Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Türk futboluna ve genç hakem Halil Umut Meler'e vahşet saldırısı yapanlara nasıl bir soruşturma yürütüleceğini merak ediyordum. Neyse ki ilk adımda güçlünün adaleti değil, adaletin gücü ortaya çıktı ve üç vahşi saldırgan tutuklandı.
Bu olaydan sonra kamu vicdanını sadece 2 şey rahatlatır:
- Birincisi 6222 sayılı sporda şiddet yasasına göre bu üç saldırgan ömür boyu men cezası almalı. Başkan yönetici olamamalı. Ve hiçbir spor müsabakasına girememeli.
- İkincisi TCK'ya göre darptan dolayı tutuklu olarak yargılanmalı ve yasaya göre ne bedel çıkacaksa o faturayı ödemeliler.
Bir de sanki çocuk kandırıyorlar. Yok efendim şeker komasına girmiş de bilmem ne de... Hadi be! Bu kadar aptal mıyız? Hem şeker komasına gireceksin hem de o kilolu vücudunla 50 metre depar atıp sahaya girecek, hakemin ayağını yerden kesecek, hastanelik eden yumruğu atacaksın.
Bununla sınırlı kalsa neyse... Çaresizlik içinde yerde yatana tekme atmak insanlığın, vicdanların neresinde var? Yumruğu atana, tekmeyi atana soruyorum:
"Bu mu sizin delikanlılığınız! Bu mu sizin erkekliğiniz?"
Üzülecek o kadar çok şey var ki. Başkanın bu vahşi yumruğu bir bölüm taraftarlarca destek buldu. Onlara da sorarım:
"Bu mu taraftarlığınız, bu mu insanlığınız?"
Ne ekersek onu biçiyoruz. Bu sözde başkanın bir yıl önce Adana Demirspor maçından sonra "Çok daha kötü, çok daha farklı şeyler olacak" açıklamasına niye kulağınızı tıkadınız?
Koca bir kulübün otobüsü kurşunlandı. Devlet uçan sineği yakalarken, bu devasa olayın sorumlularını niye bulamadınız?
Hakemler soyunma odasında sabahlara kadar rehin kalmadı mı?
Cüneyt Çakır gibi bir hakem Manisa'da saldırıya uğramadı mı?
Dosya o kadar kabarık ki say say bitmez.
Kime ne oldu? Kim hangi cezayı aldı? 30 günlük, 45 günlük hak mahrumiyetleriyle 100-200 bin liralık cezalarla caydırıcı olacağınızı mı sanıyorsunuz? Siz kimi kandırıyorsunuz?
"ELİNE SAĞLIK BAŞKAN! ANLAYIŞI"
Türkiye'nin en anlı şanlı kulüpleri başta her hafta tehditvari açıklamaları yaparsanız çoğu hoca saha kenarında maç boyu hakeme işkence çektirip tribünleri tahdrik ederse, gazetecilerin büyük bir bölümü kulüplere angaje olursa, taraftar "Eline sağlık başkan" diye bağıran bir anlayışa sahip olursa olacağı budur.
Bu olay Türkiye'de kulüp başkanlığının da üç aşağı beş yukarı hangi seviyede olduğunu acıklı bir örnek olarak ortaya koymuştur.
Dünyaya rezil olduk. Belki de genç bir hakemin mesleğini bitirdik. Futbol içerde dışarda ağır bir darbe aldı. Artık futbolu hatır gönül torpille değil; liyakatı, tecrübeyi, tarafsızlığı, adil bir yönetimi öncelikleyen insanların yönetmesi gerekmez mi?
Kabul edelim ki kirli bir futbol dünyamız var. Futbol kültürümüz sıfır. Linç kültürümüz zirvede. Toplum cinnet geçiriyor. Öyle ki koca koca adamlar iş rekabete gelince akıl tutulmasına yakalanıyorlar ve bu vahşetten bile kulüpleri adına rant devşirmeye çalışıyorlar.
Bir kez daha sözün bittiği yerdeyiz. TFF olayı yaratanlara yaşam boyu hak mahrumiyeti verdikten sonra bütün kurullarıyla hemen şimdi derhal istifa etmeli. Saha kenarında sürekli seyirciyi tahrik eden teknik direktörlere daha fazla taviz verilmemeli. Spor yazarlığı içindeki kiralık kalemşörleri çok acele temizlemeli. Yumruk atan başkana "Eline sağlık diye" bağıran anlayış mutlaka ortadan kalkmalı. Türkiye'de futbolun kitabı yeniden yazılmalı.