Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında toplanan Bilim Kurulu, genel önlemler çerçevesinde salgının geldiği son durum hakkında değerlendirmesi yaptı. Toplantı sonrasında Fahrettin Koca'nın basın toplantısı düzenleyen Koca, salgında sona yaklaşıldığını belirtti.
Koca, "Hayat normal akışına dönmeye hazırlanıyor. Salgının yol açtığı karamsarılık, geçicidir. Dertler, çare ufukta görülmediğinden büyük görünür." şeklinde konuşurken, sokağa çıkma yasağının da gündem olmadığını ifade etti.
Bakan Koca'nın açıklamaları şu şekilde;
Hemşirelerimizin her branştan sağlık çalışanı arkadaşlarımıza selamlarımı sunuyorum. Bildiğiniz gibi ülkemizde virüse 10 Mart’ta rastladık. 17 Mart’ta ilk kaybımızdan itibaren çok şey yaşadık.
Kaybettiğimiz ilk hastadan sonra 7 bin 185 hayat son buldu. Bugüne ağır hasta sayışımız bin 300’lerin üzerinde. İnsanlık, dünyada ihmallerde bulundu.
Salgın giderek tırmandı. Biz bugün, baştakinden daha zor bir dönemdeyiz. Bu daha zor ancak umutların yüksek olduğu dönemdir. Az önce salgının tırmanışta olduğunu söyledim. Hayatını kaybeden insan sayısı 1 milyona yaklaştı.
"KORONA VİRÜS SALGINI SONA GELMİŞTİR"
Vefat sayımız, Almanya gibi ülkeler dikkate alındığında tedavide başarı gösterdiğimizi söylüyor. Yaklaşık 4 aylık salgın mücadelesinde toplumların hareketleri benzerlik gösteriyor.
İnsanlar, hayatın yavaşlayışına karşı öfke duyuyor. Yarının belirsizliğine ilişkin duygu, en belirgin duygu. En kötü his ise salgının bize getirdiği izaloasyondur. Korona virüs salgını sona gelmiştir. Heyecan verici açıklamayı birazdan yapacağım.
Hayat normal akışına dönmeye hazırlanıyor. Salgının yol açtığı karamsarılık, geçicidir. Dertler, çare ufukta görülmediğinden büyük görünür.
"HER HASTAMIZ HİZMETİ EN İYİ ŞEKİLDE ALMIŞTIR"
Eğer yolumuza bıkkınlığa düşmeden devam edersek, hafızalardan silinmeyecek görüntülere bir daha maruz kalmayız. Bizler, kendi yurttaşı önünde insanlık sınavı veremeyen bir ülke durumuna düşmedik.
Hastalarımız telefon ettiğinde, ‘nefesin kesilmediğine göre tedaviye ihtiyacınız yok’ diyen bir ülke olmadık. Tanı konulan her hastamız, hizmeti en iyi şekilde almıştır.
Pozitif tanı koyulan herkes taranmıştır. Filyasyon ekipleri yaptıkları tarama ile maruz kalan riski azaltmaya çalışmaktadır. Salgına karşı verdiğimiz savaşta, görülen bu öncü birliklerin dünyada örneği olmadığını biliyorsunuz.
Virüsün izi sürülmediği için de salgın gerçek boyutu ile görülmemektedir.
Kendinizi bir sağlık çalışanının yerine koyun. Kendinizi sizin için cephede çalışanlar olduğunu bilin.
"ÇOK SAYIDA İNSANIMIZ KENDİNİ VİRÜSE MARUZ BIRAKMIŞTIR"
Bu savaşta hayati cephe hastanelerimizdir. Bu cephede kayıplarımız oldu. Bu cephede, ömrünü size adayan evlatlarımızı kaybettik. Eşi benzeri olmayan fedakarlıkların sonu artık ölüm olmasın. Bize tedbirlere uyarak yardım edin.
Yayılımın önünü keserek bize yardımcı olun. Virüsün hareket kabiliyeti olmadığına göre, çok sayıda insanımız kendini virüse maruz bırakmıştır. Her ne kadar temasların hepsine ulaşmaya çalışsak da tüm taşıyıcıları bilmek mümkün değildir. Herkese taşıyıcı göz ile bakmak tedbirin en önemli gücüdür.
