RÜZGARLI SOKAK

RÜZGARLI SOKAK

Kutudan ne çıkacağı belli olmaz

Kutu; rahmetli Cenk Koray’ın TRT’de 80’li yıllarda yaptığı  “Tele Kutu” yarışma programıyla hayatımıza girdi, Acun Ilıcalı’nın sunduğu  “Var mısın Yok musun”  ile yaşamımızda tavan yaptı. Ev kirasını, kredi kartının taksitini ödeyemeyenler, olası entelektüelliklerini göstermek için değil ama borçtan kurtulmak için bu programa hücum ettiler. Hele Hamdi Bey’in pazarlığı bir başka oldu; kimine acıdı da Hamdi Bey, kutusunu açtırmadı kimine acımadı, kutusunu açtırdı.
Ama kutu asıl ününü; Ayakkabı kutusu olarak yaptı; ki 17 Aralık’ta düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda  polis üstelik Hamdi Bey’e de sorma ihtiyacı duymadan kutuyu açıverdi.
İşte o malum kutu meğer AKP’de fobiymiş..
Eski TBMM Başkanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de kutu fobisini yaşayanlardanmış!
Anlatılanlara göre; Şahin,makamında kendisine ziyaret veya şu bu şekilde gelen kutuları ne açıyor ne de açtırıyormuş.
Kazara açtıklarını da milletvekillerine ikram ediyormuş. Kutulardaki, lokum, incir, ceviz içini misafirlerine sunuyormuş. 
17 Aralık’ta Halkbank Genel Müdürü  Süleyman Aslan’ın evine düzenlenen operasyonda ‘Ayakkabı Kutusu’ndan çıkan 4 milyon 500 bin dolara da Şahin çok şaşırmış olacak ki, yanındaki çalışanlarına “Ben size yıllardan beri gelen kutuları açmayın demiyor muyum. İçinden ne çıkacağını kimse bilemez. Şimdi neden hiç kutuları açmadığımı, açtıklarımdan ise hiçbir şey almadığımı, dağıttığımı anladınız mı” deyivermiş.
 
“Yat der yat, kalk der kalk” kabinesi
Başbakan Erdoğan, adları yolsuzluğa karışan 4 Bakanı  Kabine dışında bıraktı. İstifa mı ettiği yoksa Erdoğan tarafından görevden alındığı belli olmayan eski Çevre Bakanı Bayraktar’ın “Operasyona konu edilen uygulamaları Erdoğan’ın talimatı ile yaptım. O da istifa etmeli”  sözü malum medyada yankı bulmadı.  Ama  rüşvet ve yolsuzluk patlayınca  kulislerde bakan totonun  oynanmasının yanı sıra Erdoğan’ın “Savaş Kabine”si kuracağı konuşulmaya başlandı. Erdoğan, kabine revizyonunda totoyu yine yatırırken, seçtiği isimler AKP kulislerinde “Anlaşıldı bu kabine tam Başbakan’ın kabinesi olmuş. Kabinedeki yeni isimlerle Bakanlar Kurulu, Erdoğan yat der yatar, kalk der kalkar kabinesi olmuş” yorumlarının yapılmasına neden oldu.
 
