AKP, 7 Haziran seçimlerinde iddialı olduğunu ortaya koysa da; tek başına iktidar çantada keklik değil. Recep Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu, itiş kakışı, 3 dönemlikler, Abdullah Gül denklemi derken HDP-Kandil-İmralı ihanet süreci pazarlığında işlerin kötüye gitmesi riski haliyle düşünülmesi gereken konuların en başında geliyor. Uzun iktidar süresi, ortaya atılan yolsuzluk-rüşvet iddiaları, AKP’li çok sayıda vekil hakkında hazırlanan fezlekeler dokunulmazlığın düşmesini bekliyor. Hal böyle olunca, yeniden listeye girememek bazılarını kara kara düşündürmeye başladı. Siyaset kulislerinde,sohbetlerin ana konusu da zaten uzun süredir AKP’de “Ne yaparız” sorusuna yanıt aramak olmaya başladı. Açıktan dillendirilmese de AKP’liler şimdiden yurt dışına gitmenin alt yapısını oluşturmak için kolları sıvadı. Kimisi dünya turuna çıkmayı, kimisi, ABD ve AB ülkelerine yerleşmeyi kimisi de çocuklarının yurt dışında eğitim gördüklerini öne sürerek Türkiye’yi terk etmeye kılıf aramaya başladı.
Ya vekil olsa...
MHP’de aday adaylığı başvuru sürecinde ilginç bir olay yaşandı. Balgat’taki genel merkeze başvuru için gelen aday adayları çalışanlara dosyalarını teslim etmek için sıraya girdi.
Ancak bir aday adayı vardı ki, gerek çalışanları gerekse de basın mensuplarını şaşkına uğratmayı başardı. Başvuru yapmak için gelen beyefendi, çalışanın başına şöyle bir dikildi. Afilli afilli sağa sola baktı. Çalışanın dikkatini çekmek için bir iki öksürdü. Nihayet çalışan iş yoğunluğundan işten başını kaldırarak “Buyurun beyefendi” dedi.
Aday adayı önce çalışana baktı ardından, “Ben milletvekili aday adayıyım. Neden ayağa kalkmıyorsun, kalk önünü ilikle” diye çıkıştı. Beyefendi, çalışanın ayağa kalkmasında ısrar edince işin tartışmaya gideceğini anlayan diğer görevliler araya girdi.
Aday adayının ısrarı karşısında dayanamayan çalışan sinirlenerek “Gidin işinize beyefendi” diye konuştu. Diğer aday adayları ise “Arkadaş daha aday adayı iken böyle yapıyorsa listeye girip milletvekili olunca kim bilir neler yapmaz” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.
CHP’li vekilin biber gazı tecrübesi
CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, Gezi eylemleri sırasında biber gazının tadını, kokusunu ve etkisini yaşarak tecrübe etti. Bu tecrübeden cesaret almış olacak ki Tokat’ın Zile ilçesinde HES yapımına karşı çıkan vatandaşlarla birlikte protesto eylemine katıldı. Eylemde protesto eden vatandaşlara jandarma biber gazı sıktı. Biber gazına maruz kalan Düzgün, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Biber gazı şehirlerde daha etkili oluyor. Açık havada etkisi az. Dağılıp gidiyor.”
Yılmaz’ın oğlu değil ama danışmanı CHP’den aday adayı
CHP’nin eski ANAP Lideri Mesut Yılmaz’ın oğlu Yavuz Yılmaz’a Rize’den milletvekili adaylığı teklifi götürdüğü gazetelerde yazılıp çizildi. Ancak işin aslı çıkmadı. İşte tam o günlerde Mesut Yılmaz’a yakın olan bir başka isim CHP’nin kapısını çaldı. Uzun yıllar Yılmaz’ın danışmanlığını yapan Osman Yazıcı, AKP döneminde bürokrat olarak görev yaptığı Tekel-Kristal Tuz Genel Müdürlüğü’nden istifa ederek CHP’den İstanbul 1. Bölgeden aday adayı oldu. Osman Yazıcı, nüktedan, sempatik tam da Karadeniz insanı. Üstelik özgeçmişi de bir hayli yüklü: Anadolu Ajansı Görüntü Hizmetleri (ARG) ve Tekel Kristal T uz Genel Müdürü olarak görev yaptı. Anadolu Ajansı, TÜPRAŞ, Denizcilik İşletmeleri, Et-Balık Kurumu, Gübre Sanayi, Teka-Puro ve Tekel Genel Müdürlüğü’nde Yönetim ve Denetim Kurulu Üyesi olarak hizmet verdi. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde de Öğretim görevlisi olarak, dışarıdan ders veren Yazıcı, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeliği, Karadeniz, TAKA, Bulvar, Tercüman, Türk Haberler Ajansı, Flaş TV, Parlamento Dergisi ve birçok bölge gazetelerinde; Genel Yayın yönetmenliği ve yazarlığı görevlerinde bulundu.
Ömer Süha Aldan AKP’li Meclis Üyesi
CHP’de tüzük gereği bir çok yerde ya merkez yoklaması ya da ön seçim ile milletvekili adayları belirleniyor. Ön seçim, demokratik gibi görünse de aslında ciddi sıkıntıları da beraberinde getirdiği ortaya çıktı. CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Muğla’nın bir ilçesinde yapılan ön seçime gözlemci olarak katıldı. Hemşehrilik dayanışmasının gücünü de orada gördü. İlkokul mezunu olan adaylar peşpeşe ilk sıraları paylaştıklarını görünce şaşırdı. Nedenini de araştırınca gerçek ortaya çıktı. İlçede oy kullanan CHP üyelerinin çoğunluk Erzincan kökenliydi. Haliyle oy kullanırken de Erzincanlılık duygusu etkili olmuş ve seçilebilecek sıraların tamamına hemşehrilerini yerleştirmede bir sakınca görmemişlerdi. Söz konusu ön seçim olunca Aldan, şahit olduğu bir başka dayanışma örneğini de şöyle aktardı: Ön seçimde oy kullanan bir üyenin AKP’nin bir mitingine katıldığı iddia ediliyordu. Hatta mitingde AKP bayrağı ile fotoğrafı da çekilmişti. Ben de adı geçen kişiyi çağırdım. CHP üyesi olarak AKP mitingine niye katıldığını, hadi katıldıysa elinde bayrakla niye ön sıraya geçtiğini sordum. Adam bana manalı manalı bakarak şu cevabı verdi: “Ben hiçbir zaman CHP’li olmadım. Hiç de oy vermedim. AKP’liyim.Esnafım, kapı komşum CHP ilçe başkanı, bana ’sen güvenilirsin. AKP’li olsan da CHP üyesi yapalım. Bana oy kullan’dedi. Ben de kendisini kırmadım. Üye oldum”