SADAT bu kez heyette!
İsraf, ihanet, dalalet, felaket haberleri insanın ruh sağlığını bozuyor. Yolcu ve araç garantili havaalanı, köprü ve tünellere ödenen paraların boyutu belli değil. Örneğin Kütahya Zafer Havalimanı. Bugüne kadar firmaya 140 milyon TL ödenmiş. Yolcu garantisi verilmiş. Ama hesap yüzde 95.8 yanılma payı ile... Uçağın indiği, yolcunun binmediği havalimanına sözleşme sonuna kadar ödenecek para 205 milyon 281 bin 118 Euro... Maliyetin en az on katı. Ballı börek... Aynı şekilde Orhan Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli bilinenlerden bir kaçı. Bir de buzdağının su yüzüne çıkmayanı var ki... Evlere şenlik. Yeniçağ'da ve sosyal medyada bu tür anlaşmaların TL'ye çevrilme çağrılarımıza saraydan cevap gelmiyor. Ne ala...
***
Türkiye üç gündür "uçan saray"ı tartışıyor. Bir taraftan kemer sıkma konuşulurken 500 milyon sterlin değerindeki uçağın Katar Emiri El Sanini tarafından R. T. Erdoğan'a hediye edildiğini söylüyor yandaşlar. Oysa ilgili şirket, satıldığının anlaşmalarını yayınladı. Varsayalım Emir, çok sevdiği Erdoğan'a "uçan saray"ı hediye etmiş olsun. Havacılık sektöründen az buçuk anlayanlar söz konusu uçağın hiç hareket etmeden hangarda beklemesi durumunda bile bir yılda milyonlarca dolarlık maliyetini bilir. Avrupa'nın en zengin ülkelerin başbakanı, bakanları tarifeli uçak ile seyahat ederken bizdeki debdebe afakanları çökertiyor. Yazık değil mi? Hediyenin sebebine gelince Emir'i Türk askeri koruyor. Ne de olsa tek ihraç kalemimiz asker.
***
Geçtiğimiz gün kaleme aldığım "Harb Okullarına alım mülakatı" başlıklı yazımız çok ses getirmiş. Nasıl e-posta yağmuruna tutuldum anlatamam. Bana ulaşan 40-50 vaka vardı. Meğerse binlercesinin sesi ulaşamamış.
Yazıda mülakat kurulunun Havada 4, Kara Harb Okulunda 5 kişiden oluştuğunu ve 4 sivile karşı bir subayın bulunduğunu belirtmiştik. Uzaktan öyle görünüyormuş. Canı yananlar haksız elenmelerin izini sürerken kazın ayağının böyle olmadığını, 4 sivilden ikisinin SADAT'çı -daha önce ordudan atılan askerler- olduğunu tespit etmiş. Ben de teyit ettim. SADAT'ın şimdi sarayda "Başdanışman" olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi olduğunu hatırlatalım. Tanrıverdi ile ilgili bu sütundan neler yazdığımı okuyucularımız bilir.
Peki şimdi Harb Okullarına öğrenci alımı komisyonunda görev yapan daha önce atılmış personel kim? 1985'ten 2002'ye kadar olan süreçte "cemaat iltisaklı-irticai faaliyet ve disiplinsizlik" suçları ile YAŞ kararı ile TSK'dan uzaklaştırılanlardan oluşuyor. Bunların "28 Şubat mağduru pozlarını" defalarca yazdık. 12 Eylül 2010 referandumundan sonra bunlardan bazılarının hakları iade edildi. Elbette seçilmişlerin, aralarında bol miktarda FETÖ'cü de vardı. Emekli maaşı bağlanıp, kimlik verildi. Bazı bakanlıklarda "Danışman" statüsü ile çalıştılar, çalışmaya devam edenler de var. Söz konusu atılanların önemli bölümü önce RP ve devamı olan AKP belediyelerinde istihdam edildiğini de vurgulamakta fayda var.
Recep Tayyip Erdoğan'ın "askeri konulardaki Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi" ve ekibi bu defa Harb Okulları ve diğer askeri okullara öğrenci alımını organize ediyor. Yöntem hiç de yabancı değil. FETÖ yıllarca askeri okullara müritlerini nasıl sızdırıp yıllar sonra darbeye kalkıştıysa bugün de SADAT aynı yoldan mesafe alıyor.
Malumunuz Harb Okulları ve Astsubay Okulları Kuvvet Komutanlıklarından alınıp MSB Üniversitesi'ne bağlanmıştı. Bu okullarda komutan ve idari asker yönetimlerinin inisiyatifi yok. Öğretmen, öğretim görevlisi ve öğrenci alımlarını Erhan Afyoncu'nun başkanlığındaki rektörlük belirliyor.
Başbaşkan Erdoğan'ın bütün bunlardan haberi var mı? Bizden duyurması!