Bloomberg’in haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sürpriz bir kararla Naci Ağbal’ın yerine Merkez Bankası başkanlığına atanan Şahap Kavcıoğlu piyasanın en çok merak ettiği politika faizi konusunda değerlendirmede bulundu.
Şahap Kavcıoğlu, "Nisan veya sonrasındaki aylarda PPK (Para Politikası Kurulu) kararıyla ilgili hemen faiz indirilecek şeklinde önyargılı bir yaklaşımı doğru bulmuyorum" ifadesinde bulundu.
"Yeni dönemde de kararlarımızı kurumsal bir para politikası anlayışıyla enflasyondaki düşüşün kalıcılığını sağlayacak şekilde almaya devam edeceğiz" ifadelerini kullanan Kavcıoğlu, "Bu çerçevede şu ana kadar atılmış olan politika adımlarının etkilerini de gözlemleyeceğiz" dedi.
Kavcıoğlu enflasyon hedefi konusunda daha önce yaptığı açıklamayı tekrarlayarak yüzde 5 hedefine sıkı sıkıya bağlı olduklarını bildirdi. Kavcıoğlu ayrıca dalgalı kur rejimine bağlı kalacaklarını, bu konuda arz talep dengesinin gözetileceğini belirtti.
Kavcıoğlu’nun bu açıklamalarını yayınlandığı saatlerde güne 8 liranın altında başlayan dolar kuru gün içerisinde 8,17''ye kadar yükseldi
Erdoğan’ın düşük faiz yaklaşımına paralel çizgide olduğu belirtilen Kavcıoğlu’nun göreve getirilmesiyle, ilk PPK toplantısında faizin düşürüleceği beklentisi ortaya çıkmıştı.
Kavcıoğlu’ndan önce görevde sadece dört ay kalan Ağbal’ın döneminde, politika faizi yüzde 10,25''ten kademeli olarak yüzde 19''a kadar yükseltilmişti. Ağbal 18 Mart’ta beklentilerin üzerinde 200 puanlık faiz artışından 2 gün sonra görevden alınmıştı.
FAİZİN DÜŞÜRÜLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ
Buna karşılık Kavcıoğlu başkan olmadan önce 9 Mart’ta yayımlanan Yeni Şafak’taki köşesinden yazdığı yazıda, “Yatırım ve üretim maliyetini doğrudan etkileyen kredi maliyetlerinin makul seviyede olması için faiz artışından vazgeçmemiz gerekir” yazmıştı.
Kavcıoğlu''nun bu tavrı "piyasaların istediğini yaptı" şeklinde yorumlandı.
Kavcıoğlu o yazısında özetle şunları aktarmıştı:
“Pandemi ülkelerin GSYH’lerini tarihte çok az görüldüğü şekliyle daralttı. Bu nedenle 2021 yılı için, sağlanan trilyonlarca dolarlık mali destekler, aşının yaygınlaşması ve birikmiş taleple birçok ekonomi için %5’in üzerinde bir büyüme beklentisi oluşturuyor.
2021 yılına ilişkin Türkiye ile ilgili olarak Uluslararası Para Fonu (IMF), Bank of America (BofA) ve Goldman Sachs gibi kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlarda, Türkiye ekonomisi ile ilgili büyüme tahminlerinin %5-6 bandında seyrettiği görülüyor. Yılın ilk çeyreğinde kısıtlamaların ve para politikasındaki sıkılaşmanın etkisiyle büyümede görülen yavaşlamaya rağmen, özellikle ikinci çeyrekte devreye girecek yüksek baz etkisi ile büyüme oranını yukarı çıkacağı ifade ediliyor.
Pandeminin 2021 yılını da olumsuz etkilememesi için kalıcı büyümeyi hedefleyip, sıkı para politikasından vazgeçerek yatırım ve ihracat odaklı, istihdam sağlayan büyümeyi gerçekleştirmeliyiz. Bunun için, yatırım ve üretim maliyetini doğrudan etkileyen kredi maliyetlerinin makul seviyede olması için faiz artışından vazgeçmemiz gerekir.”
