Sanat kendi içinde karanlıktan aydınlığa uzanan bir yolculuktur

Sanat kendi içinde karanlıktan aydınlığa uzanan bir yolculuktur

Yapıtları Türkiye’nin farklı noktalarında açılmış grup sergilerinde yer almıştır. Rabia Çiloğlu, Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.

Röportaj: Mayis Alizade

1997 Gaziantep doğumlu Rabia Çiloğlu 2011-2015 yılları arasında Gaziantep Fatih Kız Anadolu Lisesi Grafik Tasarım ve Fotoğrafçılık bölümünde okudu. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Resim Bülümü’nden 2021 yılında mezun oldu. Aynı yıl Saküder Sanat ve Sanatkarlar Topluluğu Kültür Derneği’nin genç sanatçı üyesi olmuştur. Yapıtları Türkiye’nin farklı noktalarında açılmış grup sergilerinde yer almıştır. Rabia Çiloğlu, Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.

1.png

Yeniçağ: Resim yapmak için sizi sehpanın ve tualin arkasına hangi güç itiyor, nelerden etkileniyorsunuz? Doğa, söz sanatı, sizden önceki sanatçıların yapıtları...

Rabia Çiloğlu: Resim yapmak; çocukluğumdan ileri gelen yalnızlık, sevgisizlik hissi resim ile pekiştirmek güzel şeylerin hayali ile yaşamak, umut etmek beni resim yapmaya hep bir adım daha ileri götürmüştür. Türkiye'de bir çok değerli sanatçılar varolmuştur ve varolmaya devam edecektir. Beni etkileyen Leonardo Da Vinci olmuştur. Çizgilerini taklit ederek yetenek sınavında başarı sergiledim. (Hazırlık eğitimi almadım )...

Doğa; her sanat alanında başroldür benim düşüncemde. Kütüphanedir. Aradığın her şey vardır doğada. Dokunmasını ve hissetmesini bilirsen. Bunların yanı sıra duygularımıza eşlik eden şiirler, müzikler yarım kalan yönümüzü tamamlamaya yardımcı olurlar. Ben kendimde şiir ve söz yazıyorum etkilendiğim elbet şairler var.

Yeniçağ: Resim sanatına nereden geldiniz? Siz mi bu sanatı buldunuz yoksa bu sanat mı sizi buldu?

Rabia Çiloğlu: Resim sanatı küçüklüğümden beri içimde bulunan bir duygudur. İlkokul üçüncü sınıfta okulumuza resim öğretmeni gelmesiyle varolan umudum daha çok pekişti ve yaş aldıkça duygularım, düşlerim hiç değişmedi. Şu an 27 yaşında olan Rabia Çiloğlu'nun ruhu halen ilkokul üçüncü sınıftaki heyecanı taşımaya devam etmekte. Bu heyecan zaman zaman taşkınlık içinde deli dolu bir farkındalıkla vücut bulmaktadır. Yani sanat hep benim içimde varoldu. Hafta sonları köyümüzde bahçeyle buluştuğum anlarda ağacı, toprağı, bitkiyi, böceği o vasıflarıyla değil de onları desen, çizgi, renk olarak algıladım. Yani bir sanat eseri gibi görürdüm.

2.png

Yeniçağ: Yaratıcı işlerde eğitimin rolüne ilişkin görüşünüz. Eğitim, sanatçı olmayı hedefleyen bir insana neyi veriyor, neyi vermiyor?

Rabia Çiloğlu: Eğitim şüphesiz sanatçıya teknik bilgi sunar. Gideceği yolun pusulasıdır ona yön gösterir. Ama yaratıcılık sanatçının içinden, ruhundan geldiği için belki belli bir sınırlı ölçüde yardımcı olabilir.

Yeniçağ: Söz sanatıyla aranız nasıl? Türk ve dünya edebiyatından kimleri okuyor, kimlerden etkileniyorsunuz?