Telaffuzu korku uyandırmayacak sayılara geri dönmemiz, tedbirlerle mümkündür. İlgili tüm kurumlarla kolaylaştırıcı sistemler sunuyoruz. Sizlerden ücretsiz olan HES uygulamasından yararlanmanızı talep ediyoruz.
Ücretsiz edineceğiniz bu uygulama, size bölgesel risk haritalarını sunuyor. HES mobil uygulaması, sizin risk rehberinizdir. HES salgın yönetiminde bizim için çok önemli yere sahip. Bugüne kadar izolasyonda olması gerektiği halde, dışarı çıkmak isteyen 100 bin kişi bu sistemle engellenmiştir. Bir diğer yöntem, akıllı bileklik uygulamaları olacaktır.
"SALGIN HERKES TARAFINDAN ÖNEMSENMİYOR"
Değerli vatandaşlarım, salgınla mücadele hastalıkla verilen mücadele gibi değildir. Hastalık, bireysel, salgın ise toplum yaşanır. Bu çapta sorunlar, devletin stratejilerini mecbur kılar. Sağlık Bakanlığımızın çalışmalarının önlemi dünyada görülmemiştir.
Salgın maalesef herkes tarafından önemsenmiyor. Kendisi hasta olmayan taşıyıcılardan, virüs başkalarına bulaştığında ağır sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Tedbir bir sağlık kuralı ve ahlak kuralıdır.
"SALGIN KONTROLDEN ÇIKTI ALGISI YANLIŞTIR"
Her taşıyıcı, her hasta, her vaka toplum olarak mücadele gücümüzden bir şeyler eksiltiyor. Hiç kimse, hasta olursam tedavim yapılır kolaycılığına düşmemelidir. Tedavilerimizi yapan sağlık personelimizin, ailelerine vakitleri kalmadığını unutmayalım.
Sağlık çalışanının en önemli morali, hasta sayılarının azalmasıdır. Korona virüsün toplum gündemindeki yeri artıyor. Ancak durumun, salgın kontrolden çıktı şeklinde algılanması yanlış olacaktır. Diyarbakır, Van, Konya, Adıyaman’da yatak kapasitesini artırdığımız ayrıca doğrudur.
Toplumun her ferdinin bile hastalığın yayılmasına razı olduğunu düşünemeyiz. Bizler bu salgında herkesin bizlerle aynı kararlılıkta olduğuna inanıyoruz. Hastaları takip eden sağlık çalışanlarımıza herkesin minnet duyduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar duymayı en çok istediği şeyin söylüyorum. Sonu gelmemiş salgın yoktur. Bilimsel gelişmeler, bu salgının da sonunun yakın olduğunu işaret ediyor. İnsan, korona virüs karşısındaki galibiyetini ilan edecektir.
"AŞI YIL SONUNA KADAR HAZIR OLABİLİR, AŞIYI BEKLERKEN DAHA DİKKATLİ OLALIM"
Aşı konusunda dünya kamuoyuna yansımıştır. Bilim dünyası, aşının yıl sonuna kadar ulaşacağını vurguluyor. Biz de bir yandan kendi aşı çalışmamızı sürdürürken, diğer çalışmaları da takip ediyoruz.
Aziz vatandaşlarım sonu gelinen salgında son kritik ayları yaşıyor olabiliriz. Kritik aşıyı beklerken daha dikkatli olalım. Önümüzdeki aylarda hastalığa yakalanmama gayreti içinde olalım.
Aşı bir tedavi değil, bulaşmaya karşı korunma yoludur. Aşı çalışmasının sonunu beklemek hepimiz için moral kaynağıdır. Bu yaşadığımız hayat böyle kalmayacak. Gerçek normalimize döneceğiz. Sizi sonucu zafer olacak bu savaşta güç birliğine davet ediyorum.
Hastane doluluk oranlarımıza baktığımız yatak doluluk oranı yüzde 60,6. Yoğun bakım oranı tüm Türkiye’de yüzde 66.3. Solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 33.6… En çok vaka olan iller kıyaslamasında vaka sayısının son ay günlük değerlendiğinde en yüksek artış Kayseri, yüzde 39, yüzde 38 ile Ankara, yüzde 36 ile Mersin takip ediyor.
"İSTANBUL'DA ARTIŞ TRENDİ AZALDI"
Son hafta zatürre oranı yüzde 3.02, son üç günde ise yüzde 2.39’a indiğini görmüş olduk. Zatürre oranı bizim için önemli.
