak sunmaktadır.

Hâlbuki mültecileri kendi ülkelerinde can güvenliklerini sağlayacak durumda tutma siyaseti izlemek çok daha doğrudur.

Vatanını koruyacak, savunacak yaş ve sağlıkta olanların yurtlarında kalmalarından daha doğal bir şey olamaz!

Manyağın ölçüsü olmaz!

Hal böyleyken, Sakarya'da bir sapığın Suriyeli bir hamile kadını ve 10 aylık bebeğini vahşice katletmesi üzerine iktidar medyası konuyu mülteci aleyhtarlığıyla ilişkilendirerek açıklamaya çalışmıştır.

Halbuki bu katil 2009 yılında da engelli bir kıza tecavüzden yargılanmış ve11 yıl ceza almıştır. Dosyası Yargıtay'dadır.

Yani adam tescilli bir manyaktır.

Bu manyağın haberini veren internet siteleri aynı zamanda şu haberleri de bir biri peşi sıra veriyor: "Kocasını sandalyeye bağlayıp tecavüz ettiler", "Yoğun bakımda tecavüz skandalı", "Annesinin sevgilisi tecavüz etti, 12 yaşında anne oldu" vb..

Demem o ki, manyak manyaktır.

Manyağın manyaklık yapması için mülteci aleyhtarlığı yapmaya gerek yoktur.

Manyakların, sapıkların ve uyuşturucu kullananların bu işi yapmaları için milliyet, din, yerli ya da yabancı fark etmez.

Konuyu getirip Sinan Oğan ya da Ümit Özdağ'ın söylediklerine bağlamak gerçeklerden kopmaktır!

13 Haziran'da bu köşede "Türkiye Ruhunu Kaybediyor" başlığını bunun için atmıştık.

O yazıda onlarca iğrenç tecavüz, cinayet, boşanma, intihar ve manyaklık örneği vermiştik.

Hepsi de yerli manyakların yerlilere yaptığı sapıklıktı!

Yazarın Diğer Yazıları