Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay’a konuştu. “Ortada devlet bırakmadılar” diyen Saadet lideri, Erdoğan’ın tek derdinin kendi koltuğunu korumak olduğunu vurgulayarak, “Tayyip Bey’in öyle geniş ufku da yoktur. Durumunu, koltuğunu korusun hepsi o kadar. Yolun başında Amerika’ya, İsrail’e sözler vermiş, düşe kalka onları tutmaya çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan’ın “nas” çıkışıyla ilgili olarak, “Ekonomideki çığırından çıkmışlığı nasla açıklamak mümkün değil. Bunun adı akıldışılık, iş bilmezlik. Bütün kurumları sat, devleti sat, sonra böyle açıklamalara gir, olmaz” diyen Karamollaoğlu, “Tutturmuş faiz haram. Yüzde 20’si haram da 15’i değil mi?” Diye sorarken, asgari ücretin de 12 bin lira olması gerektiğini savundu.
Karamollaoğlu, seçim tartışmalarıyla ilgili olarak ise, “Benim kestirme konuşmamı bazıları yadırgayabilir ama ortada devlet bırakmadılar, tarım perişan, asgari ücrette açlık sınırı konuşuluyor. Bu durumda seçmen bir karar verecek. Halk bir arayış içinde, arayan Mevla’sını da bulur” diye konuştu.
Balbay’ın Cumhuriyet’teki yazısı şöyle:
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile partinin genel merkezinde iki saat kadar sohbet ettik. Makam odasının bir duvarını Erbakan’ın başbakanlığı döneminde İstanbul’da toplanan D8 zirvesinin aile fotoğrafı, bir tarafını Mustafa Kemal’in 23 Nisan 1920’de Meclis açılışı öncesinde Hacı Bayram’daki dualı heyet fotoğrafı dolduruyor.
Saadet çayı adını verdikleri yoğunlaştırılmış bitki çayı ile sohbet ettik. Siyasi partiler genelde kitle partisi ve kadro partisi olarak ikiye ayrılır. SP’de kadro partisi kimliğini yitirmeden kitle partisi olma zemini hâkim. Görüşmemiz sırasında partinin Kocaeli ve Konya’dan gelen gençlik kadrolarının eğitimi vardı. Önceki hafta Almanya teşkilatı gelmiş.
"SEÇİMDE NE OLUR?"
Temel Bey, seçimde ne olur sorumuza şu karşılığı verdi:
Benim kestirme konuşmamı bazıları yadırgayabilir ama ortada devlet bırakmadılar, tarım perişan, asgari ücrette açlık sınırı konuşuluyor. Bu durumda seçmen bir karar verecek. Halk bir arayış içinde, arayan Mevla’sını da bulur...
"YANLIŞ SİSTEM"
Erdoğan’la SP arasında daha ilk düğmede derin ayrılık var. Şunları söylüyor:
Başında söyledik: yüzde 50+1 yanlış, sistem yanlış. İşin başında bize Mehmet Uçum’u gönderdi. Dört saat allayıp pulladı, kafamıza yatmadığını söyledik. Sonra Şentop’u gönderdi. Ona da anlattık. Böyle denetimsiz sistem olmaz.
Ekonomideki çığırından çıkmışlığı nasla açıklamak mümkün değil. Bunun adı akıldışılık, iş bilmezlik. Bütün kurumları sat, devleti sat, sonra böyle açıklamalara gir, olmaz.
İki ayak var: Üretim ve asgari ücret. Bugünkü koşullarda asgari ücretin 12 bin lira olması gerekir. Her yıl asgari ücrete gerçek enflasyonun yüzde 10 üstünde zam yapılırsa 5-6 yılda, açlık sınırından yoksulluk sınırına gelinir.
Tutturmuş faiz haram. Yüzde 20’si haram da 15’i değil mi?
Tayyip Bey’in öyle geniş ufku da yoktur. Durumunu, koltuğunu korusun hepsi o kadar. Yolun başında Amerika’ya, İsrail’e sözler vermiş, düşe kalka onları tutmaya çalışıyor.
Şimdi Yeniden Refah Partisi’ne bir destek var. Bu belli. Yasaya göre kapatılan partinin adında parti kurulamaz. Bu da açık. Bakalım, mahkemeye verdik. Fatih Bey’e (Erbakan) partide yer verdik, böyle bir tercih yaptı.
Baraj tartışmalarına son vermek için bunu yüzde 1’e indirmek uygun olur.
"KILIÇDAROĞLU BİR BABAYİĞİT"
Karamollaoğlu, perşembe günü Kılıçdaroğlu ile görüşecek. Altı partinin Meclis buluşması için “Anlaşılan noktalar öne çıkmalı, anlaşılamayanları yola bırakmalı. Öncelik bu ucube sistemden çıkmaktır” diyor. Kemal Bey için şöyle diyor:
Kılıçdaroğlu bir babayiğit. Partisini herkesle diyalog kurabilecek noktaya getirdi.
Sorduk:
Kılıçdaroğlu babayiğitse siz de babayiğitsiniz. Sizin de tabanınıza CHP’yle diyaloğu anlatmanız gerekiyor. Nedir durum?
Şu yanıtı verdi:
Tabanımıza diyoruz ki biz size başka CHP’ye başka konuşmuyoruz. Hepsi dört sözcük: ifade, düşünce, inanç özgürlüğü. Kemal Bey’le, Meral Hanım’la bunda birleşiyoruz.
Temel Bey’le 2 Temmuz Sivas’ı da konuştuk. “O gün olayları önlemek için yaptığım konuşmaya baksınlar. 2 Temmuz’da Sivas, üç gün sonra 5 Temmuz’da Başbağlar. Karanlık noktalar var. Kent güvenliğinden kimlerin sorumlu olduğu belli” diyor.
Karamollaoğlu genel durumu şöyle özetledi:
İnfial çok büyük, işi çığırından çıkardılar.