Son ayda yüzde 6.02’den, 3.02’den 2.39’a Ankara’da bu filyasyon yoğun yapıldığını, zatürre oranını düşmesi, hastane yükü ile doğru orantılı.
İstanbul’da yatak doluluk oranı yüzde 55.3, yoğun bakım 62.
İstanbul’un da artış trendinin azaldığını ancak önümüzdeki haftaların son derece önemli olduğunu söylemek istiyorum.
FAZ DENEMELERİ KAÇ KİŞİ ÜZERİNDE YAPILACAK?
Aşı ile ilgili geçen toplantıda bahsetmiştim, dünyada bu konuda bir ilerleme söz konusu. Altı çalışmada ise hastaya uygulamalar başladı. Bu başlayan uygulamalardan bir tanesi, Çin’de bizim bakanlık olarak izin verdiğimiz sinovak dediğimiz aşı, Hacettepe’de 3 sağlık çalışanı ile başlamış oldu. Baştan 1200 kişiye yapılmış olacak, devamında 10 bin kişiye daha ilave edilmiş olacak.
15. gün içinde 10 bin kişiye yapılmış olacak. Daha sonra antikor geliştirme oranını görmüş olacağız. Diğeri ise fayzerin çalışması. 10’dan fazla merkezde başlıyor. İzni verilmiş oldu. Biz bu aşının da kendi vatandaşımızda yan etkilerine bakacağız.
"13 TANE YERLİ AŞI ÇALIŞMASI VAR"
Sadece bir yere bağlı değiliz, birden fazla aşı ile yakın ilişki içerisindeyiz. Ben yıl sonuna kadar, dünyada birçok ülkede uygulamasının başlayacağına inanıyorum. Bizim ayrıca 13 tane yerli aşı çalışmamız var. Şu anda hayvanlar üzerinde deneniyor. 2 tane aşı da bu çalışmaların içinde.
Sanırım bu yıl değil ama gelecek yıl içinde yerli aşılarımızın kullanımında önemli gelişmeler olacak. Dünyada sokağa çıkma yasağı ile ilgili benzer kısıtlamalardan uzak kalındığını ve bu uygulamaların tercih edilmediğini biliyoruz.
Türkiye için de sokağa çıkma yasağı gibi bir uygulamanın olmadığını söyleyebilirim. Bilim kurulu üyelerinin de böyle bir tavsiyesi olmadı.
Yer yer yoğunlaşmanın olduğu alanlarla ilgili İl Hıfzıssıhha Kurullarımız karar alıyor. Saha uygulamaları ile sadece kamu değil, bilim kurulu özel sektörün de içinde olması gerektiğini öneriyor. İlgili İl Hıfzıssıhha Kurullarının özel kurumlar için de aynı şekilde karar alabileceğini söylemek istiyorum.
Özellikle son dönem, hareketliliğin artması ile birlikte hasta sayılarının arttığını görüyoruz.
"HAYATINI KAYBEDENLERİN YAŞ ORTALAMASI YÜKSEK"
Son dönem, genç yaşta kaybettiğimiz hastalarımız oldu ancak genç yaşta kaybettiklerimizin çoğunun kronik rahatsızlığı vardır. En son hayatını kaybeden öğrencimiz de primer imnün yetmezliği olan öğrencimizdi. Arkadaşlar yoğun bir çaba içinde oldular. Ama gençlerin bulaştırıcılığının yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Herkesin virüs taşıyormuş gibi maske ve mesafe kuralına uyması gerektiğini düşünüyoruz. Hayatını kaybedenlerin ağırlıklı yaş ortalaması yüksek.
Altta kronik rahatsızlığı varsa salgın orada daha kötü seyredebiliyor. Gençlerimizin kendilerini korumaları ve başkalarına bulaştırma noktasında hassas davranması gerektiğini söylemek istiyorum.
OKULLAR AÇILACAK MI?
Okulların açılması ile ilgili, hazırlık, birinci sınıfların 21 Eylül’de gitmesi gerektiği söylenmişti. Hazırlık ve birinci sınıflarla ilgili salgının çok yoğun olduğu illerde gerektiğinde Hıfzıssıhha kurulları başlatmama noktasında karar alabilir. Ona göre kademeli geçiş olup olmayacağı tekrar değerlendirilmiş olur.
