Salgın yoksulların umudunu aldı

Salgın yoksulların umudunu aldı

Prof. Dr. Özlem Karaırmak, koronavirüs salgını sürecinde belirsizlik, kaygı ve stresin insanların üzerindeki etkilerini araştırdı. Araştırmaya göre her 4 kişiden biri işini kaybetme korkusu yaşıyor, yarısından fazlası ise ekonomik açıdan kaygılı. Yoksul kesim başkalarından yardım ve destek geleceğine daha az inanıyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak salgının insanların psikolojisini nasıl etkilediğini araştırdı. Birgün Gazetesi'nin haberine göre araştırma kapsamında 25-65 yaş arası bin 458 kişi ile çevrimiçi yollardan görüşüldü. Katılımcıların yüzde 45’i evli ve yüzde 42’si çocuk sahibi. Yüzde 28’inin uzaktan eğitime devam eden çocuğu var.
Çalışma sonuçlarından en dikkat çekici olanları şöyle sıralanıyor:
* Yüzde 49’u kendisi, yüzde 79’u ise sevdikleri için salgını tehdit görüyor.
* Yüzde 85’i vaka sayısının artmasından, yüzde 60’ı günlük hayatındaki kısıtlamalardan, yüzde 80’i yaşam şartlarının ne zaman sona ereceğinin belirsizliğinden endişeli.
* Yüzde 62’si Covid 19 hakkında kendini yeteri kadar bilgi sahibi görüyor.
* Yüzde 68’i aile ve arkadaşlardan aldığı sosyal desteği yeterli buluyor.
* Yüzde 54’ü bu süreçte yeni uğraşlar (yeni yemekler, çok parçalı yap-bozlar, örgü vb.) edinmiş.
* Yüzde 80’i Covid-19 gündemini çok sık takip ediyor.
* Yüzde 58’i çok ciddi ekonomik kaygılar yaşıyor.
* Yüzde 25’i işini kaybetmekten korkuyor.
KADINLAR DAHA ENDİŞELİ AMA DAHA GÜVENLİ
Bazı özelliklere göre kaygı ve endişeler şöyle ayrılıyor:
Cinsiyet: Kadınlar belirsizlikten dolayı daha kaygılı, stresli ve üzüntülü. Ancak belirsizlik erkeklerin eyleme geçmesini daha fazla engelliyor. Kadınlar, virüsün kontrolünde bilim insanları, doktorlar gibi başkalarından gelecek yardıma daha fazla güveniyor. Erkeklere göre, stresle baş etme becerilerinde kendilerini daha fazla kaynağa ve desteğe sahip olarak algılıyor.
EVLİLER ÇARESİZ BEKÂRLAR KAYGILI
Medeni durum: Evli olanlar durumu daha çaresizlik verici ve kontrol edilemez görüyor. Ancak bekarlar daha kaygılı. Çocuğu olanlar halsizlik, titreme, mide problemleri gibi psikosomatik tepkileri çocuksuzlara göre daha az yaşamakta. Çocukla etkileşimin kaygının fiziksel belirtilerini azalttığı düşünülmekte.
65 yaş üstü yakını olmak: Çevresinde Covid-19 tanısı almış olanlar ile 65 yaş üstü yalnız yaşayan yakını bulunanlar daha kaygılı.
Ekonomik kaygılar: İşini kaybetme korkusu yaşayanlar belirsizlik ve kaygı içinde. Psikolojik dayanıklılıkları daha kırılgan. Durumu daha tehdit edici ve kontrol edilemez algılıyor ancak yardım aramakta zorlanıyor. Kaynakları etkili kullanamıyor.
Gelir düzeyi: Tüm gelir gruplarında virüse bağlı stres ve belirsizlik aynı derecede. Ancak gelir düzeyi (2 bin 324 TL ve altı) düşük olanlar gelir düzeyi yüksek olanlara (7 bin 500 TL ve üstü) göre daha fazla kaygılı. Psikolojik dayanıklılıkları daha düşük. Strese karşı kendilerini daha kontrolsüz hissediyor. Ama en önemlisi salgın konusunda başkalarından destek ve yardım geleceğine daha az inanmakta. Gelir düzeyi toplumsal düzeyde dikkate alınması gereken bir risk faktörü.BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak koronavirüs sürecinde belirsizlik, kaygı ve stresin insanların üzerindeki etkilerini araştırdı.
Gündemi nasıl takip ediyorlar?
Televizyon Yüzde 80
İnternet siteleri Yüzde 64
Twitter Yüzde 56
Instagram Yüzde 51
Facebook Yüzde 26
Takip etmiyor Yüzde 7
En sık görülen korku ve tepkiler
* Toplu taşıma araçlarından korkma
* Vaka/Ölüm sayılarını takip etme
* Virüs ile ilgili sosyal medyayı sürekli takip etme
* Salgının daha da kötüye gideceği inancı
* Sürekli virüsle ilgili haberleri takip etme
* Önlemlere rağmen virüsün sürekli sevdiklerine bulaşacağı düşüncesi
* Fiziksel hareketin azalması n Sevdiklerimi kaybetme korkusunun artması
* Temizlik kurallarını abartılı ve aşırı bir şekilde uygulama
* Hastalık durumunda hastaneye gidememe korkusu
Ekonomik kaygı öne geçmiş durumda
Prof. Özlem Karaırmak araştırmanın sonuçlarını şu sözlerle değerlendirdi: Araştırmada en öne çıkan bulgu bence ekonomik kaygıların ön planda oluşuydu. Yarıdan fazlası bu noktada kaygılı. Bir diğer nokta gelir düzeyi düşük ya da yüksek olan gruplarda kaygı eşit olmasına rağmen gelir düzeyi düşük kesimin kırılgan oluşu. Kendini daha çaresiz hissediyor, daha umutsuz görünüyor. Ekonomik politikalar ve sosyal sistem açısından koruyucu sistemin bu grubu daha dikkate alması gerekiyor. Bu dönemin ortaya çıkardığı bir sonuç internet ve sosyal medyanın lüks değil ihtiyaç. Yoksulların bu imkanı yoksa, görüntülü telefona da sahip değilse yakınlarıyla daha az bağ kurabiliyor. Eğitim çağında çocuğu varsa onun uzaktan eğitim şansı kalmıyor. Bu da umutsuzluğu körüklüyor olabilir.
Evde boş vaktini nasıl değerlendiriyor?
Sosyal medya Yüzde 72
Film izlemek Yüzde 68
Kitap okumak Yüzde 59
Temizlik ve ev düzenleme Yüzde 58
Dizi izlemek Yüzde 52
Televizyon izlemek Yüzde 49
Her zamankinden fazla yemek yapmak Yüzde 39
Çocuklarla oyun oynamak Yüzde 25
Çeşitli sanatsal etkinlikler Yüzde 19
El işi yapmak Yüzde 19

 

İlgili Haberler