Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça Ankara’yı da hararet bastı. Bahar yağmurlarının serinlettiği hatta ayaza çeken gecelerde evlerde, lokantalardaki sohbetlerde haliyle söz dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanlığı seçimlerine geliyor.
Ankara’nın adı büyük olsa da, siyasilerin sıklıkla uğradıkları üç beş mekân var. Bunlardan birisi de Tavacı Recep Usta. Ünlü lokanta çoğunlukla AKP’lilerin uğrak yeri. Geçen hafta Salı günü akşamı da bu mekanın ağır konukları vardı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, iş adamı Saffet Ulusoy ve özel bir hastanenin sahibi Doktor Ramazan Aydın mekânın ağır misafirleriydi. Yemek, sohbet-kulis karışık geçti. Arada bir kahkahaların yükseldiği masada Cemil Çiçek’in “Bunların hepsinin kullanım tarihi doldu” sözlerini söylemesi salonun bir başka ucundan bile duyulacak yükseklikteydi.
Geçtiğimiz Cuma gecesi de AKP MKYK’dan “3 dönem şartı kalkmayacak” kararı çıkınca akıllara “Cemil Çiçek’in acaba önceden haberi var mıydı” sorusu düştü.
Göze girme yarışı!..
AKP’li yöneticiler ve milletvekilleri son günlerde televizyon kanallarına çıkmak için adeta yarışa girdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın açıklamalarının ardından medyada boy göstermek isteyen AKP’liler Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Erdoğan’ın gözüne girebilmek için büyük çaba sarf ediyor. Öyle ki, bazı AKP’liler Başbakan Erdoğan’ın en çok seyrettiği TV olan Haber-24’e çıkabilmek için her yolu deniyorlar.
TV çalışanları neredeyse AKP’lilerin bu isteklerinden bunaldı. Erdoğan’ın cemaate ’İstikbal Savaşı’ açtığı günlerde ekranlardan uzak duran isimler bir birleriyle yarışıyor. Ekrana çıkmak isteyen ve sıraya giren isimlerden bazıları şunlar:
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya...
Haliyle bu listeye Erdoğan’dan randevu alıp da görüşemeyen çok sayıda bakanı da eklemek gerekiyor.
En kıymetli oda
TBMM’de şu günlerde milletvekilleri bir hayli dertli. Trilyonlarca lira harcanarak inşa edilen yeni bina vekillerin kâbusu oldu. Asansöründen çatısına, tefrişinden odasına kadar her şeyi sorun.
Hele güneş görmeyen odalara tıkılan milletvekilleri adeta sinir küpü. Kimi CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in yeni binaya taşınmayarak iyi yaptığını söylüyor kimi de yerel seçimlerde belediye başkanı olan milletvekillerinin odasına konmak için her yolu deniyor.
Belediye Başkanlığına seçilen Edirne Milletvekili Recep Gürkan da şanslı milletvekillerinden biriydi. Odası ferah olan Gürkan’ın bu sayede arayanı soranı da çoğaldı. Çok sayıda milletvekili Gürkan’dan odasını istedi ama kısmetli çıkan CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan oldu.
Vefa denen şey...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, birden bire AKP’nin boy hedefi oldu. Gerçi bu hedef olma durduk yere gerçekleşmedi. Cüppesini giyip; eş- dost gözetmeden “Ankara’da hakimler var” dedirten kararlara ve açıklamalara imza atan Haşim Kılıç’ın, elinde “Yasa yerine asa” tutan AKP’nin hışmına uğrayacağı kaçınılmaz bir politik gerçekti..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, nasılsa bu kez üslubu çok fazla bozmadan Haşim Kılıç’a yüklense de durumdan vazife çıkaran AKP’liler veryansın etti. Kimi cüppesini çıkarmasını istedi, kimi de çoluk çocuğu üzerinden sopa gösterdi.
Ahde vefasızlık suçlaması belki de dillendirilenlerin yanında en hafif kalan ithamdı. Ama söz konusu ahde vefa olduğunda Kılıç’ın da söyleyecek sözü vardı. AKP aleyhine açılan kapatma davasını partililer belki unutmuştu. Ama o günleri unutmayan bir isim de vardı!
Haşim Kılıç, sohbetlerinde AKP’lilere kapatma davasını anımsatıyor ve şöyle diyordu:
“AKP’liler siyasi hayatlarını bana borçlu. Bu nedenle hepsi haddini bilmeli.”