RÜZGARLI SOKAK

RÜZGARLI SOKAK

Polise köpek kovalatan müsteşar şimdi bakan...

Polise köpek kovalatan müsteşar şimdi bakan... 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Efkan Ala’yı Diyarbakır Valiliği’nden Başbakanlık Müsteşarlığı’na taşıdı. Eski Kültür Bakanı Erkan Mumcu’nun referansı ile bu koltuğa oturan Ala, kısa sürede Başbakan Erdoğan’ın gözüne girmeyi başardı. Üstelik gözüne girmekle de kalmayıp, en ketum ve mahrem adamı da oldu.
Bu ketumluğu Ala’yı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın  “İstikbal Savaşı”  verdiği günlerde birden bire İçişleri Bakanlığı koltuğuna da oturttu. Emniyet’e çeki düzen vermek, tasfiyeleri yapmak Ala’nın işi haline geldi. Ala, koltuğa oturur oturmaz, kılıcı çekti, müdür, amir, komiser, memur demeden tasfiyeye başladı.
Hal böyle olunca da emniyet koridorlarında  “eskilerden” konuşulmaya başlandı..
Emniyetçilerin anlattıklarına göre;
Ala ile polisin kanları birbirlerine hiçbir zaman ısınamamıştı. Bunu da en iyi Başbakanlık Müsteşarlığı döneminde orada görev yapan polisler biliyordu.
Vakitli vakitsiz, başına şapka, gözüne gözlük takan Efkan Ala, ’Komiser Kolombo’kılığında polislerin karşısına çıkıveriyordu. Bu karşılaşmada Ala ne yapıp edip bir yolunu buluyor ve polisleri haşlıyordu!
Bu kadarla da kalmıyordu Ala’nın yaptıkları... Başbakanlığın önünde ve çevresini yaşam alanı olarak seçen köpekler de Ala’nın gazabına uğradı. Makamından çıkıp, otomobiline binmek üzere olan Ala’ya bu köpeklerden birinin dişlerini göstermesi yetip de arttı.
Bu olaydan sonra köpeklere fena takan Ala, koruma polislerine de yeni bir görev ihdas etti.
Polisler, asıl işlerini bırakarak çevrede ne kadar başı boş dolaşan köpek varsa, onları kovalamaya başladı.
Bu arada Efkan Ala, İçişleri Bakanı olduktan sonra ilginç alışkanlıklarına bir yenisini ekledi. Meclis’e gelişlerinde basın mensuplarına yakalanmamak için çareler üreten Ala, protokol yerine 3 No’lu kapıyı tercih etmeye başladı.
Başlangıçta bu kural sıkı sıkıya işliyordu. Ancak bir Salı günü protokol kapısının önünden geçerken kalabalık gören Ala bunun nedenini sordu. 3 No’lu kapının önüne yanaşan makam aracından inmek üzereyken polislerden  “Sayın Başbakan gelecek, kalabalık onu bekliyor” yanıtını alan Ala’nın talimatı da  “Protokol kapısına çek” oldu.
Ala, bundan sonra Salı günleri protokol kapısını kullanmaya başladı!..

 

Gerekçeli kararın yazılmama gerekçesi
Ümraniye davasında yaklaşık 6 aydır yazılmayan gerekçeli kararın çok uzaması TBMM kulislerinde de tartışma konusu oldu. Yargı kulislerinin nabzını yakından tutan savcı kökenli CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz bunun ardında iki temel gerekçenin bulunduğunu belirtti. Biri; iddianamenin çok uzun olması nedeniyle deliller arasındaki illiyet bağının bir türlü kurulamaması. İkincisi ise; Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasının ardından davaya bakan hakimlerin ellerindeki işlerin biteceğini bundan dolayı yargıda yaşananları dikkate alarak gerekçeli kararı yazmakta ağır davranmaları. Hakimlerin durumunun çok zor olduğunu dile getiren Özgündüz, gerekçeli kararın geç yazılmasına ilişkin şu kulis notlarını aktardı:
 “Bir taraftan davayı karara bağladınız. Gerekçeli kararı geciktirmeniz bu davadan yargılananların bir an önce temyize başvurmasını engelliyor. Böyle bir soruna neden açtınız. Hakimlerin bunu düşünecek vakti var mı bir de ona bakmak gerekiyor. Davanın iddianamesi çok uzun. Yapılan yargılamalardan sonra bu iddianamedeki delilleri bir araya getirip tutarlılık sağlayıp, gerekçelendirmek gerçekten de çok zor. İkincisi de Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması. Biliyorsunuz bu mahkemeler ellerindeki işi bitirene kadar görev yapıyorlar. Dolayısıyla gerekçeli karara noktayı koydukları gün ellerinde iş kalmaması nedeniyle görevleri sona erecek. Bunun sıkıntısını çektikleri için ağırdan alıyorlar. Nedeni de yargıda son günlerde yaşananlar. Ne olacaklarını, nereye gideceklerini bilmiyorlar. Belirsizlik tüm yargı mensuplarını korkuttuğu gibi bu davaya bakan hakimleri de korkutuyor. En azından kendileri için ne olacağını bilene kadar gerekçeli kararı uzatıyorlar. Sonuçta tabii yine cezaevinde yatanlar faturayı ödüyor.” 

 

Kabine’nin en paralı bakanı
TBMM kulislerinde bakanlarla milletvekilleriyle fotoğraf çektiren çektirene. Bu günlerde Meclis’e ziyaretçi olarak gelip de elinde fotoğraf makinesi olmayan birine rastlamak çok zor. Fotoğraf makinesi yoksa cep telefonu devreye giriyor. Geçen hafta Ankara dışından gelen iki öğrenci de kulislerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e rastladı. Öğrenciler Şimşek ile fotoğraf çektirmek istedi. Ancak bu o kadar kolay  değildi. Şimşek’in sınav sorusu vardı:
 “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz!” 
Kızlar, “Maliye Bakanı Mehmet Şimşek”  yanıtını yapıştırırken bu kez de  “Maliye Bakanı ne iş yapar” sorusuyla karşılaştı.
Kızlar bu soruya da  “O kadarını biliyoruz ekonomiye ve ülkenin para durumuna bakar. Kabine’nin en zengin bakanı” yanıtını verdi. Şimşek aldığı yanıttan hoşnut olacak ki, önce gülümsedi ardından da ağzından  “Bakın biliyorlar, gerçekten o kadar da değil”  sözleri döküldü.