Rabia Çiloğlu: Her insanın hayatında edebiyat, şiir, müzik vardır. Benim hayatıma da yön veren Anadolu'nun kâdim kültürünü oluşturan Yunus, Pir Sultan Abdal ve Aşık Veysel gibi büyük halkın nefesi olan üstadların etkileriyle hayata karşı olgun bir bakış açısı kazanmamı sağladı ve duygularımı yansımalarını hissetmekteyim.

3.png

Buna ilaveten bilhassa günümüze yakın şairlerimizin de yapıtlarını takip etmekteyim. Ümit Yaşar Oğuzcan gibi Can Yücel gibi Nazım gibi.

Dünya edebiyatında ise Batı'nın farklı edebiyatçılarını ilgiyle takip ederken büyük Rus romancıların eserlerindeki derinlik bana farklı bir boyut kazandırmıştır.

Duygular; insan o an nasıl ruh hâlinde ise onu arar ve kendini yakın hissettiği duygu ile bütünleşir. Benim o an ne hissettiğim ne düşündüğüm ruh halime göre değişir…

Yeniçağ: Türk resim sanatında kendinizi hangi akımlara veya gruplara yakın hisediyorsunuz? Yoksa kendi düşünce ve duygularınızı herkesten bağımsız şekilde mi tuale yansıtıyorsunuz?

4.png

Rabia Çiloğlu: Türk resim sanatında birbirinden farklı resim çeşitliliği ve gruplar bulunmaktadır. Benim sanatım üzerinde daha çok fantastik, imgesel-düşsel öğelere yoğunlaşmaktayım. Kendimi bir grup veya bir akım ile bütünleştiremedim. Denedim ama yaratamamaktan korktum. O yüzden kendimi rüyaların sonsuzluğuna bıraktım. Onlar beni sanat hayatımda doğru yolu bulacağıma inandırdı. Sanat, kendi içinde karanlıktan aydınlığa uzanan sonsuz bir yolculuktur. Çocuksu ruhlar hep yaşasın, sanatla hep var olmak umuduyla.

Yeniçağ: Türkiye’de resim galericiliğinin, müzayedeciliğin ve müzeciliğin durumuna ilişkin neler söylemek isterdiniz?

Rabia Çiloğlu: Sanatın Türk toplumunun gündeminde ikinci ve üçüncü planda yer alması nedeniyle sanatçının sanatla yaşamını idame ettirmesi zor olmakla birlikte ilave bir kısıtlama da pazar ve piyasa şartlarından dolayı piyasanın arzu ettiği resimlere mecbur kalmasıdır. Resim alıcısı koleksiyonerlerin, sanatçının eserine müdahale etmesi ne yazık ki galericilerinin de sanatçıya müdahalesi ile sanatçının kendi içinden gelen zaman zaman duyguyu tam yansıtamamaktadır. Sanatçı, sanatın kendi içindeki değişmeyen kurallarını göz ardı bırakmak durumda kalıyor. Yani kısacası resim tekniğinden uzaklaşılıyor. Türkiye tarihinde Osman Hamdi ile başlayan müzecilik önemli bir yere sahiptir. Bu konuyu daha ileri bir aşamaya getirerek devletin sanata sahip çıkması ile daha modern bir aşamaya getiren kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Kendisine bize böyle önemli bir miras bıraktığı için sonsuz sevgi, saygı ve teşekkürlerimi arz ederim.

6.png

Yeniçağ: Eserlerinizin hangi yollardan sanatseverlerle buluşturmayı tercih ediyorsunuz? Kişisel ve grup sergiler, koleksiyoncularla doğrudan temas.

Rabia Çiloğlu: Ben varoldukça, eserlerim dünyanın neresinde olursa olsun sanatseverlerle bir şekilde buluşacaktır. Sanat bir bütündür. Bir mekân veya bir kaç insan ile sınırlandırılmamalıdır bana göre. Sanat, evrenseldir. Ne kadar geniş alan kapsar ise bir o kadar güzelleşir dünya.

İlgili Haberler