RÜZGARLI SOKAK (17 Şubat 2014)

RÜZGARLI SOKAK (17 Şubat 2014)

Erdoğan’ın “aslan” kehaneti...

Erdoğan’ın “aslan” kehaneti...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Perşembe günü akşamı liste dışı bıraktığı eski vekillere ATO Congressium’da yemek verdi.
Yemeğin basına açık bölümünde Erdoğan, iç ve dış politikalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili kendince bilinen izahları yaptı.
Yemek basına kapatıldıktan sonra eski vekilleri heyecan sardı. Yeniden ikbal umudu yakalayan vekiller, Erdoğan’dan bir işaret, bir söz bekledi. Erdoğan, vekillerden sahaya inmelerini yerel seçimlerde arazide çalışmalarını istedi.
Vekiller bu çağrıyı hayra yorarlarken, kafalarında haliyle Erdoğan’ın yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ile ilgili söyleyeceği sözler vardı.
Erdoğan, vekilleri çok fazla bekletmedi, her zaman olduğu gibi ne paralel devlet bıraktı, ne İsrail ne de Haşhaşileri...
Ve geldi zurnanın zırt dediği yere...
Operasyonlarda göz altına alınanların aklandıklarını açıkladı. Buna örnek olarak da mal varlıklarına el konulan iş adamlarını gösterdi. Mahkeme kararı ile mal varlıklarındaki tedbir kararının kaldırıldığına dikkat çekti.
Ayrıca bununla da yetinmedi evinde ayakkabı kutusu içinde 4 milyon 500 bin dolar bulunan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ı da aklanan isimler arasında saydı.
Bazı milletvekilleri bu sözlere bir anlam veremedi susmayı tercih etti bazıları da inanmamış olacaklar ki bıyık altından güldü.
Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından yemekler yenildi, sohbetler daha sonra Balgat ve Çukurambar semtindeki bazı pastanelere kaydı. İkili, üçlü beşli gruplar halinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar yapılan sohbet ve değerlendirmelerde Erdoğan’ın konuşmaları üzerine saatler harcandı.
Ve Cuma sabahı Erdoğan’ın ‘aklandı’ dediği isimler arasında bulunan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, salıverildi...

“Hepimiz Fatih’iz”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, iki Fatih ile yaptığı telefon görüşmeleri yüzünden başı dertte. O Fatih’lerin ikisi de ünlü holdingin yöneticisi. İlk Fatih; holdingin bünyesinde Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Saraç.
Diğeri de Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı.
Başbakan Erdoğan’ın “tak” diye emrettiğini “şak” diye yerine getiren Fatih’ler haliyle kısa sürede sosyal medyada fenomen oldu.
Fatih Altaylı, CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N-1K programına katılarak itiraflarda bulundu, ki “itirafçı” sözü Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş’a ait. Altaylı, “şanlı Türk” medyasının içinde bulundu halsizliği anlattı! “İtirafçı oldu” , “adam doğruyu söylüyor” , “kıvırtıyor” diyenler de oldu.
Hangisine inanırsanız inanın, ama bir gerçek var, medyanın özellikle Ankara temsilcilerinin hali pür meali tam bir ibret vesikası. TBMM’de Salı günleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında, Cuma selamlıklarını aratmayan bir görüntü yaşanıyor. Erkek yöneticiler en şık, kadınlar en cici elbiselerini giyip TBMM dış kulisteki yerlerini yaklaşık bir saat önceden alıyorlar. Gözlerde bir fer, yüzlerde kocaman bir gülümseme hakim.
Gelip geçen Bakan’a veya Başbakan Erdoğan’a yakın olan milletvekiline gerekli ilgi alaka gösteriliyor...
Hele Başbakan Erdoğan’ın gelmesine dakikalar kala başta korumalar olmak üzere “şedit” kalemlerde bir telaş, bir koşuşturmaca başlıyor.
Kuliste, Erdoğan ile ayaküstü de olsa sohbet etmek mümkün değil, ama göz göze gelmek, mühim bir çabayı gerektiriyor. Çünkü tecrübeliler Erdoğan’a en yakın mesafeyi deneye yanıla bildikleri için oraya konuşlanıyorlar, bilmeyenler yanlış yer tuttukları için haliyle diğerlerine kıskanç bir bakış atmayı ihmal etmiyorlar. Erdoğan geçerken göz göze gelenler, koltuğu en azından bir hafta daha koruma garantisiyle grup toplantısının düzenleneceği salona ışıklar saça saça yürüyorlar...
Yandaş medyanın orta halli yöneticileri de teyakkuzda; “ne olur ne olmaz, bize de temsilci koltuğu düşer” beklentisiyle Salı protokolünde mahcupça yerlerini alıyorlar...
Geçtiğimiz Salı günü; tedirgin bir bekleyiş hâkim dış kuliste, gündemde Fatih Altaylı’nın itirafları var. Sohbetin ana konusu da bu...
Hepsinin bir Akif Beki ya da “Deki” ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in ricası ile ilgili torunları ile paylaşacakları anıları var. Kimi, yazılan bir haberde unutulan noktadan, kimi son dakika olarak bir gelişmenin izinsiz ekrana yansımasından dolayı aldıkları “teşekkür” telefonunu anlatıyor!
Ve nihayet sonunda vicdanlı biri konuşuyor ve son günlerin moda deyimiyle Fatih Altaylı’ya hakkını teslim ediyordu:
“Hepimiz Fatih’iz” ...

AKP’nin terör örgütü PKK’yı bitirme planı!
Meclis kulisinde “eski Ülkücü” hızlı Tayyipçi bir mebus anlattı;
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı canisi ile pazarlık masasına oturmasının yanı sıra terör örgütü PKK’yı bitirmek için de kolları sıvadı. Araştırma, soruşturma, Akil Adamlar, ve dahi danışmanların bilgisine görgüsüne başvuruldu. İstihbarat kurumlarının raporları görüldü ki PKK, bölgede sadece Kürt nüfusu bırakmak için kolları sıvamış!
Çerkez, Azeri, Arnavut ne kadar etnik unsur varsa bölgede, PKK’nın baskısından nasibini aldı. Çoğu batı illerinin yolunu tuttu. Hatta Kürt olmayanlar da mecburiyetten Kürt olduklarını ulu orta söylemeye başladılar.
Başbakan Erdoğan, gündüz ve geceler boyu bu homojenleştirme olayına karşı alınacak önlemleri düşündü taşındı ve formülü sonunda buldu.”
Formüle göre; bölgede başta Ermeni oldukları halde kendilerini Kürt zannedenlere bir şekilde etnik kimlikleri kulaklarına fısıldanmış. Soy sop araştırmaları yapmaları sağlanmış ve ilk sonuç da Tunceli’de alınmış.
Tunceli’de kurulan Ermeni derneğine 400 genç üye olmuş ve hatta nüfus cüzdanlarının din hanesine de “Hristiyan” yazdırmış...