S-400'ler için "aracı" formülü...

Mahalli seçim gürültüsünden arada kaynar gibi oldu... Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile ABD'ye gitti, geldi... Akar ve Güler, Pentagon'da askerî törenle karşılandı. Bakan Vekili Patrick Shanahan ile ABD Genelkurmay Başkanı tarafından karşılanan Akar ve Güler onuruna top atışı yapıldı.

Heyetimizin ABD'de karşılanış şekli bizi çok mutlu etti. Bakan Akar, orada yaptığı konuşmada, "ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ortak menfaatlerimizle uyumlu ve Türkiye ile koordinasyon ve iş birliği içinde yapılacağına inanıyoruz. Suriye'deki sorunlara çözüm bulmaya devam edeceğiz. Konunun çok karmaşık olduğunun farkındayız ama bu konu üzerinde çalışan çok akıllı insanlarımız var. Bu görüşmemizde ve sonraki görüşmelerimizde ilerleme kaydetmeyi dört gözle bekliyorum" dedi. İki Bakanın görüşmesi sonrası Millî Savunma Bakanlığı'ndan gelen açıklamada, "Akar tarafından Türkiye'nin PKK, YPG, PYD, DEAŞ ve FETÖ dahil tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlılığı vurgulandı. İki Bakan, ülkeleri arasında köklü geçmişe sahip stratejik ortaklığı ve NATO'da süren iş birliğinin önemini yineledi." ifadelerine yer verildi. Alıcı antenlerimizi Pentagon'a çevirdik oradan da, "Yetkililer, Suriye'de IŞİD'i imha etme operasyonları ve ABD'nin Rus yapımı S-400 füze savunma sisteminin Türkiye tarafından potansiyel olarak satın alınmasına ilişkin endişeleri de dahil olmak üzere çok çeşitli savunma konularını ele aldı." denildi. Resmî açıklamalardan şöyle bir fotoğraf elde etmek mümkün;

"Biz dedik, güvenli bölge. Onlar dedi, Rusya'dan S-400 almayın."

Ee!.. Peki ne olacak Türkiye'nin ısrarla üzerinde durduğu beka için güvenli bölge talebi?.. ABD'den heyetimiz ne/nelerle geri döndü?.. Araya defne yaprağı misali bir Trump-Erdoğan telefon görüşmesi girdi ama hâlâ ne olduğunu anlayabilmiş değiliz. Konuya ilişkin olarak havuz medyasına yazdırılmış aydınlatıcı (!) mahiyette bir haber veya köşe yazısına da rastlamadım. Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu onları fazlaca meşgul ediyor herhalde!..

Araya, Kıbrıs'ta Rum tezlerini desteklediklerini ilan eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov girdi; bölgeye Rus askerî polis birliklerinin yerleştirilebileceğini söyledi. S-400'lerini satın alacağımız Rusya da güvenli bölgenin Türkiye'nin kontrolünde olmasına karşı çıktı. Bu aynı zamanda PKK/YPG'nin Rusya tarafından korunması anlamına da geliyor!.. Rusya'dan gelen -bana göre şaşırtıcı olmayan- açıklama gerçekten önemli bir kırılma noktası. Astana süreci bundan sonra nasıl işleyecek ve de devam edecek?.. İdlib mutabakatı nasıl ve ne zaman patlayacak?.. Bir daha Adana Mutabakatı'ndan bahsedebilecek miyiz?..

Cevap bulması gereken çok önemli bir soru daha var;

Suriye sınırına yığdığımız Mehmetçiğimizin bekleyiş süreci... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun dünkü açıklamalarındaki, "ABD ile çekilme sürecini nasıl koordine edeceğimizi konuşuyoruz" sözlerinden anlaşılıyor ki, ABD'den dönen heyetimiz aradığını bulamamış. Oyalanmaya devam ediyoruz!.. Hulusi Akar ve Yaşar Güler'in temasları hakkında ABD'li kaynaklara çeşitli sorular yönelttim. Bir yetkili şöyle ifade etti;

"Amerikan tarafı muhataplarına, Türkiye'nin güvenli bölge talebi konusunda, 'Orada uluslararası bir güç kuracağız. Bu güce Türkiye'nin de dahil edilmesi için çalışacağız' mesajını verdi."

Hoppalaa!.. Ne oldu şimdi?.. Bu uluslararası gücün tanımı ne?.. NATO mu, BM mi yoksa Arap Gücü mü?.. ABD'den yapılamayan ve heyetimize söylenmeyen "uluslararası güç" tarifinin içeriği ne?.. "Güvenli bölge Türkiye'nin kontrolünde olsun" derken, "Türkiye'yi de uluslararası güce dahil etmeye çalışıyoruz" ne demek?..

Hulusi Akar ile Yaşar Güler'in ABD seyahatinden önce bu ülkeyi çeşitli sebeplerle ziyaret eden heyet üyelerimizden hep aynı lafı işitiyordum;

"ABD kongresinin tek gündemi var; S-400'ler. Başka bir şeyle ilgilenmiyorlar."

Türkiye'nin içine düştüğü sıkışık pozisyonda olumlu yönde bir gelişme kaydedilemiyor. Ankara'nın derin koridorlarını S-400 kâbusu bastı!.. Görüştüğüm üst düzey bir güvenlik bürokratı; "ABD, birtakım şeyleri Türkiye'ye dayatıyor. S-400'leri aldığımız andan itibaren kıyamet kopacak. Türkiye, bir çıkar yol arıyor. Buna bir peşinat verdik, bir başka ülkeye satış yapmaya çalışılıyor. Hindistan ile görüşmeler var. Hindistan ben bunu alırım derse peşinatı kurtaracağız. ABD bunu aldırtmayacak. Tavırları açık adamların. Bunu da saklıyorlar kamuoyundan."

Sadece bu sözlerin bile 100 sayfalık analizi yapılabilir. Hem de beka üzerinden!.. Yazıyı uzatmadan bir soruyla yetineceğim;

R. Erdoğan, ABD ve Rusya'dan gelen son cevaplardan sonra bir gün devletin en üst kademelerini toplar ve "Beyler siz ne diyorsunuz yahu... Yarından tezi yok, Suriye'ye giriyoruz" derse... Güvenlik bürokrasimiz ne yapacak?.. Erdoğan'a ne diyecek?.. Ne yapmamız gerektiğini önerecek? Aklıselim bir projesi olan var mı?..

Yazarın Diğer Yazıları