"Sadece bunu söylesin oyumu AK Parti'ye vereyim..."
Ne dersiniz?
Sabah yazarı Salih Tuna'nın;
"Kılıçdaroğlu 'seçim sonuçları ne olursa olsun, kazansak da kaybetsek de halkın tercihlerine saygılıyız' desin…
Her halükârda anayasaya bağlı olduğunu ilan etsin…
Bir de mümkünse terör örgütlerine (FETÖ ve PKK) mesafeli olduğunu ortaya koysun…
Hülasa, 'iç savaş' çağrısının örtük ifadesi mesabesindeki "taşlı sopalı direnme hakkı" söylemlerinden vazgeçsin… Benim oyum CHP'ye…"
Satırlarını okurken, içinden;
"AK Parti Genel Başkanı, 'sandık sonuçları' ne olursa olsun, seçmen çoğunluğunun iradesi kimden yana olursa olsun razı geleceğime, gözünü trafoya diken kedileri zapt edeceğime, AA üzerinden algı operasyonu yapılmasına göz yummayacağıma, 'erken zafer' ilan edip sandık başlarının, seçim kurullarının terkine yol açmayacağıma söz veriyorum; seçimin 'gerçek' sonuçları ne olursa olsun kabulümdür' desin...
Her halükârda anayasaya bağlı olduğunu, onu delmeye çalışmayacağını, arkasından dolanmayacağını, bir daha asla devleti KHK'larla yönetmeye kalkışmayacağını söylesin...
Bir de mümkünse terör örgütlerine (FETÖ, PKK ve Ortadoğu bataklığında semirtilen diğerleri...) mesafeli olduğunu;
- Almanya'dan "federal yapı" hakkında görüş alınmasının, söz konusu milletvekilinin genetik mirası sonucu başvurduğu bir işgüzarlıktan ibaret olduğunu kanıtlasın,
- PKK'yla müzakere sürecini cilalamakla görevli "akiller"in Oslo'daki toplantısından haberdar olmadığını ve bu toplantıya katılanların "terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütünün çıkarına eylemde bulunduğunu" ifade etsin,
- "Eyalet sistemine geçiş" için yapılan bütün hazırlıkları çöpe attıklarını, konuyu bir daha hiçbir şekil, ad altında gündeme getirmemek üzere kapattıklarını ispat etsin,
- Parti içinde bir tane bile "Pensilvanya'yı türbeye çevirmiş", "FETÖ'nün 1 numarası ve dahi tüm kaçaklarıyla enseye şaplak poz vermiş, ona methiyeler düzmüş", "cemaat ve ABD ile ortak kumpas kurduğunu itiraf etmiş, bununla gurur duymuş", aynı şekilde "çözüm süreci"nde aktif rol almış, devamından yana olmuş, Öcalan'ı 'siyasi muhatap' almış bakan, milletvekili, il-ilçe başkanı, belediye başkanı, meclis üyesi vs. bırakmayacağını" garanti etsin...
Hülasa, 'iç savaş' çağrısının örtük ifadesi mesabesindeki "yüzde elliyi zor tutuyorum" söylemlerinden vazgeçsin… Benim oyum AK Parti'ye…" diyen olmuş mudur?
Peki, hangi liderin bu "şart"ları yerine getirme ihtimali daha yüksek sizce?
Ya da hangisinin bu "şart"ları yerine getirme tercihi "kendi elinde"?
***
Bana öyle geldi...
Bana, AK Parti'nin dün açıklanan belediye başkan adaylarının büyük bölümü bu "görevi" mecburen kabul etmiş, hatta bazılarının "üzerine kalmış" gibi geldi.
Bana, az sayıdaki 'coşkulu' aday arasında en içi içine sığmayan Sakarya adayı gibi geldi.
Bana, Hatay adayı pek tribüncü gibi geldi.
Bana, Erdoğan'ın içine en çok Trabzon adayı sinmiş gibi geldi.
Bana, sağ yanında oturan beyefendi ısrarla tokalaşma isteğini geri çevirince Uşak adayı biraz bozuldu gibi geldi.
Bana, Mehmet Haseki'nin adaylığı "Ankara gitti gidiyor" endişesinin ifadesi gibi geldi.
Bana, İstanbul'un adayının ilan edilmemesinin sebebi Binali Yıldırım'ın gönlünün hâlâ alınamadığının ve onu "memnun olmuş gibi" davranacak kıvama getirecek zamana ihtiyaç duyulduğunun göstergesi gibi geldi.
***
SORU-YORUM
1. "Mahallenin en güzel kızı"na talip olmak hakkını Nihat Zeybekçi kaptığına göre, AK Parti'nin diğer illerdeki adayları, talip oldukları illere ne diyecekler "güzelliğe bir sivilce yeter önemli olan iç güzelliği" mi?
***
Kavala, mahallenin "nasırı" mı?
Namık Durukan'a sızdırılan ve adadaki caniyle dönemin BDP'li milletvekillerinin konuşmalarını içeren "İmralı tutanakları"na göre Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'a şunu iletmişti:
-Osman Kavala'nın size selamları var!
O gün kimsenin "iftira" demediği bu ifadeyi hatırlatan Cumhuriyet yazarı Bartu Soral "iftiracı" ve hatta "AKP hukuksuzluğunun savunucusu" ilan edildi.
Pardon da Soral mı "Öcalan'a selam söyle" dedi Kavala'ya?
Ortada bir hak-hukuk ihlali varsa -ki var görünüyor- buna hep birlikte karşı çıkalım tamam da kimse mecbur değil Kavala'yı onaylamaya yahut alkışlamaya.
Özellikle kimi CHP milletvekillerinin Cumhuriyet gazetesi ve Soral'a "aşırı tepkisi" şaşırttı;
Hayırdır, nasırınıza mı basıldı?