“Emret Bakanım” adlı İngiliz yapımı dizi yıllar önce Türkiye’de de bir hayli meşhur oldu. Politik hicivli dizideki olaylar İngiltere’de geçmekteydi. Bakan’ın ofisinde geçen olayların anlatıldığı dizide daimi sekreter (Türkiye’deki karşılığı müsteşar ) yapılacak her icraatı çeşitli bahaneler öne sürerek engelliyordu.
İşte o dizinin Türk tipi versiyonu Dışişleri Bakanlığı’nda yaşanmaya başladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, çalışanlarla iletişim kurmayı seven bir isim. Personelinin doğum günlerini kutlamayı gelenek haline getirdi. Nerede olursa olsun personelin doğum gününü telefonda kutlamayı ihmal etmiyor.
Gelelim “Emret Bakanım” bölümüne..
Bakan, doğum günü olan personeli aramadan önce devreye Özel Kalem Müdürü giriyor. Bakan’dan önce personeli aranacağı konusunda uyarıyor: “Bakan bey telefon edip doğum gününüzü kutlayacak, siz aradığında haberiniz yokmuş gibi yapın. Sürpriz bozulmasın” diyor. Haliyle bakan aradığında da personel bilgi sahibi olmasına rağmen çok büyük bir sürpriz ile karşılaşmış gibi yapıyor ve senaryo mutlu sonla bitiyor.
Ayrıca, Çavuşoğlu, bakanlıktaki bazı katları da geziyor. Ofiste çalışanlarla oturup sohbet ediyor. Bunlar da tabii ki sürpriz ziyaret olarak gerçekleşiyor!
Bakan bey, söz konusu birimi ziyaret etmeden önce yine Özel Kalem Müdürü harekete geçiyor. Ziyaret edilecek yer pırıl pırıl yapılıyor. Kadın çalışanlar kuaföre gidiyor, makyajlar yapılıyor. Erkek personel en şık elbiselerini giyiyor.
Bakan’ın sözde sürpriz ziyaretinin konsepti kesinlikle bozulmuyor.
Mahir Ünal’ın seçim hazırlığı
AKP Grup Başkan vekili Mahir Ünal, seçimlerden önce kişisel bakıma girdi. İddialara göre; MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gözünden düştüğüne inanan Ünal, yıldızının parladığına inanıyor. Bu nedenle de Ünal öncelikle dış görünümden başladı. Ünal saç ektirdi, ardından siyasetin yıprattığı cildine bakım yaptırdı. Estetik ameliyat da geçirdiği öne sürülen Ünal, elbise dolabını da tümüyle yeniledi.
CHP’li Tanal’a anahtar şoku
Geçen hafta Türkiye’nin olduğu gibi TBMM’nin de gündemi, İstanbul Çağlayan Adliye binasında Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesi olayıydı. Adliyelerin güvenlik önlemlerini CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’a sorduk. Çağlayan Adliyesi’ni yakından tanıyan bir milletvekili olarak Tanal, başından geçen olayı şöyle anlattı: “Çağlayan Adliyesi’nde bir gün lavaboya gitmek istedim. Lavaboyu bulduk ama kapısı kilitliydi. Durumu gören arkadaşım lavabonun kapısını açtırmak için görevli bulmaya gitti. Biraz sonra bir tomar anahtarla geri döndü. Bu ne dedim? Anahtarlar dedi. Lavaboyu açtık. Şimdi bir Adliye binasında lavabo anahtarı istiyorsunuz bütün anahtarları bulabiliyorsunuz. Böyle bir güvenlik anlayışı olur mu? Bütün anahtarların herkesin eline ulaşabileceğini düşünürseniz Adliye binasındaki vahim tablo karşınıza çıkar.”
Tanal, Savcı Kiraz’ın odasının kapısının arkasında anahtar bulunmasının da önemli bir güvenlik zafiyeti olduğunu söyledi. Söylemekle de kalmayıp uygulamalı olarak göstermek istedi. TBMM Genel Kurul Salonu’na girdi. Kapının arkasında anahtar olmayacağını düşünüyordu. Ancak arkasına baktığı kapıda anahtar bulunduğunu görünce de büyük bir şok yaşadı.
CHP’de ön seçim hikâyeleri
7 Haziran öncesi yapılan ön seçimler bir başka sinerji yarattı ana muhalefet partisinde. Ön seçim yapılacağı açıklandıktan sonra bütün adaylar sahaya indi. CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak da ön seçim için sahada olan isimlerdendi. Şafak, ön seçim için gittiği Niğde’de seçimlere yakışır bir hızda çalıştığını belirterek, yaşadığı çarpıcı öyküyü de şöyle anlattı:
“Seçim döneminde olduğu gibi hem seçmenleri gezdim hem de CHP üyelerini ziyaret ettim. Sonuçta ön seçimin sonuçlarını üyeler belirleyecek. Karşımdaki aday adayları da haliyle üyeleri ziyaret etti. Kadın arkadaş da benim gibi hiç durmadan çalıştı. Kadın arkadaş, ’Yaşlı bir amcayı ziyaret etmiş, oy istemiş. Amca kasketini gözlerinin üzerine indirmiş, isteği duymazdan gelmiş. Amca bana oy vereceksin değil mi diye soruyor, amcanın cevabı ise ilginç olmuş. Amca, kasketin altından hiç yüzüne bakmadan heee, hee, oralara vereceğiz’demiş. İster seçim olsun, ister ön seçim seçmenin kendi üslubu hiçbir zaman değişmiyor.”