Başbakan Erdoğan’a ayaz geceler
Ankara’da hava ayaz mı ayaz, merhum Attila İlhan’a ilham verecek, hani yazsa ustura ucu diyecek... Ama sıcak mahfiller de var!
Tarih 17 Aralık...
Sabahın erken saatleri...
AKP’de Attila İlhan’ın ‘Tut ki gecedir’ şiirine ilham veren bir atmosfer hakim..
Mahcupça sıra kimde sorusu soruluyor; tıpkı Balyoz ve Ümraniye davalarında olduğu gibi...
 3 bakanın (artık eski) oğlu gözaltında bir eski bakan da töhmet yüklü..
Madem ki İlhan’dan gidiyoruz; ki en iyi AKP’deki havayı o anlatıyor;
 “İhbarlar birer sansar, bir telefondan bir telefona atlar, yeraltı örgütleri tetik üstünde
adres değiştirmiş silah kaçakçıları, hırsızlar sinirli
hainler ürkekçedir...” 
Ve ‘İhanete’ gece müthiş bir gerekçe...
Peki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ruh hali ne alemde! İlkin artık eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’e çıkışıyor; “Biz seni oraya altını tutasın diye getirdik. Altını tutamıyorsun!” 
Ardından toplantı üstüne toplantı...
Strateji, taktik, derken sıra da satın alınacak gazeteciler, saf değiştirecek polis hakim ve savcılar...
Ve Tayyip Erdoğan hiç olmadığı kadar uykusuz ve huysuz...
Bir AKP’li ‘Patron’un ruh halini şöyle anlatıyor:
 “Patron’un kaç gündür gözünü uyku tutmuyor, birkaç saat uykuyla idare ediyor. Eğer Patron duruma el koymasaydı, bunun bir ölüm kalım savaşı olduğunu bilmeseydi, sırada 23 AKP Belediye ve İl başkanlıklarının olduğunu bilmeseydi, bu kadar agresif davranmazdı!” 
 
Mustafa Keser Cumhurbaşkanı olurdu
Sanatçı Faruk Demir, eski milletvekili ve CHP’nin 37 Çankaya aday adayı arasında. O da diğer aday adayları gibi CHP’li seçmenlerle buluşuyor, projelerini anlatıyor, başkan adaylığı için kendisine üyelerden oy istiyor. Yine, üyelerle sohbet toplantısında aday adayı olma amacını ve beklentilerini anlattı, oy istedi. O sırada kalabalıktan birisi  “Senin Türkülerin yeter!”  diye bağırdı.
Faruk Demir, siyasetin ayrı, sanatın ayrı olduğunu düşünmüş olacak ki  “Bu işler türkü ile olsaydı Mustafa Keser, Cumhurbaşkanı olurdu” yanıtı  yapıştırdı.
 
İmamlara mektup 5 gün uyutmadı
CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan renkli ve esprili bir kişiliğe sahip. Kendi yaşadıklarını esprili bir dile anlatıp, eleştirmekten kaçınmıyor. Gün görmemiş anılar bal olup ağzından süzülüyor Özcan’ın. Öyle bir anısı var ki tam 5 gün uyku uyutmayan cinsten. Milletvekili arkadaşlarına Bolu İl başkanlığı döneminde yaptığı  “imam açılımı” nı  aynı tat ve aynı minvalde anlatıyor:
 “İmamlara AKP’yi eleştiren bir mektup gönderdim. Bir gün bir de baktım ki Başbakan Erdoğan yazdığım mektubu konuşmasında kullanıyor ve eski genel başkan Baykal’a hitaben; (Hani dini siyasete alet etmek yoktu bu mektup ne) diye sormaz mı. 
Bunun üzerine Baykal’ı aradım, halimi anlatmak istedim ama telefonlara çıkmıyor. 2 gün boyunca arıyorum tık yok. Arkadaşlar (gitti senin vekillik) diye takılıyorlar. Yüzlerine söyleyemesem de içim içimi yiyor. Kara kara düşünüyorum. Baykal’a ulaşmanın yollarını arıyorum. O günlerde Baykal’ın Sinop’ta programa katılacağını duydum. Atladım arabaya 6 saat direksiyon salladım gittim Sinop’a. Baykal’ın programına katıldım, göz göze gelmek için fırsat kolluyorum. Çevresinde dört dönüyorum ama Baykal, dönüp de bir kez bile bakmadı. Bakmak ne kelime göz göze bile gelemedim. Bir ara fırsat bulup selam verdim. Ama alan yok. Baykal, renk vermedi.
Neyse kırgın, yorgun Bolu’ya döndüm. Ne yaptım ben diye de saçımı başımı yoluyorum. Hadi bir kez daha telefona. Ara ara, Baykal yine çıkmıyor. Bu arama faslı tam tamına 5 gün sürdü. Sonunda Baykal telefona çıktı, selam sabah faslından sonra Baykal; (Mektup meselesini mi söyleyeceksin, boş ver unut onu) dedi.
Baykal, unut dedi demesine ama ben o uykusuz geçen 5 geceyi hiç unutamadım...”