BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'ın analiz haberine göre, "Milli-yerli" söylemiyle "hayır"da buluşanları bir anlamda "karşı cepheye itme" taktiği izleyen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda esirgediği tek siyasi parti ise Saadet Partisi (SP) oldu.
Erdoğan ve Abdullah Gül'ün de içinden çıktığı, adını Necmettin Erbakan'ın koyduğu "Milli Görüş" geleneğini temsil eden SP, 1 Kasım 2015'teki son genel seçimlerde aldığı yüzde 0,7'lik oy oranına ve 2019 seçimlerine bir yıldan uzun bir süre olmasına karşın, bir anda siyasetin en çok konuşulan partisi haline geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde görüştüğü ve Refah Partisi'ndeyken birlikte siyaset yaptığı SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'na bizzat "ittifak" önerisi götürdü.
Olumlu yanıt almasa da, bununla yetinmedi, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'u "ikna" için gönderdi.
Ancak Karamollaoğlu, bu görüşmelerde, "ittifakın şu anda gündemlerinde olmadığını" belirtip, Cumhur İttifakı içinde yer almayacağını net olarak ifade etti.
Karamollaoğlu'nu siyaset gündeminin ön sıralarına çıkaran bir başka gelişme ise "hayır cephesinde" yer alan siyasi partilerin "ilkesel birliktelik" yapabileceği yönündeki açıklamasına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan gelen destek oldu.
Muhalefet şimdi, Karamollaoğlu'nun isim babası olduğu "ilkesel birlikteliği" seçimlerde yaşama geçirmenin formüllerini tartışıyor.
SP'yi "kilit parti" haline getiren etkenler ve bundan sonraki sürece ilişkin siyasi kulislerde konuşulanlar ana başlıklarıyla şöyle:
ERDOĞAN SP'Yİ NEDEN İSTİYOR?
MHP ile Cumhur İttifakı'nı oluşturan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 seçimlerini "iki cepheli" olarak tasarlıyor.
Parlamento dışındaki Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) de yanına alarak kendi tanımlamasıyla "milli-yerli" cephe oluşturma hesabı yapan Erdoğan, CHP'yi HDP ile ittifaka zorluyor.
Erdoğan, "milli-yerli" söylemini sağlam bir tabana oturtmak için de Milli Görüş'ü temsil eden muhafazakar çizgideki SP'yi ittifakına katmak istiyor.
Çünkü oy oranı yüzde 5'lerin altında bile olsa SP'nin AKP'nin de tabanını oluşturan "muhafazakar" seçmen üzerinde etkisi büyük.
SP'nin de ittifakta yer almasıyla "milli/yerli" söyleminin daha da inandırıcı olacağı düşünülüyor.
AKP; Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti'yi MHP eliyle Fethullah Gülen Cemaati, CHP ve HDP yi ise hem PKK hem de Gülen Cemaati ile yanyana gösterme üzerinden seçim stratejisi kuruyor.
Bu nedenle de Erdoğan için SP'yi Cumhur İttifakı'na katmak büyük önem taşıyor.
SP NEDEN AKP'YE "HAYIR" DİYOR?
Erdoğan'ın geçmişte içinde "yenilikçi" hareket başlatarak, 2000'li yılların başında yolunu ayırdığı Milli Görüş'ü temsil eden SP, 16 Nisan referandumunda "hayır" cephesinde yer aldı.
Genel Başkan Karamollaoğlu, Erdoğan ve dolayısıyla AKP'nin, "ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı" üslubundan rahatsızlığını her fırsatta dile getiriyor.
Siyasette "birleştirici" dile gereksinim olduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, AKP'nin "rant üzerine" kurulu olduğunu belirttiği ekonomi politikalarını da her fırsatta eleştiriyor.
SP, Erdoğan'ın önce bizzat kendisinin, daha sonra da kurmayları aracılığı ile götürdüğü "ittifak" önerisini ise kesin bir dille reddetti.
Karamollaoğlu bunun gerekçelerini de ittifakın "kutuplaşma ve ayrışmayı" körüklemesi olarak gösteriyor.
SP lideri, AKP ve MHP'nin ittifaklarını "milli" diye nitelendirip, toplumun diğer yüzde 50'sini "gayri milli" ilan etmesine itiraz ederken, "benimle beraber değilsen, hainsin" anlayışını kabul etmediklerine vurgu yapıyor.