"GRİP AŞISI KORONAYA KARŞIYMIŞ GİBİ BİR YAKLAŞIM OLUYOR"
Pnömokok aşısında sorun yok. Yani riskli kişilere yapılmasında sorun yok. Hangi hasta grubuna yapılması gerektiği şeklinde bir sorun yok. Biliyorsunuz bu aşı her yıl yapılmaz. Bu süreçte yaptırmış olan bir daha yaptırmamış olacak. Grip aşısının geçen de bahsetmiştik, dünyada arzı yüzde 20’yi geçmedi.
Bu aşı ile ilgili koronaya karşıymış gibi bir yaklaşım oluyor. Dünyada böyle bir kapasitede yok zaten. Biz geçen yıla göre daha fazla aşıyı temin etme noktasında gayret içerisindeyiz.
Vatandaşımız içinde hassasiyet gösteren çok kişi var. Özellikle şöyle bir yanlış algı oluştu, yaz dönemi olacağı için düşeceği, mutasyona uğrayıp etkisinin azalacağı şeklinde yanlış algı yayıldı.
Virüs daha mutasyona uğramadı. İnsan bünyesinde etkisini azaltacak bir mutasyona uğramadı. Dolayısıyla şu dönemde, temas söz konusu ise yazın da kışın da bu virüs, insandan insana geçiyor. Bu nedenle bizim hassas davranmamız ve her gün 1 ay öncesine göre vefat eden hastamızın sayısı 4 katını geçti. Ağır hastamızın sayısı yüzde 100’ü geçti.
Hastalığın herkeste farklı farklı gösterebildiğini söylüyoruz.
"HERKESE MASKE UYGULAMASINI ZORUNLU KILMANIN BİR ANLAMI YOKTU"
Bilim kurulu bir dönem maskeyi önermemişti değil, daha salgının ilk günlerinde herkese maske uygulamasını zorunlu kılmanın bir anlamı yoktu.
O dönemde şüpheli, temaslı ya da temaslı olan kişilerin maske takmasını önemsedik. Bu durumda da artık bunun yaygın olduğunu herkesin bu virüsün taşıyormuş gibi yani herkesin maske takması gerektiğine karar verdik.
Bunun için şu anda da buna tüm dünyada itiraz eden kimse yok. Maskenin kullanılması gerekiyor, mesafenin de düzenlenmesi gerekiyor. Bu herkesin üzerine düşen bir sorumluluk. Yönetici, bürokrat, vali hepsinin bu kurallara uyması gerekiyor.
GÜNLÜK HASTA SAYILARINDAKİ TARTIŞMALAR
Biz özellikle bu salgın döneminde vatandaşımız sağlık kuruluşuna müracaat ettiğinde, testinin yapılarak tanısının konulmasını, yani pozitif olan kişinin evine araçla bırakılmasını önemsiyoruz. Bunu yüzde 100 yapan illerimiz de var, yapamayan illerimiz de var.
Bütün illere de önerimiz, bu. Eve götürülen kişinin filyasyonu 15 gün içerisinde yapmak istiyoruz. Temaslı olanlardan numune alıyoruz. Semptomu olmayan kişilerden numune almıyorduk. 8’nci güne kadar belirti vermeyen temaslıdan almayı önerdi bilim kurulu.
Temaslının semptomlu olanı alınıyordu, semptomu olmayan temaslının izole olmasını, 7 veya 8’in sonra yeniden test yapılmasını ve negatif çıkarsa, izolasyonun son bulmasını uygulayacağız.
Semptom değişikliği olan hastanın evine hekim gönderiyoruz. Bu sistemi, salgınla mücadele ile her ilimizde yapıyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesine bu söz konusu değil. Dünyanın hiçbir ülkesinde 11 bini geçen filyasyon ekibi sahada değil.
Dünyanın hiçbir ülkesinde erken ilaç başlatılmıyor. Türkiye’nin vaka yükü, sağlık sistemimizi etkilemeyen bir vaka yükünü işaret ediyor. Eğer aynı zatüre oranı olsaydı bugün sağlık sitemi yükü kaldıramayabilirdi.
Biz bu dönemde, dikkat ederseniz sahada pozitif olan her kimse yani, vaka anlamında herkesi filyasyon yapıyoruz. Kaç kişi ise bu kişilerin, temaslılarını tespit ederek izole ediyoruz. Herkese pozitif olan her vakaya, herkes bizim HES sistemimizde yer alıyor.