Sadece taşeronları farklı

Mehmet Tezkan, Başbakan'ın "15 Temmuz'u, 12 Eylül'den daha yıkıcı bulmasını" eleştirdiği dünkü yazısına "kulaklarıma inanamadım" diye başlamış...

Eğer ironi yapmıyorsa, ben de okurken gözlerime inanamadım açıkçası!

***

Tezkan;

" Ne yasa bıraktı ne Anayasa .

Ne fikir bıraktı ne düşünce özgürlüğü..

Ne çalışma hayatı bıraktı ne ekonomi..

Ne eğitim hayatı bıraktı ne üniversite..

Ne yasama kaldı ne yürütme ne de siyasi partiler...

(...)

12 Eylül darbecileri, sormayan, sorgulamayan, itiraz etmeyen bir nesil yetiştirmeye soyundu..

Kitabı suç unsuru saydı, kitap okuyanı suçlu..

İnsanlar kendilerini ifade edemez hale geldi..

Aydınlar düşman ilan edildi..

Ülkenin kültür hayatını bitirdiler..

Ülkenin DNA'sıyla oynadılar..." diyerek savunuyor 12 Eylül'ün 15 Temmuz'dan daha yıkıcı olduğunu.

***

İroniden şüphelenmemin sebebi;

15 Temmuz, bunların hangisini yapmadı ki?

***

15 Temmuz, ülkede yasa/Anayasa mı bıraktı sanki; memleket 1 yılı aşkın süredir KHK'larla idare edilmiyor mu?

Şimdi de "özgür düşünce"nin etrafı mayın tarlası değil mi; hele bir de ifadenin o düşünceyi!..

Akademisyen "terörist", öğrenci "terörist"; çoğu kürsüde ders verecek öğretim üyesi-görevlisi kalmamış, o kadar gelecek vaat etmiyor ki kontenjanları bile dolduramadı bu öğretim yılında; bu mu ayakta kalmış eğitim sistemi?

15 Temmuz sonrası oluşan fiili durumu yasallaştırmak için yapılan 16 Nisan referandumundan sonra yasama mı kaldı? Yürütme mi kaldı? "Başkan"ını seçtirecek olan dışındaki siyasi partilerin hükmü mü kaldı?

Niye tartışıp duruyoruz müfredatı; "sormayan, sorgulamayan, itiraz etmeyen bir nesil yetiştirmeye" soyunmadılar mı?

Bugün de "kitap suç unsuru" sayılmıyor mu?

Bugün de "aydınlar" itibarsızlaştırılmıyor mu; ezkaza "toplumun gözünü açmasını sağlarlar korkusuyla?"

12 Eylül evet hayli yıkıcı olmuştur ama 15 Temmuz da sonuçları itibarıyla 12 Eylül'den daha az yıkıcı olmadı bana kalırsa...

Tek fark var aralarında;

Birinde dönüşümün taşeronları tanklarla memleketin üzerinden buldozer gibi geçen darbecilerdi...

Diğerinde, darbecilerin başarılı olmaları durumunda yapmayı planladıkları ne varsa hepsini "darbe heyulası"nı kullanarak hayata geçiren sözüm ona "darbe mağduru", "darbe karşıtı" siyasiler...

Ama her ikisinin kaldırdığı cenazede de "rejim" yatıyordu musalla taşının üzerinde!

***

Nihayet "kazan kazan"

Genelkurmay'ın, Türk askerinin İdlib'e girdiğini resmen de açıklamasıyla birlikte, Allah'tan, operasyonun, bir tek Mehmetçik'in kılına zarar gelmeden tamamlanmasını dilemek dışında söyleyebildiğim tek bir şey var:

Yaşasın Rusya'nın enerji politikası!

***

Bizim, sınır bütünlüğümüzü korumak için erkenden/temelden bertaraf etmemiz gerekirken çarşafa dolandığımız "Akdeniz koridoru" girişimini, şimdi, gecikmeli de olsa onların menfaatlerini tehdit eder noktaya eriştiği için engellemeye kalkışabildik ya olsun;

Nihayet öğrenmeye başlıyoruz galiba uluslararası ilişkilerin "karşılıklı çıkar" esasına dayandığını ve "kazan kazan"ın anlamını!

***

Kerkük'te vesayet düellosu

Irak ordusunun Kerkük'ü Peşmergeden almak için harekete geçtiği söyleniyor... Haşdi Şabi'nin Kerkük'e girmesine ramak kaldığı söyleniyor... Barzani'nin son kurşuna kadar savaşacağını söylediği kimi cephelerin Türkmenlerin eline geçti söyleniyor...

Ama ne hikmetse yay gibi gerilen Türkmen kentine, eşzamanlı olarak yüzlerce PKK'lı teröristin de sızdırıldığı söylenmiyor...

Ne iş?

***

Bilmiyor musun rezil herif; Allah her yerde

İmam yetiştiren okullarda her şeyden önce "Allah'ın her yerde" olduğu öğretilmeli... Bunu öğrenirlerse, kapı arkasına saklandıklarında aslında "saklanmış olmadıklarını" bilir, gizli gizli tuvalete kıstırdıkları çocuklara tecavüze kalkışmazlar belki...

Basına yansıyan son çocuk istismarı skandalında, Kur'an öğrencisi olan çocuğa, "Allah'ın evi"nde, camide tecavüz eden "hoca", sonra da sıkı sıkı tembihlemiş, "kimseye söyleme" diye...

O zavallı çocuklar korkup, susup kimselere anlatmasa bile Allah şahit sonuçta caniliğine!

Yazarın Diğer Yazıları