Karamollaoğlu AKP'nin, "yerli/milli" söylemi ile 14 şeker fabrikasının özelleştirme kararının çelişkili olduğunu belirtip, "Erbakan hocamızın kemikleri sızlıyordur. Milli Görüş geleneğinden gelen arkadaşlarımız, Milli Görüş'ün kurduğu fabrikaları topyekun satmaya karar vermişler, teker teker elden çıkarıyorlar" diye konuştu.
BAŞKANLIĞA KARŞI MI?
SP, referandumda "hayır" cephesinde yer alıp da başkanlık sistemine karşı olmayan tek siyasi parti.
Ancak, AKP-MHP işbirliğiyle referandumdan geçirilen ve "cumhurbaşkanlığı sistemi" olarak adlandırılan Türkiye'ye özgü getirilen sisteme karşı çıkıyor.
Türkiye tipi başkanlık sisteminin "güçler ayrılığı" ilkesini ortadan kaldırdığını ifade eden Karamollaoğlu, başkanlık sistemlerinde parlamentonun güçlendirilmesi ilkesi esas olmasına karşın, Türkiye'de tersi bir durumun söz konusu olacağını, cumhurbaşkanını denetleyecek organların yetkileri tırpanlandığı için bu durumun ülkeyi "otoriter bir rejime" sürükleyeceğini ifade ediyor.
KİMİNLE İTTİFAK YAPACAK?
Karamollaoğlu, cumhurbaşkanı adayı çıkaracaklarını ısrarla vurguluyor.
SP'deki genel eğilim, ilk turda kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarıp, ikinci turda hayır cephesinde yer alan diğer muhalefet partileriyle "ilkeler" etrafında varılacak uzlaşma doğrultusunda birlikte hareket edilmesi yönünde.
Milletvekili genel seçiminde SP'nin oyu, yüzde 10 barajını aşmaya yetmediği için, parlamentoya girmesi için ittifak bir anlamda zorunlu görünüyor.
Bütün partilerle temas içinde olacakları mesajını veren Karamollaoğlu, "AK Parti çeşitli kanunlar yapılırken fikirlerimizi alırsa elbette onlara ileteceğiz. Muhalefetteki partilerle de elbette dirsek temasında bulunacağız. Bizim siyasi üslubumuz kucaklamayı emrediyor, kutuplaşmayı değil" diyerek kapıları açık tutuyor.
SP ile ittifaka en yakın duran ise Akşener'in liderliğindeki İYİ Parti.
Cumhurbaşkanı adaylığını şimdiden ilan eden tek isim olan Akşener, milletvekili seçiminde Demokrat Parti ve SP ile ittifak yapmak istiyor.
Karamollaoğlu ise şu ana kadar bu öneriye olumlu/olumsuz yanıt vermiş değil. Ancak, ilerleyen süreçte yapılan görüşmelere göre SP-İYİ Parti-DP ittifakı sürpriz olmayacak.
Geçmişte iktidar olan ve şu anda tabela partisi görünümündeki Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Adalet Partisi ile kamuoyunun adını pek de duymadığı Hak ve Adalet Partisi, "ittifak" kararı aldıklarını açıkladılar.
Bu küçük partilerin de böyle bir ittifak içinde yer almak isteyeceği ifade ediliyor.
CUMHURBAŞKANI ADAYI GÜL MÜ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sert eleştirilerinin hedefi olan önceki cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, SP'nin cumhurbaşkanı adayı olacağı kulislerde konuşuluyor.
Hükümetin çıkardığı son Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) yönelik eleştirisi üzerine Erdoğan ve iktidara yakın kesimlerin ağır sözlerle yüklendiği Gül, adaylık konusundaki soruları ne yalanlıyor, ne de doğruluyor.
Ancak SP, cumhurbaşkanlığı için Abdullah Gül'ü aday göstermek istiyor ve Karamollaoğlu da bunu açıkça ifade ediyor.
SP'den gelen bu "niyet beyanı"na karşın, Abdullah Gül ile henüz temas kurulmadığı kulislere yansıyan bilgilerden.
Erdoğan ve Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop'la görüşen Karamollaoğlu'nun yakın çevresine, "erken seçim izlenimi almadıklarını" ilettiği belirtiliyor.
İşte bu nedenle de SP'nin Gül'le temas kurma ya da resmen adaylık teklifi götürmek için aceleci davranmayacağı vurgulanıyor.
Erdoğan'ın sürekli Gül'ü "adaylık" konusunda açıklama yapmaya zorladığını da dikkate alan SP yönetimi, şimdiden teklif götürülmesi halinde Gül'e yönelik baskıların artacağını düşünüyor.