Röportaj: Mayis Alizade / Yeniçağ
Elazığ doğumlu sanatçı çocuk yaşlarında ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Resim/seramik/heykel eğitimini İstanbul ve Bursa’da aldı. Yaklaşık 400 eserin altında imzası bulunan yurt içi ve dışında kişisel sergileri açıldı, karma sergilere katıldı. Empresyonist sanatçı olmasından dolayı yurdun doğasını dolaşarak yaptığı desenleri daha sonra tuvalin üzerinde bitmiş yağlıboya resimlerine dönüştürüyor.
Yeniçağ: "Sanatçı olacağım" dediğiniz anı nasıl hatırlıyorsunuz? Kararınız kesin miydi yoksa tereddüdünüz var mıydı sanatçı olmaya?
Mualla Coşkun: 5-6 yaşlarında evimize gelen gazete ve mecmualarda güzel resimler gördüğümde onları keser ve biriktirirdim. Özellikle Hayat dergisinin orta sayfasındaki ünlü sanatçıların resimleri beni çok etkilerdi. İlkokul çağlarında yoğun olarak resim çalışmaya başladım. Ortaokuldayken sonradan ünlü bir sanatçı olduğunu öğrendiğim Bedia Taran hocam bizlere resim dersine gelirdi. Sınıfta en başarılı öğrenciydim. Resim yarışmalarına katılıp okuluma birincilik getirirdim. Hocam benim iyi bir ressam olacağımı söylerdi. Zira fen, matematik vs. derslerden pek başarılı değildim. Fakat müzik, resim, edebiyat, sosyal derslerde çok başarılıydım. Sanatın her kolu öncelikle bir yetenek ve kabiliyettir. Bu anlamda sanat adına hiçbir tereddüdüm olmadı. Akademik anlamda da kendimi daha iyi yetiştirmek için Uludağ Üniversitesi Resim bölümünde lisans eğitimi aldım. Ayrıca seramik ve heykel dallarında Uludağ Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Afet Erengezgin’den 4 sene dersler aldım. Bu alanda da da kendimi geliştirdim. Sonuçta ressam olmaya karar verdim.
Yeniçağ: Sanat eseri yaratırken en çok neden etkileniyorsunuz? Doğa, insan, müzik, söz sanatı?
Mualla Coşkun: Tüm Türkiye'nin yedi bölgesini de örsel anlamda araştırarak adım adım gezdim, gördüm ve çizdim. Özellikle Anadolu'nun kırsal köy kesimleri ve yaşam tarzları beni çok etkilemiştir. Hâlâ da öyledir, seyahatlerim devam ediyor. Etkilenmemin nedeni ise çocukluğumda yaz tatilinde Elazığ’a, köye gidip orada yaşamamızdır. Empresyonist (izlenimci) bir ressam olmamdan dolayı, insanların, emekçilerin, köylülerin, işçilerin emeği ve çileleri beni etkilemiştir. Ve kadınlarımız... Bizim Anadolu kadınları sırtlarında çocukları, tarlalarda çalışırken. Ekmeğini buğday tarlalarında toplarken. Evet, en çok doğadan etkilenirim. Sonra emekçi insan figürleri ve portreler. Müzik ise yoldaşımdır. Müziksiz bir yaşam düşünemiyorum. Dört sene müzik okulunda okudum. Türküler söylerim. Biraz da(henüz yeni bir çalışma) bağlama(saz) çalıyorum. Şiirler yazıyorum. Ve yaşama dair özlü sözler. Kısacası; doğa, insan, müzik, söz sanatı hepsi benim için bir bütündür. Yaşam tarzımdır...
Yeniçağ: Kendinizi okurlarımıza hangi üslupla tanıtmak isterdiniz? Söz sizde...
Mualla Coşkun: Ressam diyebilirim. Ki sanatın asla sonu yoktur. Sonsuz bir deryadır. Hiç bir resim eseri daha bitmiş değildir. Çeyrek asrı bulan sanatımın üzerinde kafa yorduğumda çok az şey bildiğimi görüyor ve öğrenmek için daha fazla hırslanıyorum.
Yeniçağ: Türk resim sanatında kendinizi ait ettiğiniz herhangi bir ekol var mıdır? Varsa hengi ekol, kimleri kendinize selef ve üstat olarak görüyorsunuz?
Mualla Coşkun: Resim sanatında aslında empresyonist(izlemimci) bir ressamım. Fakat diğer ekolleri de çok rahat çalışabiliyorum. Van Gogh, Monet, Paul Cezanne, Renoir, Frida Kahlo..vd. Her an seyredip yeni şeyler bulduğum, öğrendiğim sanatçılar. Türkiye’de peyzaj ve figür türlerinin gerçek ustaları İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Fikret Otyam birkaç kuşağın olduğu gibi benim de ustalarım ve üstatlarımdır diyebilirim.
Yeniçağ: Ağırlıklı olarak hangi türlerde çalışıyorsunuz? Natürmort, doğa, peyzaj, figür, soyut?
Mualla Coşkun: Ağırlıklı olarak peyzaj(doğa) ve figüratif(insan) türlerinde yağlıboya resimleri yapıyorum. Ama tüm profesyonel ressamlar gibi ben de tuval üzerine yağlıboya çalışmalarıma başlamadan önce çok sayıda desen yapıyorum. Desen çalışmaları boyayla yapılan tüm diğer çalışmaların temelidir, iyi desensiz iyi yağlıboya tablosu yaratmanın imkansız olduğuna inanıyorum.
Yeniçağ: Yapıtlarınızın hangi yollardan sanatseverlerle buluşmasını yeğliyorsunuz? Sergiler, müzayedeler, koleksiyoncularla doğrudan ilişkiler?
Mualla Coşkun: Bu zamana kadar 400'e yakın tablo çalıştım. Yurt dışında Yunanistan, İtalya, Fransa(Paris) ve Macaristan’da(Budapeşte) kişisel sergilerim açıldığı gibi karma sergilere de katıldım. Yurt içindeki sergilerimin sayısı yirmiyi geçmiştir. Türkiye'de Pera Müzesinde (Kurucusu Sayın İnan Kıraç) ve koleksiyonerlerde birçok tablom bulunmakta. Tablolarım el değiştirerek de müzayedelerde sahiplerini bulmakta. Toplumumuzun, sanatın her dalı ile iç içe olmasını isterim. Bugün ülkemizde tablo koleksiyonlarının holdinglerin ve ünlü iş insanlarının elinde olmasını üzülerek ifade ediyorum. Ben ise sanat eserlerinin toplumun daha geniş kesimleriyle buluşmasını ve ülkemdeki her bir ailenin evinde birkaç sanat eserinin olmasını isterim.