Saddam’dan daha beter!
Sık sık trajedilerine değinmek ihtiyacını duyduğumuz Türkmen kardeşlerimizin çektiği çile gerçekten de tarih içinde insanlık için kara bir leke olarak duruyor.
Aslında; Kerkük ve dolaylarında soydaşlarımızın çektiği acıları hiç bir zaman unutmamak ve unutturmamak gerekiyor.
Soydaşımız, Ali Kerküklü’nün hazırladığı ve gerçekleri haykıran belgesel yazısından bazı paragrafları kamuoyu ile paylaşmak görev oluyor:
“1984 ve 1986 yılında Devrim Komuta Konseyi’nin almış olduğu karar ile, nüfus kütüğünü Kerkük’e nakleden ve buraya yerleşen Araplara 10 bin Irak dinarı (33 bin dolar) ve bedava arsalar verildi. Türkmenlere gayrimenkul alım-satımı ve aralarında ana dilleri ile konuşmaları yasaklandı.
Türkmenlere yönelik her türlü zulüm, sürgün, işkence ve idam eylemleri sıradan hale gelmişti.
Binlerce Türkmen, Irak yönetiminin insanlık dışı uygulamalarının kurbanı olmuş ve bir o kadarı da kayıp olmuştur.
Bugün ise; Türkmenler için hiç bir şey değişmemiştir.
Saddam gitmiştir, yeni Saddamlar gelmiştir !
ABD’nin Irak’ı İşgali İle Kerkük’ü Kürtleştirme politikası başladı.
Irak yönetimlerinin Türkmenlere yönelik insanlık dışı uygulamalarının daha beterini bugün Kürtler yapmaktadır.
Türkmenler, yağmurdan kurtulduk derken, doluya yakalandılar.
2003 Nisan ayında ABD işgalinin hemen ardından Kürtlerin Kerkük’e girmeleri, Irak’taki bu Türk şehri için sonun başlangıcı olmuştur. Kürtler, şehre girer girmez nüfus ve tapu dairesine saldırarak, yakıp yıkıp yağmaladılar.
Bir anlamda, bunu yaparak, kentin tarihini/hafızasını yok etmek istediler.
Bundan sonra, diğer bir deyişle işgalden hemen sonra Kürtler hızla bölgeye/Kerkük’e göç etmeye başladılar (Kerkük’e 700 bin Kürt ithal edildi).
Kürtler, Türkmenlere ve devlete ait arazilere konut yaptılar ve yerleştiler.
İşgal güçlerinin göz yummasıyla Kerkük’ün demografik yapısı Kürtler tarafından hızlı bir şekilde değiştirilmeye çalışıldı.
Kürtler, sözde Kerkük’ün tarihi bir Kürt kenti olduğunu iddia etmeye başladılar.
İnsanın aklına şu soru geliyor; “Türkmen şehri Kerkük, Kürtler için neden bu kadar önemlidir?” Çünkü Kerkük zengin petrol yataklarına sahip bir kenttir.
Herkes bilmelidir, Irak Türkleri çok çileler çekti, çok ağır bedeller ödedi.
Ancak, Irak’taki Türkmen varlığını silmeye ve yok etmeye kimsenin ama kimsenin gücü yetmeyecektir.”
Ali Kerküklü, Fevzi Türker, Ali Semin, Nefi Demirci ve Dr. Cüneyt Mengü gibi değerli soydaş dostlarımızın yazıları, girişimleri “dava”ya en büyük destek ve kaynak oluyor.
Bu trajik satırlar, insanı adeta isyana sürüklüyor.
Ne var ki; elden de bu feryatlardan, başka bir şey gelmiyor.