Şafak operasyonu(!)

Gazeteci Mehmet Faraç gözaltına alındı;

Sabaha karşı saat 5'te!

Bir söyleşi için gittiği Adana'da; kaldığı otel odasında!

Sebep?

2014 yılında yazdığı bir yazıdan dolayı hakkında başlatılan "basın yoluyla hakaret" soruşturması kapsamında ifade vermesi gerek!

Canlı bomba da değil, patlama ihtimali de yok; sabahın köründe otel odasında kıskıvrak yakalanmazsa bir daha nerede, nasıl bulurlar Faraç'ı sonra! Kısa süre önce Soner Yalçın da maruz kalmıştı aynı uygulamaya...

Bu mesleği yapan hemen herkes için "hayatın rutini"dir halbuki; yazdıklarınız yine birilerinin işine gelmemiştir, yine "hukuk sopası" lazımdır had bildirmeye... Savcılığa suç duyurusunda bulunulur, semt karakolundan bir polis memuru ya gazeteye uğrar ya telefonla davette bulunur, siz de bildirdiği süre içinde gider ifadenizi verir, çıkarsınız... Sonrası savcının takdirine kalmış... Dava açılmasını gerekli görürse; duruşmaya gider, takdiri "yüce Türk adaleti"ne bırakır, akıbetinizi beklersiniz

Bu kadar!

Bu -Türkiye'de yaşayan gazeteciler için- çok sıradan sürecin, böyle aksiyon-macera-polisiye-gerilim setine taşınması acı ama kimseyi korkutmuyor artık! Amaç oysa; sinmesini, susmasını, o dilini tutmasını, o kalemini kırmasını sağlamıyor! Sadece gülünç oluyor!

Kimse aptal değil;

Güç gösterisi olarak algılanmıyor bu hamleler artık. Tam tersine, "Bir devlet, nasıl olur da evi belli, iş yeri belli, telefonu 24 saat açık, haftanın birçok gününü üniversitede geçiren, gün aşırı bir televizyon kanalında canlı yayına katılan, herkesin gözünün önündeki bir gazeteciyi, 1.5 yıl boyunca bulamaz da ancak sabaha karşı bir uzak şehirde, otel odasında ulaşabilir ona"yı sorgulatıyor!

Haberi duyduktan sonra ilk aradığımda sağlık kontrolüne götürülmeyi bekliyordu Faraç. Geçmiş olsun faslından sonra "Salarlar ifadeden sonra" dedim; "Belli olmaz" dedi; malum "burası Türkiye!"

İkinci konuştuğumuzda mahkemeye çıkarılmış, ifadesi alınmış ve artık serbest bırakılmıştı.

"Hâkim bile güldü" dedi; 'böyle iş mi olur' diye...

Güvenlik güçlerinin "sabaha karşı gözaltı" yapmasına itirazı yok Faraç'ın;

"Katil olursunuz, terörist olursunuz, silah kaçakçısı olursunuz, uyuşturucu taciri olursunuz anlarım ama bir bak 'Kim bu adam', 'Suçu ne'... O an elinizden kaçırdığınızda bir daha bulamayacağınız biri mi? Ben niye rahatlıkla bulunabilecek biri olduğum halde sırf beni bulmak istemediler diye sigara kaçakçısıyla aynı nezarete atılayım? Devlet böyle mi ispat edecek bana devletliğini! Utanç verici!.." diye gösterdi tepkisini.

Olayın başka bir yönü... Düşünsenize; ailenizden uzakta, ülkenin bir ucundasınız. Gecenin 5'i. Kulağınızın dibinde çalan oda telefonuyla hopluyorsunuz; "Hayır olsun". "Polis geldi, sizi arıyor..." Bir kere daha "Hayır olsun". Birine bir şey mi oldu? Allah korusun çoluk çocuğunuzun başına bir hal mi geldi?

Kalp hastası filan olsanız, şansınız yok; El Fatiha!

Memleketin güney sınırı terörist serbest dolaşım ve besi çiftliğine dönmüşken reva mı bu vatandaşa!

Zulüm artışına bağlı mahvın alameti olmalı; başka türlü izah edemiyorum artık bu durduk yere, lüzumsuz saldırganlığı!

Yazarın Diğer Yazıları